Taceddin Akbaş

Kader konuşunca beşer sukut eder!

Taceddin Akbaş'ın 'Kader konuşunca beşer sukut eder!' adlı köşe yazısı

Taceddin Akbaş

Gül bahçesi ve kırmızı, pembe, sarı güller… Çevreyi gül kokusuna boğan, rengârenk güllerin yetiştiricisi yaşlı bir bağcı… Bağcı geçimini temin etmek bir yana, bir gülün açmasıyla bile büyük bir bayram ediyor. Yani yaşlı bağcı güllerini veya tomurcuklarını bahçede değil de kalbinde yetiştiriyor gibiydi. Yani yaşlı bağcı gül mevsimi girdiğinde adeta kendisini kaybediyordu.
Bu yıl yeni bir gülün aşısını yapmıştı ve güllerin açılmasını sabırsızlıkla bekliyordu. Bahçivan “Bu gül, güllerin hasıdır-sultanıdır. Çünkü rengi ve kokusu çok farklıdır. Diğer güllere benzemez…” demişti
Bağcı gülü özenle büyütüyor, daldaki tomurcukları gözü gibi bakıyor ve büyütüyordu.
Sonunda tomurcuklar goncaya dönüştü. Tomurcuklar patladı ve goncaya dönüştü. Sonunda gonca patladı ve bahçeyi boğan gül çiçekleri bir bir ortaya çıktı. Dolayısıyla da bağcının keyfi yerinde idi ve içi içine sığmıyordu.
O gün akşama kadar bağda idi ama gece uzadı ve bağcının gözüne bir türlü uyku girmedi ve sabahı sabah etti. Şafaktan sonra da günün ilk ışıklarıyla birlikte bağa gitti ve birde baktı ki bir bülbül gülün birine konmuş hoyratça gülün yapraklarını yoluyor. Dehşete düşen ve öfkelenen bağcı bir süre olup bitene seyretti ve bülbülü yakalamak için çok çabaladı ama bunu başaramadı. Aynı bülbülün tekrar geleceğini düşünen bağcı güle bir tuzak hazırları. Ertesi günü bekledi ve aynı gül yine gelip aynı güle kondu ama tuzağa düşüp yakayı ele verdi. Bağcıda o bülbülü alıp evine götürdü. Ertesi günü bülbülü kafeste bırakarak bağına gitti. Akşam evine döndüğünde de bülbül kendisine “Be sana ne kötülük ettim ki sen beni buraya hapsediyorsun? Sesimi beğendiysen kafese koymana gerek yoktu. Ben zaten her gün gelip senin bağında bahçende ötüyordum, yani ben senin bahçenin gülüydüm…” der!
Bağcı da “Kızgın bir şekilde sen benim bahçemin gülünü yoldun.” dedi. bülbül de “Nasıl olsa güllerin birkaç gün sonra sarılıp solacaktı ve yaprakları dökülecekti…” Bağcı durdu düşündü ve bülbüle hak verdi. Ve kızgınlığı geçti ve bülbülü serbest bıraktı. Serbest kalan bülbül bağcının penceresine kondu ve uçmadan önce yaşlı bahçivana, “Sen beni serbest bıraktın, çok teşekkür ederim. Ben de sana bu iyiliğinin karşılığı olarak bir sır vereceğim. O sırda şöyle. Bağının kuzey ucunda ve o büyük dut ağacının dibinde bir hazine var…” dedi ve sonra da uçup gitti! Bağcı baştan bülbüle inanmadı ve gülüp geçti ama daha sonra içine bir kuşku düşte ve “Belki Doğrudur” diyerek bülbülün işaret ettiği yeri kazdı ve gördü ki, içinde altın dolu olan büyük bir küp buldu… Bağcı bülbülü düşünürken aynı bülbül ertesi gün yine aynı bağa geldi ve bir gül dalına konarak tatlı tatlı ötmeye başladı. Bülbülü orada gören bağcı, “Ben seninle ilgili bir şeyi merak ediyorum. Sen yerin atındaki bir hazineyi bildin ve yerini bana tarif etinde benim sana kurduğum tuzağı nasıl fark etmedin-bilemedin..?” diye sordu. O bülbül de şu mânidar ve anlamlı sözü söyledi:
“SENİN BANA KURDUĞUN TUZAK, KAZA VE KADERİN BENİM ÖNÜME SÜRDÜĞÜ BİR ARAÇ TI! VE BU GİBİ DURUMLARDA HİKMET GÖZÜ KAPANIR, İNSANIN GÖZÜ HİÇBİR ŞEYİ GÖREMEZ! DOLAYISIYLA DA NE KADAR GÖZÜ AÇIK OLURSA OLSUN TUZAKLARIN FARKINA VARAMAZ…”
Buraya kadar anlattıklarım, büyük ve baş döndürücü bir nasihat kitabı olan Kelile ve Dimme’den iktibas edilmiş olan bir darb-ı meseldir… O nedenle ben bu günkü yazımı bu darb-ı meselden yola çıkarak özetlemeye çalışacağım inşaAllah:
