Yaşı müsait olanların bilecekleri veya hatırlayacakları gibi, 14 Ağustos 2001 tarihinde ve Recep Tayyip Erdoğan’ın Başkanlığında kurulan AK Parti, kurulduktan yaklaşık bir yıl sonra, yani 2002 yılında yapılan Milletvekili Genel Seçimlerinde 365 Milletvekili çıkararak tek başına iktidar olmuştu. Ve milletinden aldığı güçle Ülkemizde birçok tabuyu yıkan Erdoğan’ın başkanlığındaki AK Parti Hükümetleri özelleştirmeden elde ettiği paraların birçoğunu yerinde kullanabilse bile, bazı paraları yanlış yerlerde kullandılar maalesef. Mesela, araç ve konut kredilerinde muslukları sonuna kadar açtıkları gibi, bankalar da mudilerine, hatta dileyen vatandaşlara ulufe dağıtır gibi kredi ve kredi kartları dağıttılar! Ve bunu yaparken de insanların gelirlerinin katbekat üzerinde kredi limiti verdikleri gibi, uzun uzun taksitlerle ödeme, hattâ ödemeleri erteleme ve nakit para çekebilme gibi imkânlar verdiler… Şimdiki durumu bilmiyorum ama, bir zamanlar, esgarî ücretle çalışan ya da dar gelirli olan insanların cebinde bile değişik bankalara ait kredi kartları vardı ve bu insanlardan bazıları bir bankaya olan kredi kartı borçlarını bir başka bankadan ‘nakit olarak’ çektikleri paralarla ödüyor-ödemek zorunda kalıyorlardı! Dolayısıyla da borçlarını borçla ödemek durumunda kalıyorlardı…
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİSK)’nun şubat ayı verilerine göre, şubatta trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 77,6 artarak 193 bin 600’e yükselmiş. Söz konusu dönemde kaydı silinen taşıt sayısı ise yüzde 55,7 artışla 2 bin 382’ye çıkmış. Böylece ülkemizin trafikteki taşıt sayısı Şubat’ta 191 bin 218 adet artış kaydetmiş…
Küçük bir Anadolu İli ve dar gelirli birey ve ailelerin çoğunlukta olduğu illerden biri olan Burdur’umuza gelince, bu yılın şubat ayı verilerine göre 62 bin 692’si otomobil olmak üzere 162 bin 397’yi bulmuş… Ve bu araç sayısı da ilimizi Antalya ve Muğla’nın ardından ‘kayıtlı araç nüfusuna göre’ Türkiye 3’üncüsü yaptığı gibi, ilimizde her iki kişiye bir araç düştüğünü gösteriyor… Ve bırakın şehir merkezimizi ve ilçelerimizi, köylerimizde bile araç yoğunluğu olduğu göze çarpıyor. Ki, İlimizin bırakın ana ya da işlek-hareketli caddelerini, yayalar en kenar mahallelerdeki sokaklarda bile yürümekte zorlanıyorlar! Engelli vatandaşların ise ‘sokak ve caddelerimizde tek başına’ dolaşmaları mümkün olmuyor!
Hâsılı; dönemin en yoğun mûdisine ve para bolluğuna sahip olan bankalar araç ve konut kredisi verecek mudi-müşteri bulma yarışına girdiler ve buldular da!
Fâiz oranlarını bilmiyorum ama oldukça yüksek meblağlar alan mudilerden bazıları gerçekten konuta ve araca ihtiyacı olan kişilerden oluşuyordu. Ancak birçok kişi bu kredilerle evini-konutunu ve aracını ya yeniledi ya da ikincisini üçüncüsünü aldı…
Kredi kartlarına gelince; bankalar diğer kredilerde olduğu gibi kredi kartları dağıtımında ya da dağılımında da hiç kural koymadılar. Yani genelde tüm bankalar, özelde de özel bankalar para içinde yüzdükleri için kredi verecek müşteri aradılar ve buldukları herkese yüksek limitli kredi katları ve uzun vadeli-taksitli ödemeli kartlar verdiler…
Ve kredi kartları zengin ve hesabını kitabını bilen.. vatandaşlar ve bankalar için fazla bir problem oluşturmasa da genelde dar gelirli, özelde de hesabını kitabını bilmeyen kişiler açısından büyük problem oluşturdu… Hattâ birçoğunu icralık yapıp iflasa götürdü maalesef. Çünkü, ömrünün büyük bir zaman dilimini maddi manevi sıkıntı içinde geçirmiş olan gariban ya da dar gelirli vatandaşlar mal bulmuş mağrûbî gibi kredi kartlarına sarıldılar ve ödeme günü hiç gelmeyecekmiş gibi alışveriş yaptılar! Ancak bu hoyratlık karşısında bankalar da kredi kartı kullanan dar gelirliler de dar boğaza girdiler… Amma velâkin ne bankalar da, bahsime konu kredileri veya kredi kartlarını kullanmaya alışmış olan vatandaşlar da bu alışkanlıklarını terk etmediler-edemediler!
