Okyanusun ortasında kalmış ve dev dalgalara yakalanmış olan bir gemi de seyri sefer yapmakta olan bir gemiye benzer bir dünya da yaşamak zorunda kalan, dolayısıyla da o gemi de bir o yana bir bu yana savrulmakta olan genelde günümüz insanı, özelde de gençliği; bir müddettir de ‘transhümanizm, cinsiyetsizlik ve toplumsal cinsiyet eşitliği’ gibi sapık ideolojilerin tehdidi altında maalesef!
Bahsime konu hakkında bir açıklama yapan Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) Din Öğretimi Genel Müdürü Mehmet Nezir Gül; gençlerimizi hedef alan büyük tuzaklardan transhümanizm, cinsiyetsizlik, toplumsal cinsiyet eşitliği, GDO’lu gıdalar, helâl-haram gıda ve bunlara bağlı olarak ortaya çıkan olumsuzlukların ve gençliğimizin kişiliksizleşmesine yönelik çalışmalara dikkât çekmiş ve gençliğin en kısa sürede ve kesin bir şekilde bu girdaptan kurtarılması gerektiğini hatırlatmış…
Mehmet Nezir Gül ‘özetle’ şunları söylemiş:
“Gençlerin kişiliksizleştirmesine yönelik çalışmalar, küresel yapının hegemonyası Ülkeleri, milletleri ve gençleri kendi kıskacına almak suretiyle yapmış olduğu politikalar ve çalışmalar düşünüldüğünde biz imam hatip camiasına, eğitimcilere önemli bir görev düştüğünü ifade ediyorum. Yani imam hatip okullarının sorumlulukları büyük. O nedenle, gençlerimizi geleceğe en iyi şekilde hazırlamak bizim görevimiz olmalı. Ve şeytanın hiçbir zaman tatile girmediğini hesap ettiğimizde ve kıyamete kadar Hakk ve bâtıl, iyi ve kötü mücadelesinin devam edeceğini düşündüğümüzde de yeni ortaya çıkan teknolojik imkânlarla bizim işimiz bir yönüyle zor olduğunu ama bu imkânların en iyi şekilde kullandığımızda işimizi kolaylaştırabileceğini söyleyebiliriz…”
Sahasında uzman olduğu ve gençliğin derdiyle dertlendiği, problemleriyle yakından ilgilendiği anlaşılan MEB Din Öğretimi Genel Müdürü Mehmet Nezir Gül’ün tespitlerine, uyarılarına ve tekliflerine katılmamak mümkün değil. Yani gençliğin bugün düştüğü çukura veya girdiği girdaba dikkât çeken ve kendisi de bir İmam Hatip Liseli olduğunu hatırlatan Genel Müdür Gül, büyük bir özeleştiri yaparak iğneyi kendisine, çuvaldızı başkalarına batırmış veya batırmak istemiş… O nedenle bendeniz de Saygı değer Genel Müdürün tespit, teşhis ve önerilerine aynen katılıyorum… Ancak Kendisinin teşhisini koyduğu hastalığın nasıl veya ne şekilde tedavi edileceğini açıklamamasını noksan buluyorum… Çünkü Sayın Genel Müdür şikâyet makamında değil, şikâyetleri ortadan kaldıracak veya asgarî seviyeye düşürmesi gereken konum da ya da makamda biri… Bunu derken, Sayın Genel Müdür’ün bizzat tespit ettiği bu ve buna benzer problemlerin çözüme kavuşturması bir genel müdürün veya bir müdürlüğün, hattâ bir bakan ya da bakanlığın başarabileceği bir şey olmadığını da biliyorum…
BU SORUMLULUK SADECE MEB’İN ve İHL’LİLERİN
DEĞİL, ’BEN MÜSLÜMAN’IM..’ DİYEN HERKESİN!!