Genelde tüm dünyanın, özelde de ülke insanımızın bildiği, hattâ ya bizzat ya da dolaylı olarak yaşadığı gibi Doğu Anadolu Bölgemiz de bulunan 10 İlimiz ile beraber bu illerimizin ilçeleri, beldeleri ve köyleri ar arda yaşanan 2 büyük depremle sarsıldı ve bu sarsıntı 10 binlerce insanımızın evini yerini başına göçürdü, bir o kadarını da ya öldürdü ya da yaraladı! Dolayısıyla da 81 ilimizi ve 85 milyon insanımızı eleme-kedere sevk edip acıya boğdu maalesef! Ve bizler canımızın acısıyla bu faturayı önce müteahhitlere, daha sonra kolan kesen bina sahiplerine, mîmar ve mühendis gibi teknisyenlere, kontrolörlere, kısaca ilgili ilgisiz ya da sorumlu sorumsuz kişilere kestik!
Konu hakkında bir eğitimim ya da öğretimim olmadığı gibi hiçbir bilgi ve görgüye de sahip olmadığım için ben bu konu da kimseyi suçlamayacak ‘ve asil milletimize büyük geçmiş olsun, necip insanımızın başı sağolsun ve göçük altında kalarak şehid hükmüne giren merhumlarımıza Mevlâ ganî ganî rahmet eylesin, yaralı kardeşlerimize de âcil ve kalıcı şifalar, yakınlarına sabrı cemil ve ecri cezil versin inşaAllah…’ diyeceğim. Ve ben şimdide işin maddi boyutunu uzmanlara bırakıp manevî yönünü ele alacağım:
TARİHDE TOPLU VE ÂNİ ÖLÜMLER HEP OLMUŞTUR
VE BUNDAN SONRA DA OLACAKTIR…!! O NEDENLE
BU ÖLÜMLER… ’NASİHAT’ YERİNE GEÇMELİ VE BİZİ
ASLA VE KAT’A İNKÂRA-İSYANA SÜRÜKLEMEMELİ!!
Demem o ki, küçücük bir kuşun koca bir bağ ya da bahçe içinde ve yerin bilmem kaç metre altındaki bir hazineyi gördüğü halde bağcının kurduğu koca tuzağı görememesi ancak ve ancak îmanla îtikatla îzah edilebilir… Ve savaşlar konusu ayrı, büyük bir deprem ülkesi olan Türkiye’mizde depremler arada bir il ve ilçelerimizi, belde ve köylerimizi yıkıp yerle yeksan ettiği gibi, seller, yangınlar, ev, iş ve trafik kazaları da büyük depremler kadar olmasa da çok insanımızı ya öldürüyor ya da yaralıyor! Ve insanlar bu olanları eli böğründe seyrediyor-seyretmek zorunda kalıyor! Çünkü elinden başka bir şey gelmiyor. Bazı insanlar da ‘beterin beteri vardır’ diyerek isyan ya da inkâr etmediği gibi, musîbet, âfet, felâket gibi kaza ve belalara sabrediyor ((çünkü kaza ve kadere şek ve şüphesiz inanıyor!)) ve içinde bulunduğu her hâle şükrediyor. Bazıları ise tam tersini yapıyor… Ancak ben o tersini yapan kişilerin eylemlerini ve söylemlerini burada hatırlatmak istemiyorum… Ve bu konu da özetle, ‘biz inananlar tedbiri biliriz ve tedbirsiz tevekküle tevessül etmeyiz ya da etmemeliyiz! Ancak takdirden de kurtuluş olmadığına inanır ve Cenab-ı Hakk’ın takdirine rıza göstermenin, sebeplere müracaat etmeye mani olmadığını düşünürüz. Nitekim Cenab-ı Allah Bakara Sûresi’nin 195. Âyet-i kerimesinde “Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayınız!” buyuruyor.
Velhâsıl-ı kelâm; Yüce Yaratıcı hayrı takdir etmiş ve onu bir takdire, sebebe bağlamıştır. Şerri takdir eden de O’dur! Ancak, onu defetmek içinde çeşitli sebepler halk etmiştir-hazırlamıştır. O nedenle insan her konu da ve her an Yaradan’ına sığınmalı…
Hülâsâ-i netice; Allah (c.c) kullarını imtihan etmek için çeşitli musibetler verir. Bu imtihanları kazanmak için de önce tedbir almak, sonra tevekkül etmek gerekir!’ diyor, herkese ‘kazasız belâsız gün dileklerimle birlikte’ saygılar sunuyorum.
(YAKUP) EY OĞULLARIM! TEK BİR KAPIDAN (ŞEHRE) GİRMEYİN. FARKLI KAPIDAN GİRİN. (BU SADECE BİR TEDBİRDİR. YOKSA ALLAH (c.c) SİZİN İÇİN BİR MUSÎBET DİLEMİŞSE) BEN SİZİ ALLAH’A KARŞI KORUYAMAM. HÜKÜM YALNIZCA ALLAH’INDIR. O’NA TEVEKKÜL ETTİM. TEVEKKÜL EDECEK OLANLAR DA YALNIZCA O’NA TEVEKKÜL ETSİNLER” DEDİ. (12/YUSUF 67)