Velhâsıl-ı kelâm, hülâsâ-i netice; nasıl çoğu yenildiğinde içildiğinde sarhoşluk veren şeyin azıda haram olduğu gibi, faizin de azı da çoğu da haramdır… Ancak günümüz de alkolün, banka ve sair kredinin girmediği mekân bulunsa bile, faizin girmediği mekân bulmak ‘yok’ denecek kadar az maalesef! Ve Mevlâ bizleri gücümüz üzerinde bir yük yüklemediği gibi, ortadan kaldırılmasına gücü yetmeyen günahlar konusunda da sorumlu tutmaz. Çünkü bu konuda sevgili Peygamberimiz (sav) “Faiz yoluyla mal çoğaltan hiç kimse yoktur ki sonunda malı azalmasın…” Ve “Öyle bir zaman gelecektir ki, faiz yemeyen kimse kalmayacak. Faiz yemeyenlere de faizin tozu bulaşacaktır…” buyururken, “Bir kötülüğü elinizle engelleyemiyorsanız, dilinizle engellemeye çalışınız. Bunu da yapamıyorsanız bari o kötülüklere ve kötülere karşı buğuz edin. Bu da imanın en zayıf derecesidir!” buyuruyor…
Ben mücrim de ‘bizim faiz sistemini ortadan kaldırmaya gücümüz yetmez ama, bari bu sistemle çalışan kurum ve kuruluşlardan uzak durarak, yani faize ve benzer haramlara bulaşmamak için azâmi gayreti gösterelim!’ diyor, herkese ‘faizsiz-günahsız’ saygılar sunuyorum.
ONLAR HARCADIKLARI ZAMAN NE İSRAF EDERLER,
NE DE CİMRİLİK EDERLER, HARCAMALARI BU İKİSİNİN
ARASINDA DENGELİ OLUR… Furkân Sûresi, âyet 67
ÖLÇÜ KAÇINCA, EN TATLI ŞEYLER EN TATSIZ OLUR!
Demokritos
İFRATA KAÇMAYIP, ÎTİDAL DAİRESİNİ GEÇMEMEK
KADAR GÜZEL BİR ŞEY YOKTUR… John Locke
DÜZEN VE ORANTI, ÖLÇÜ VE İNCELİK, ÖNGÖRÜ VE
SEBAT, HER ZAMAN BU YASALARA DÖNMEK GEREKİR
Frederic Amiel
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Geciken adalet adalet olmadığı gibi! Geciken tasarruf da tasarruf olmaz' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bir farenin kurtardığı yuva' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Aile günü, hava şehitleri anma günü ve gençlik haftası hakkındaki düşüncelerim' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hemşirelerin haftaları kutlu kendileri de hastaları da mutlu olsun' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Dünya çiftçilerin günleri kutlu bizim çiftçiler hep mutlu olsun(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Vakıflar haftamız kutlu hayatımız vakıf olsun(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Anneler Günü'nü kutlarken analarımızı unutmayalım!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Anneler Günü'nü kutlarken analarımızı unutmayalım(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Genelde '365 gün ve 52 hafta', özelde de haftalarında engellileri unutmayalım!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bu yaz yoğun bir haşere tasallutuna maruz kalabilir ve zamanından önce arı ölümlerine şahit olabiliriz!' adlı köşe yazısı Devamı
Yorumlar (0)