İlgilenenlerin veya ilgililerin bilecekle ya da hatırlayacakları gibi, 1956 yılında ‘Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu’nun tavsiyesi ile Nisan ayının ilk haftası (1-7 Nisan tarihleri arası) “Kanserle Savaş Haftası” olarak kabul edilmiş ve bu hafta içinde ülkemizdeki vatandaşları kanser konusunda bilgilendirmek, farkındalık oluşturmak amacı ile değişik programlar ve çeşitli etkinlikler düzenleniyor.
Yine genelde hastaların ve hasta yakınlarının iyi bilecekleri gibi, kanser dünya da ve ülkemizde sebebi bilinen ölüm nedenleri sıralamasında kalp damar hastalıklarından sonra ikinci sırada gelen, dolayısıyla da hayâtî öneme hâiz olan bir insan ve halk sağlığı problemi olmaya devam ediyor! Ayrıca kansere neyin-nelerin yol açtığı da bilinen hastalıklardandır… Meselâ çevresel faktörler, sigara ve alkol kullanımı, uyuşturucu kullanımı yoğun güneş ışınına maruz kalma, radyasyona ve yüksek düzeyde röntgen ışınına maruz kalma, ekzoz gazlarına maruz kalma, kanserojen içerikli bazı kimyasallara maruz kalma, çeşitli virüsler, aşırı kilo alma ve verme, terleme, dengesiz ve kötü beslenme alışkanlıkları ve hava kirliliği gibi faktörler olarak gösterilebilir! Bu tablo da maalesef ki maalesef, kansere yakalanmamanın zor, hattâ imkânsız gibi bir şey olduğunun resmidir!
Kanser, her vücutta bir takım farklı belirtilerin başında aşırı kilo kaybı, yüksek ateş, kronik halsizlik, güçlü ağrılar, meme, koltukaltı veya vücudun başka bölümlerinde hissedilen sert ve hareketsiz kitleler, ciltteki özellikle ben ve siğillerdeki değişiklikler. Ağız ve dişetlerinde kanamalar, balgam da kan gelmesi ve kronik öksürük, zamansız vajinal kanamalar, dışkıda kan olması ve uzun süren dışkılama problemleri, idrarda kan bulunması idrar yapma sıklığı gibi…
Ve ülkemizdeki erkeklerde en çok görülen kanser türleri akciğer, prostat, bağırsak, mide ve mesâne kanseri iken, kadınlarda meme kanseri, tiroid, bağırsak, rahim ve akciğer kanseri olarak biliniyor ve kayıtlara böyle geçiyor…
Başlıca kanser türleri; akciğer kanseri, meme kanseri, beyin tümörleri, ağız kanseri, bağırsak(kolon) kanseri, cilt kanseri, rahim ve rahim ağzı kanseri, yumurtalık kanseri, prostat kanseri, testis kanseri, mide kanseri, böbrek ve karaciğer kanseri, pankras kanseri, mesane kanseri, gırtlak kanseri…
Evet, yukarıda da belirttiğim gibi, kanser hastalığının türleri say say bitmediği gibi nedenleri de mâlum… Ve uzmanların verdikleri bilgilere göre kanser hastalığı insanımızın bir gerçeği ve korkulu rüyası olduğu gibi, nedenleri niçinleri de az çok belli. Yani biz kanser yiyor, kanser içiyor, kanser giyiyor, kanser kuşanıyor, kanser kullanıyor ve kanser soluyoruz… Bu illete yakalandıktan sonra da doktor doktor, hastane hastane dolaşıp tedavi olmaya çalışıyoruz… Ki, bu hastalık sinsi sinsi seyrettiği için ya kolay kolay fark edilmiyor ya da geç fark ediliyor. Yani kanserin teşhisi zor, tedavisi bazen mümkün olsa da çoğu zaman bu mümkün olmuyor-olamıyor maalesef!
Kısacası ve açıkçası; bir taraftan kanserle savaşıyoruz ya da savaştığımızı sanıyoruz, diğer taraftan da âdetâ kanser üretiyoruz! Ve kanserin cirmi küçük ama cürmü çok büyük! O nedenle bu hastalığa yakalanmamak içini azami derece de gayret göstermek gerekiyor, amma velâkin bu çoğu zaman kolay olmadığı gibi, bazen de hiç mümkün olmuyor… Çünkü gözü gönlü doymak, kasası da doymak bilmeyen sektörün baronları önce hastalık üretiyorlar, sonra da güya tedavi maksatlı ilaçlar üretiyorlar!
Velhâsıl-ı kelâm, hülâsâ-i netice; hafta “Kanserle Savaş Haftası” İlimiz de ve ülkemizde bu illetle savaşma konusunda neler yapıldı ya da yapılacak onu bilmiyorum… Ancak, iğneden ipliğe bir çok eşyanın, yiyecek ve içeceğin hormona bulaştırıldığı, genetiğinin değiştirildiği, yani başta insan olmak üzere birçok canlı varlığın fıtratına müdahale edildiği, botoks vesaire yapıldığı, kullanılan malzemelerin plastikleştirildiği-naylonlaştırıldığı ve kimyasallaştığı, ilaç üreticilerinin de hastalıkları tedavi etmeye çalışmak yerine uyuşturduğu günümüz dünyasında bu illetle savaşmak gölge boksu veya hayalet avcılığı yapmak gibi bir şey olsa gerektir… O nedenle ben ‘biz elimizden geldiği kadar bu illetlerden uzak durmaya çalışalım, gerisini de Allah’a (c.c) bırakalım, şifasını O’ndan dileyelim ve O’nun yaşlılık ve ölüm hariç şifasız bir hastalık ve devasız bir dert vermediğini unutmayalım!’ diyor, herkese ‘sağlıklı’ saygılar sunuyorum.
ACIKMADAN SOFRAYA OTURMAYIN VE DOYMADAN
KALKIN… İKİ ÖĞÜNDEN FAZLA DA YEMEK YEMEYİN!
Ve İNSANOĞLUNUN DOLDURDUĞU EN ZARARLI KABI
MÎDESİDİR! Hadis-i Şerif mealleri…
KANSERDEN DEĞİL, GEÇ KALMAKTAN KORK!
Silvian dery
KANSERİ YENMEK İÇİN İLK SİLÂH MORALDİR!
General Ruti
KANSER BÜYÜK BİR ORDUYA BENZER! GÜÇLÜ
SİLAHLARI VARDIR. AMA HİÇBİR ORDU YENİLMEZ
DEĞİLDİR. YETERKİ TEDBİRİNİ AL VE ASLA VAZGEÇME!
Mehmet Özden
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Geciken adalet adalet olmadığı gibi! Geciken tasarruf da tasarruf olmaz' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bir farenin kurtardığı yuva' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Aile günü, hava şehitleri anma günü ve gençlik haftası hakkındaki düşüncelerim' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hemşirelerin haftaları kutlu kendileri de hastaları da mutlu olsun' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Dünya çiftçilerin günleri kutlu bizim çiftçiler hep mutlu olsun(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Vakıflar haftamız kutlu hayatımız vakıf olsun(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Anneler Günü'nü kutlarken analarımızı unutmayalım!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Anneler Günü'nü kutlarken analarımızı unutmayalım(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Genelde '365 gün ve 52 hafta', özelde de haftalarında engellileri unutmayalım!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bu yaz yoğun bir haşere tasallutuna maruz kalabilir ve zamanından önce arı ölümlerine şahit olabiliriz!' adlı köşe yazısı Devamı
Yorumlar (0)