 

Bu içerik size ne hissettirdi?

  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ÜZÜLDÜM
  • 0
    KIZDIM
  • 0
    ŞAŞIRDIM
  • 0
    BEĞENDİM
  • 0
    BEĞENMEDİM
  • 0
    GÜLDÜM
  • 0
    ALKIŞ

Yorumlar (0)

Bu içerik ile ilgili henüz yorum yazılmamış

Taceddin Akbaş Diğer Yazıları

18
MAYIS

2024

Geciken adalet adalet olmadığı gibi! Geciken tasarruf da tasarruf olmaz

Taceddin Akbaş'ın 'Geciken adalet adalet olmadığı gibi! Geciken tasarruf da tasarruf olmaz' adlı köşe yazısı Devamı

17
MAYIS

2024

Bir farenin kurtardığı yuva

Taceddin Akbaş'ın 'Bir farenin kurtardığı yuva' adlı köşe yazısı Devamı

16
MAYIS

2024

Aile günü, hava şehitleri anma günü ve gençlik haftası hakkındaki düşüncelerim

Taceddin Akbaş'ın 'Aile günü, hava şehitleri anma günü ve gençlik haftası hakkındaki düşüncelerim' adlı köşe yazısı Devamı

15
MAYIS

2024

Hemşirelerin haftaları kutlu kendileri de hastaları da mutlu olsun

Taceddin Akbaş'ın 'Hemşirelerin haftaları kutlu kendileri de hastaları da mutlu olsun' adlı köşe yazısı Devamı

14
MAYIS

2024

Dünya çiftçilerin günleri kutlu bizim çiftçiler hep mutlu olsun(!)

Taceddin Akbaş'ın 'Dünya çiftçilerin günleri kutlu bizim çiftçiler hep mutlu olsun(!)' adlı köşe yazısı Devamı

13
MAYIS

2024

Vakıflar haftamız kutlu hayatımız vakıf olsun(!)

Taceddin Akbaş'ın 'Vakıflar haftamız kutlu hayatımız vakıf olsun(!)' adlı köşe yazısı Devamı

12
MAYIS

2024

Anneler Günü'nü kutlarken analarımızı unutmayalım!