Babası fahrî ama saygın ve oldukça kültürlü ve bilgili bir hoca, ağabeysinin biri İHL’li ve İlâhiyatçı, kendisi ‘mezunu olamasa da ’bir İHL mensubu, ayrıca biri ikiz 3 oğlundan 3’de İHL’li olan bir baba olarak bizler Sayın Genel Müdürün yakınmalarından ne kadar nasiplendik bilmiyorum, ama ben de bir özeleştiri yaparak konuya girmek istiyorum:
İstisnâları hâriç, sayılarını bizim bilmediğimiz tv kanallarının ve ne idüğü belirsiz dizilerin, destursuz ve mesmursuz radyo, gazete ve dergilerin, cirimleri küçük ama cürümleri cirminden çok çok büyük olan cep telefonlarının ve her eve davetsiz bir şekilde giren çıkan internet medyasının; bırakın gençleri ve yaşlıları, ihtiyarları bile bir buldozer gibi küreyip kartopuna çevirdiği ve tank gibi ezdiği; yani bozucuların imkânlarının sınırsız, yapıcıların ise oldukça sınırlı imkânlara sahip olduğu bir ülke ve devirde İHL’lilerin, imam hatiplerin, ilâhiyatçıların, kısaca ister ücretli olsun, esterse ücretsiz tüm din görevlilerinin ve din gönüllülerinin işleri çok zor olsa gerektir… Ancak, Müslüman zora taliptir! Ve Âli İmrân Sûresi’nin 139. Âyet-i Kerimesinde Cenab-ı Hakk, “Ve gevşeklik göstermeyin, mahzun olmayın, inanmışsanız mutlaka siz üstünsünüz” buyururken; sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’de mealen “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin-düzeltsin. Buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin-düzetmeye çalışsın. Buna da gücü yetmiyorsa kalbiyle buğuz etsin… Fakat bu îmanın en zayıf derecesidir…” buyuruyor!
Ben mücrim de, ‘biz zafere mezun değil, sefere memuruz!’ diyor, herkese saygılar sunuyorum.
GENÇLİĞİNDE İLİM ÖĞRENEN TAŞTAKİ DAMGA GİBİ,
YAŞLILIĞINDA İLİM ÖĞRENEN İLİM ÖĞRENEN İSE,
SU ÜZERİNE YAZI YAZAN GİBİDİR…
BEŞ ŞEY GELMEDEN ÖNCE BEŞ ŞEYİ FIRSAT BİL!
ÖLÜM GELMEDEN ÖNCE HAYATININ, HASTALIK
GELMEDEN ÖNCE SAĞLIĞININ, MEŞGULİYET GELİP
ÇATMADAN ÖNCE BOŞ VAKTİNİN, İHTİYARLIK
GELMEDEN ÖNCE GENÇLİĞİNİN, FAKİRLİK
GELMEDEN ÖNCE ZENGİNLİĞİNİN…
İNSANOĞLUNA ŞU BEŞ ŞEY SORULMADIKÇA, ONUN
AYAKLARI KIYAMET GÜNÜNDE RABB’İNİN
HUZURUNDAN AYRILMAYACAKTIR… BUNLAR:
ÖMRÜNÜ NEREDE TÜKETTİĞİNDEN, GENÇLİĞİNİ
NEREDE YIPRATTIĞINDAN, MALINI NEREDE KAZANIP
NEREYE HARCADIĞINDAN VE, ÖĞRENDİĞİ İLİMLE
NASIL AMEL ETTİĞİNDEN…
ALLAH (c.c) KÖTÜLÜĞE İLTİFAT ETMEYEN GENCİ,
EMSALLERİNE KARŞI ÜSTÜN KILAR…
HİÇBİR ANNE-BABA, ÇOCUĞUNA GÜZEL EDEP VE
TERBİYEDEN DAHA İYİ BİR İKRAMDA BULUNAMAZ:
Hadis-i şerifle
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Geciken adalet adalet olmadığı gibi! Geciken tasarruf da tasarruf olmaz' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bir farenin kurtardığı yuva' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Aile günü, hava şehitleri anma günü ve gençlik haftası hakkındaki düşüncelerim' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hemşirelerin haftaları kutlu kendileri de hastaları da mutlu olsun' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Dünya çiftçilerin günleri kutlu bizim çiftçiler hep mutlu olsun(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Vakıflar haftamız kutlu hayatımız vakıf olsun(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Anneler Günü'nü kutlarken analarımızı unutmayalım!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Anneler Günü'nü kutlarken analarımızı unutmayalım(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Genelde '365 gün ve 52 hafta', özelde de haftalarında engellileri unutmayalım!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bu yaz yoğun bir haşere tasallutuna maruz kalabilir ve zamanından önce arı ölümlerine şahit olabiliriz!' adlı köşe yazısı Devamı
Yorumlar (0)