CENÂZELER ‘ESKİDEN OLDUĞU GİBİ’ ULU CAMİİ’NDEN KALDIRILMALI VE VAAZLAR ‘FIKIH AĞIRLIKLI’ OLMALI!
Burdur Şehir Merkezinde ikâmet eden, ezanda kulağı, gözü gönlü de camide cemaatte olan her Müslüman’ın ve cenaze sahiplerinin ise tamamının bildiği-bileceği gibi; şehir merkezinde vefat eden kişilerin cenazeleri ‘şimdi olduğu gibi’ Belediye’nin Gasilhânesinde ve Belediye’nin cenaze imamları tarafından yıkanır, kefenlenir; namazları Ulu Camii’nde kılınır, cenazeler Belediye’nin özel araçlarıyla, araçsız cenaze yakınları da yine Belediye otobüsleriyle Asrî Mezarlığa götürülür getirilirdi! Ki, Ulu Cami ile Asrî Mezarlık arası oldukça yakın olduğu halde böyle yapılırdı… Bunun nedeni de hem insanlar karda kışta ve yağmurlu havalarda ıslanıp üşümesin, hem de defin işlemlerine yetişebilsin! Ancak, yine hemen herkesin acı acı hatırlayacağı, hattâ hatırlamak bile istemeyeceği gibi, tamamı 15-20 gramlarla telaffuz edilen, yani cirmi çok küçük, cürmü ise dünyalar kadar büyük olan bir korona virüs illeti iki kişinin bile bir araya gelmesini engellemiş, dolayısıyla da tüm câmiler kapatılmış veya cemaatle namaz kılmak yasaklanmıştı… Ve cenazeler camilerden değil, mezarlıklardan kaldırılmaya başlamıştı… Ancak, pandemi tehlikesi geçtiği veya korona balonu söndüğü halde, (birkaçı istisna) cenaze namazları hâlâ câmiler yerine mezarlıklarda kılınmaya devam ediyor… Bu da insanları iki mezarlık arasında ve kontrpiye de bırakıyor hem cenazeye katılanların sayılarını düşürüyor hem de gecikmelere, dolayısıyla da kırgınlıklara dargınlıklara neden oluyor-olabiliyor!
Kısacası, Pandemi öncesinde Asrî Mezarlık şehir Merkezîne yakın olmasına rağmen cenâzeler araçlarla taşındıkları için araçsız olan cenaze sahipleri ve yakınları Belediye tarafından görevlendirilen otobüslerle mezarlığa götürülür ve bu araçlar katılımcıları dönüşte cenaze evlerine bırakırlardı… Ve bugün Asrî Mezarlığa defnolunan kişi sayısı oldukça azaldı. O nedenle bugün cenazelerin tamamına yakını şehir Merkezinden olukça uzak bir mevki de olan Sultandere Mezarlığı’na defnolunuyor… Hal böyle olunca da, aracı olmayan kişilerin o mezarlığa gidip gelmeleri kolay, hattâ mümkün olmuyor-olamıyor… Bu durum da cenaze sahipleri ile yakınları veya arkadaşları arasında bir hoşnutsuzluğa neden oluyor…
Bu ve bu gibi nedenlerden dolayı ben ve benim gibi düşünen birçok kişi ‘cenaze namazları ‘yıllardır olduğu gibi’ şimdi de Ulucamii’nde kılınmalı ve cenaze yakınları cenaze araçlarıyla birlikte mezarlıklara taşınmalı… Dolayısıyla da cenaze sahiplerine ve yakınlarına yardımcı olunmalı…’ diyor.
ULU CAMİİ’NDEN FIKIF VAAZLARI YAPILMALI
61 yıldır Burdur Merkez de ikâmet eder, namazlarımın tamamına yakınını mahalle camiimde, cenaze olduğu zamanlar da ve özel programlar yapıldığı gün ve gecelerde de Ulu Camiinde kılarım… Ve câmilere mümkün olduğu kadar erken gider ve yapılan vaazı nasihatleri, Cuma günü de irad edilen hutbeleri can kulağıyla dinlerim… Dolayısıyla da bunlardan çok istifade eder, bazı gözlemlerde bulunurum. Ve benim gözlemlerime göre, genelde yaşlılar ve namaza yeni başlayan gençler arasında tâdil-i erkana uymayan çok sayıda cemaat var maalesef… Ki, uyulmayan tâdil-i erkanlar arasında namazın sıhhatine zarar verecek kadar büyük hatalar olduğu gibi, kazasını gerektirecek noksanlar bile oluyor… O nedenle, Ulu Camiinden ve Merkezi sistem üzerinden yapılan ve şehir merkezindeki tüm camilerden olduğu gibi birçok köyümüzden dinlenebilen vaazı nasihatler de genelde ağır oluyor, ağır konular seçiliyor! Daha doğrusu, vaazı nasihatler genelde herkesin anlayamayacağı konular oluyor… O nedenle, ben ‘hocalarımızdan bazıları günlük namazlar veya ibadetler öncesinde, hattâ sonrasında hassaten-münhasıran namaz abdest ve benzer konular hakkında bilgiler vermeli, vaazı nasihatler yapmalılar. Ayrıca camilerde görevli imam veya müezzinlerin de kendi cemaatlerini namaz ve günlük ibadetler konusuna bilgilendirmeliler…’diye düşünüyoruz.
Uzun lâfın kısası, meselenin hülâsası; hocalarımızın benden çok daha iyi bilecekleri gibi, bizim güzel dînimiz kolaylık dini! Öyleyse bizde bazı zorlukları kolaylaştıralım!’ diyor, herkese saygılar sunuyorum.
NOT: Bu yazım çok dar bir zamanda ve alelacele bir şekilde yazıldı… O nedenle, meramımı anlatabilmişimdir inşaAllah… Kusurum olmuşa eğer, başta sevgili okurlarım olmak üzere saygıdeğer hocalarımdan anlayış bekliyor, tamamına hürmetlerimi sunuyorum…
KOLAŞLATIRIN ZORLAŞTIRMAYIN. MÜJDELEYİN
NEFRET ETTİRMEYİN! Hz. Muhammed (sav)
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Geciken adalet adalet olmadığı gibi! Geciken tasarruf da tasarruf olmaz' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bir farenin kurtardığı yuva' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Aile günü, hava şehitleri anma günü ve gençlik haftası hakkındaki düşüncelerim' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hemşirelerin haftaları kutlu kendileri de hastaları da mutlu olsun' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Dünya çiftçilerin günleri kutlu bizim çiftçiler hep mutlu olsun(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Vakıflar haftamız kutlu hayatımız vakıf olsun(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Anneler Günü'nü kutlarken analarımızı unutmayalım!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Anneler Günü'nü kutlarken analarımızı unutmayalım(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Genelde '365 gün ve 52 hafta', özelde de haftalarında engellileri unutmayalım!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bu yaz yoğun bir haşere tasallutuna maruz kalabilir ve zamanından önce arı ölümlerine şahit olabiliriz!' adlı köşe yazısı Devamı
Yorumlar (0)