Adı var kendisi yok ya da hiçbir yaptırım gücü olmayan varsa bile kullanmayan-kullanamayan Bir(leş)miş! Milletler (BM) Teşkilâtı ya da Örgütü, 15 Mayıs tarihini ‘Uluslararası Aile Günü’ olarak îlan etmiş ve bu günü ‘’Aile Günü’’ olarak kutluyormuş…
5 Mİ DAHA BÜYÜK YOKSA 2 YÜZ MÜ?
Yukarıda da dikkât çekmeye çalıştığım gibi, bildiğim kadarıyla BM’nin 200 civarında bir üyesi ve var bunlardan 50 kadarı da İslâm Ülkesi!.. Ancak, bunlardan sadece 5 tanesi daimi, değişmez-değiştirilemez, hattâ değiştirilmesi teklif dahî edilemez konumda! Geri kalan 195’i ise geçici, yani solda sıfır, hiçbir etkisi, yetkisi ve tesiri olmayan üye statüsünde… Ki, 195’inin hiçbir etkisi ve yetkisi olmadığı gibi, bu 5 kişilik daimi üyeden bir tanesinin bile veto ettiği hiç bir kararın ya da yaptırımın esamisi bile okunmaz!
BM’NİN TÜM GENEL SEKRETERLERİ FAYDASIZ
KİLİSENİN PAPAZI DURUMUNDALAR(!) ONUN
İÇİN ÖTENAZİ YAPSALAR ÇOK DAHA İYİ OLUR
Kısacası; BM Örgütü ki, teşkilât bile diyemiyorum… Emperyalist ve Hristiyan ağırlıklı bir Örgüt olmakla beraber, Siyonizm destekli ve Siyonist İsrail’in emir kulu olan bir Örgüt… O nedenle, bu güne kadar hiçbir İslâm Ülkesine sahip çıkmadığı gibi, ister müslim olsun ister gayri müslim, herhangi bir mazlumun yaralı parmağına da bevletmemiş olan bir çeşit örgüttür… O yüzdendir ki, tam bir faydasız kilise ya da havra durumunda olan BM ya kendini lâğvetse ya da ötenazi yapsa ve faydasız kilisenin papazı veya havranın hahamı durumunda olan Genel Sekreter de intihar etse daha hayırlı bir karar almış ve yerinde bir iş yapmış olurlar herhalde!
Her neyse; benim bugünkü konum BM değil… Ancak, karar BM’nin kararı, yani ‘’Uluslararası Aile Günü’’ kararı BM’ye ait olunca, faydasız kilisenin papazı ya da havranın hahamı durumunda olan Örgüt’ün Genel Sekreterine de, kendisine de dokunmadan edemedim..! O nedenle, ben şimdi asıl konuna dönüyor, sözü ‘Uluslararası Aile Günü’ne getirmek istiyorum;
AİLE GAYRİMÜSLİMLERİN DEĞİL, BİZİM İŞİMİZ!
İslâma veya Müslümana göre âile, nesep veya evlilikle bir araya gelmiş, ana-baba ve çocuklardan oluşur; dedeler, nineler ve torunlarda çekirdek ailelerin bireyleridir. Ve bilindiği gibi ilk Aileyi Hz. Adem (a.s) ile Havva Anamız oluşturmuş ve insanlık bir anadan ve babadan meydana gelerek bu güne kadar gelmiştir. Ancak, hemen her şeyi olduğu gibi, en mükemmel Aileyi de Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav) oluşturmuştur. O’nun ümmeti olan bizlerde Efendimizin aile yapısına uygun bir aile olmak için elimizden geleni yapıyoruz veya yapmamız gerekir. Fakat, birçok şeyin olduğu gibi, aileyi teşkil eden fertler devirlere, bölgelere, yörelere, gelenek ve göreneklere göre, yani sosyal yapıya ve iktisâdi duruma, gelir gider durumuna göne değişebiliyor. Ancak, şatlar ne olursa olsun ailenin genel yapısı değişmemeli, değiştirilmemeli ya da değiştirilmeye çalışılmamalı…
Açıkçası aile yapısı zamana ya da mekâna değil, İslâma uymalı-uydurulmalı! Amma ve lâkin, günümüz de aile bırakın İslâma-Müslümanlığa uymayı-uydurulmayı, bizim yüzde yüz yerel-yerli, millî kültürümüze, örf âdetlerimize bile uymuyor maalesef…
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ AİLE YAPISINI DA
EVLİLİK MÜESSESESİNİ DE YERLEBİR ETTİ
Geçtiğimiz haftaki bir yazımda İstanbul Sözleşmesi’nin bizim Aile yapımıza uymadığı gibi, büyük zararlar verdiğini belirtmiştim. O nedenle, sözü İstanbul sözleşmesine getirmeyeceğim. Ancak, o sözleşmenin ya iptal, ya da ıslâh edilmesi gerektiğini hatırlatmadan edemeyeceğim:
Velhâsıl-ı kelâm, hülâsâ-i netice; BM nasıl bir karar alırsa alın ve İstanbul Sözleşmesi bize hangi özgürlüğü veya imkânı veriyor ya da hakkı tanıyor olursa olsun bizim sözleşmemiz İstanbul Sözleşmesi değil, İslâm-İslâmî veya Müslüman Sözleşmesidir ve rol modelimiz de Peygamber Efendimizi Hz. Muhammed (sav) ve O’nun aile yapısıdır!’ diyor, herkese saygılar sunuyorum.
SİZDEN HER BİRİNİZ, ÂHİRET VE DÜNYA HAYATININ MUTLULUĞUNA YARDIMCI OLACAK BİR ZEVCE EDİNSİN…
KİŞİ EVLENDİĞİ ZAMAN DÎNİN YARISINI KORUMUŞ OLUR… DİĞER YARISI İÇİN DE ALLAH’TAN (c.c) KORKSUN… RIZKI AİLE YUVASINDA ARAYIN… EVLENMEK BENİM SÜNNETİMDİR. BENİM BU YAŞAYIŞIMI UYGULAMAYAN BENİM YAŞAYIŞIM ÜZERİNDE DEĞİLDİR… GÜCÜ YETEN EVLENSİN…
Hz. Muhammed (sav)
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Geciken adalet adalet olmadığı gibi! Geciken tasarruf da tasarruf olmaz' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bir farenin kurtardığı yuva' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Aile günü, hava şehitleri anma günü ve gençlik haftası hakkındaki düşüncelerim' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hemşirelerin haftaları kutlu kendileri de hastaları da mutlu olsun' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Dünya çiftçilerin günleri kutlu bizim çiftçiler hep mutlu olsun(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Vakıflar haftamız kutlu hayatımız vakıf olsun(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Anneler Günü'nü kutlarken analarımızı unutmayalım!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Anneler Günü'nü kutlarken analarımızı unutmayalım(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Genelde '365 gün ve 52 hafta', özelde de haftalarında engellileri unutmayalım!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bu yaz yoğun bir haşere tasallutuna maruz kalabilir ve zamanından önce arı ölümlerine şahit olabiliriz!' adlı köşe yazısı Devamı
Yorumlar (0)