Ben daha yazımın başında, yer seçimi ve yeni olması, dolayısıyla da bazı noksanları nedeniyle bir takım eleştirilere maruz kalan yeni Devlet Hastanemizin yapımında ve donatımında emeği bulunan tüm etkili ve yetkililere teşekkür ediyor; Hastanenin başta sağlık çalışanlarımız olmak üzere İlimize ve bölgemize hayırlı uğurlu olmasını, artı (Cenab-ı Hakk’ın izni keremiyle) tüm hastaların burada sağlığına sıhhatine kavuşmasını diliyorum… Şimdi de biri eski hastanemize ‘ek bina’ olarak yapılan ve ‘Acil Servis’ olarak bilinen ve halk arasında ‘cam bina’ olarak adlandırılan ve şu anda da boş olarak bekletilen bina ile eski Sigorta Hastanesi yanında ve uzun bir süredir ‘ruh hastalarının tedavileriyle ilgilenen’, ancak bir müddettir hizmetine ara verilen Burdur Toplum Sağlığı Merkezi’ne getirmek istiyorum:
Şöyle ki; Burdur olarak bir Şehir Hastanemiz olmadığı gibi Tıp Fakültemiz, dolayısıyla da bir Üniversite Hastanemiz de yok maalesef… O nedenle imkânı olan hastalar yıllardır çevre illerin hastanelerine, meselâ Antalya, Isparta ve Denizli gibi illerin Tıp Fakültesi Hastanelerine, özel hastanelere ya da Şehir Hastanelerine gidiyor ve hastalıklarına buralar da şifa arıyorlardı… Hattâ bazı hastalar, Burdur’dan daha donanımlı olduğuna inandıkları Bucak İlçemizin Hastanesine gidiyorlardı… Ve yukarıda da ifade etmeye çalıştığım gibi yeni Hastanemiz gerçekten de iyi güzel olmuş… Ancak, büyük iller ölçeğinde öyle olmasa bile bizim gibi küçük il öleceğine göre şehir merkezine oldukça uzak bir mesafede olarak görülüyor ve öyle kabul ediliyor… O nedenle, eski ve yıkılmasana karar verilen hastanemizin yerine ne yapılacağını bilmiyorum ama ‘ek bina veya camlı bina’ olarak bilinen binanın nasıl değerlendirileceği önemli...
Kadınlar bizim canlarımız cânanlarımız olduğu gibi, çocuklarımız da ciğer parelerimizdir… O nedenle ben eski Hastanenin ek binasının Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi olarak değerlendirilmesinin yerinde olacağını düşünüyorum… Ancak İlimizin böyle bir hastaneye mi daha çok ihtiyacı var yoksa şehir merkezinde ve 2. veya 3. Basamak bir Hastaneye mi daha çok ihtiyacı var? Onun bilimsel bir analizinin veya araştırmasının yapılmasının gerekliliğine inanıyorum… Ve yetkililer, yapılacak olan 2. veya 3. Basamak bir Hastanenin yeni Hastanemize olan ilgiyi veya rağbeti azaltabileceğini düşünebilirler ve haksız da olmazlar… Ancak bu kaygı kısa sereli olacak ve en kısa sürede taşlar yerine oturacaktır. Ki, İlimiz göç almasa bile nüfusu Üniversite öğrencileriyle birlikte her geçen yıl artıyor. O nedenle İlimiz de ve en kısa sürede ikinci bir hastaneye ihtiyaç duyulacaktır! O nedenle bunun iyi bir araştırması yapılmalıdır.