Taceddin Akbaş'ın 'Anneler Günü'nü kutlarken analarımızı unutmayalım!' adlı köşe yazısı Devamı

11
MAYIS

2024

Anneler Günü'nü kutlarken analarımızı unutmayalım(!)

Taceddin Akbaş'ın 'Anneler Günü'nü kutlarken analarımızı unutmayalım(!)' adlı köşe yazısı Devamı

10
MAYIS

2024

Genelde '365 gün ve 52 hafta', özelde de haftalarında engellileri unutmayalım!

Taceddin Akbaş'ın 'Genelde '365 gün ve 52 hafta', özelde de haftalarında engellileri unutmayalım!' adlı köşe yazısı Devamı

09
MAYIS

2024

Bu yaz yoğun bir haşere tasallutuna maruz kalabilir ve zamanından önce arı ölümlerine şahit olabiliriz!

Taceddin Akbaş'ın 'Bu yaz yoğun bir haşere tasallutuna maruz kalabilir ve zamanından önce arı ölümlerine şahit olabiliriz!' adlı köşe yazısı Devamı

İlgili Haberler

83 yıllık tarihi binanın depreme karşı sağlamlığı test edildi.
Bölgesel

83 yıllık tarihi binanın depreme karşı sağlamlığı test edildi.

Cumhuriyet Dönemi’nin sembol yapıları arasında yer alan Kocaeli’nin İzmit ilçesindeki Halkevi binasının onarım çalışması tamamlandı. Yapılan simülasyonla 83 yıllık tarihi binanı depreme karşı sağlamlığı test edildi.

 'Yüreğimizdeki Işık' projesi ile çocuklar doyasıya eğlendi
Etkinlik

'Yüreğimizdeki Işık' projesi ile çocuklar doyasıya eğlendi

Hatay Valiliğinin başlattığı 'Yüreğimizdeki Işık' projesi çerçevesinde Altınözü ilçesinde 400 öksüz ve yetim çocuğun katıldığı piknik etkinliği düzenlendi.

MAKÜ Öğrencileri Depremde Kaybettikleri Arkadaşlarını unutmadılar!
Bölgesel

MAKÜ Öğrencileri Depremde Kaybettikleri Arkadaşlarını unutmadılar!

Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) Eğitim Fakültesi öğrencileri, 6 Şubat depreminde hayatını kaybeden arkadaşlarını 'İz Bırakanlar Ormanı' projesi ile anma etkinliğinde bir araya geldi.

Doç. Dr. Semiz: "Depremle ilişkilendirilmesi doğru bir yaklaşım değil"
Bölgesel

Doç. Dr. Semiz: "Depremle ilişkilendirilmesi doğru bir yaklaşım değil"

Denizli’de jeotermal sondaj esnasında meydana gelen karbonmonoksit patlamaları 15 günün sonunda kapatıldı. Vana ve beton yardımıyla kapatılan kuyudaki patlamaları kamuoyunda depremle ilişkilendirilmesine açıklık getiren Jeoloji Mühendisi Barış Semiz, "Herhangi bir deprem üretmesi, deprem tetikleyici ve ya buradan gaz çıktı depremi rahatlatacak diye bir yaklaşım doğru değil" dedi.

“Bir anne olarak evlat kaybetmenin acısını tahayyül edemiyorum”
Bölgesel

“Bir anne olarak evlat kaybetmenin acısını tahayyül edemiyorum”

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fatma Betül Sayan Kaya, 6 Şubat depremlerinde evlatlarını kaybetmiş annelerle bir araya geldi. Kaya, “Bir anne olarak evlat kaybetmenin acısını tahayyül edemiyorum” dedi.

Burcu Durak’ın ‘El sanatları sergisi’ yoğun ilgi gördü
Etkinlik

Burcu Durak’ın ‘El sanatları sergisi’ yoğun ilgi gördü

Akçadağ Halk Eğitim Merkezi usta öğreticilerinden Burcu Durak’ın açtığı ‘El sanatları sergisi’ büyük beğeni topladı.