Hemen herkesin bileceği ve dünya genelinde olduğu gibi bizim insanımızın ruh sağlığı da pek yerinde değil maalesef… Ve bildiğim kadarıyla eski Sigorta Hastanesinin yanında bir süredir hizmet veren Toplum Sağlığı Merkezi (TSM)’nin son durumunu çok iyi bilmiyorum ama genelde bu merkezler bulaşıcı hastalıklar, bağışıklama ve salgın kontrolü, tüberküloz kontrolü, kadın ve üreme sağlığı hizmetleri, çocuk ve ergen sağlığı hizmetleri, kanser erken teşhis, tarama ve eğitim hizmetleri, adli tıp hizmetleri ve ölüm kayıt hizmetleri, çevre sağlığı hizmetleri, çalışan sağlığı ve güvenliği’ gibi hizmetler veriyorlar… O nedenle bu Merkezin hizmetlerinin aksatılması ‘buralarda tedavi gören’ hastaların sağlıklarını, yakınlarının ise morallerini bozacaktır. Onun için bu merkezin tez elden bakımının yapılması ve eskiden olduğu gibi aynı yerinde ve aynı şekilde hizmet vermeye devam etmesi istanmektedir…
Uzun lâfın kısası, meselenin hülâsâsı; göller, güller ve gönüller diyarı olan İlimiz Burdur, aynı zamanda Antalya ve Isparta gibi birçok bakımdan gelişmiş illerin gölgesinde kaldığı gibi; Hastane konusunda da yetersiz kalıyordu… Ancak ilimiz siyasilerinin ve iktidar partisine mensup milletvekillerinin ısrarlı müracaat ve yakın takiplerini göz ününe alan Sağlık Bakanlığı, İlimize tam teşekküllü ve olabildiğince donanımlı bir Devlet Hastanesi kazandırdı. Onun için bizler bir gazeteci olarak da vatandaş olarak ta Hastanenin yapımında ve donanımında emeği olan tüm etkili ve yetkilileri müteşekkiriz. Ve yine herkesin bildiği gibi, Hastanemiz 11 Aralık 2023 tarihinde hizmete açıldı. Ancak, yeni Devlet Hastanemizin şehir merkezine uzak noktada olması nedeniyle hem hastalar ve yakınları hem hastane çalışanları Hastaneye ulaşımın zor olmasından yakınıyorlar… Fakat, ben yine de ‘bazı nîmetlerin külfetlerine de katlanmak gerekir’, ayrıca ‘ben elçiyim, elçiye de zeval olmaz diyor, herkese ‘sağlıklı’ saygılar sunuyorum.
HAYALLER VE İHTİYAÇLAR İMKÂNSIZLIK
KALESİNİ YERLE BİR EDERLER… Toba Beta
HEPİMİZİN GÜVENDE HİSSETTİĞİMİZ
BİR YERE İHTİYACI VAR… Emma Thompson
İSTEDİĞİNİ HER ZAMAN ELDE EDEMEZSİN
AMA BAZEN DENERSEN BULABİLİRSİN VE
İHTİYACIN OLANI ALIRSIN… Mick Jagger
BEDENİMİZİ HASTA EDEN, RUHUMUZUN BASKISIDIR!
Sigmund Freud
HASTALIKLAR KÖTÜ ZEVKLERİN ÜCRETLERİDİRLER!
Thomas Fuller
HALK İÇİNDE MÛTEBER BİR NESNE YOK DEVLET GİBİ,
OLMAYA CİHANDA DEVLET ‘BİR NEFES’ SIHHAT GİBİ!
Kânûnî Sultan Süleyman
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Geciken adalet adalet olmadığı gibi! Geciken tasarruf da tasarruf olmaz' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bir farenin kurtardığı yuva' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Aile günü, hava şehitleri anma günü ve gençlik haftası hakkındaki düşüncelerim' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hemşirelerin haftaları kutlu kendileri de hastaları da mutlu olsun' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Dünya çiftçilerin günleri kutlu bizim çiftçiler hep mutlu olsun(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Vakıflar haftamız kutlu hayatımız vakıf olsun(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Anneler Günü'nü kutlarken analarımızı unutmayalım!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Anneler Günü'nü kutlarken analarımızı unutmayalım(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Genelde '365 gün ve 52 hafta', özelde de haftalarında engellileri unutmayalım!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bu yaz yoğun bir haşere tasallutuna maruz kalabilir ve zamanından önce arı ölümlerine şahit olabiliriz!' adlı köşe yazısı Devamı
Yorumlar (0)