Yanlış hesap, karışık oluşum-bileşim, öngörü veya önsezi, hesap, kitap ve hitapları nedeniyle bırakın Cumhurbaşkanlığını, Partisinin TBMM Grup Başkanlığını bile kaybeden ve 2010 yılından beri CHP Genel Başkanlığını görevini yürüten Kemal Kılıçdaroğlu’nun koltuğu; şimdi de birini Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı gösterdiği, birini de TBMM’de kendisini temsil etme yetkisi verdiği partili arkadaşları ve onların destekçileri tarafından sallanmaya-sarsılmaya başlandı! Yani Kılıçdaroğlu’nu Genel Başkanlık koltuğundan indirmek için yapılan veya planlanan darbeler dışarıdan değil, kendi partisi içinden, hattâ en yakınlarından, çalışma-can ciğer arkadaşlarından geliyor… O nedenle ben, ‘dışarıdakiler hâriç, Parti içinden ve yakın çevresinden gelen sarsıntılara Kılıçdaroğlu’nun yaşlı omzu veya yorgun bedeni ve sarsılan ya da sallanan koltuğu dayanamaz herhalde…’ diye düşünüyorum! Çünkü ‘Kılıçdaroğlu’na indirilmek istenen darbelerin tamamına yakını partisi içinden-çevresinden ve en yakın çalışma arkadaşlarından geliyor! Ve bu darbelerin devamı (artarak) gelecek gibi gözüküyor!’ diyorum ve ‘hırsızı içerden olan kapının kilit tutmayacağı gibi, darbecileri içeriden olan parti başkanlarının veya yönetimlerinin de koltuklarında kalmalarının kolay olmayacağını görüyor, duyuyor ve biliyorum.
BİR FİNCAN KAHVENİN HATIRINI UNUTUYOR,
“TERLİĞİ KOYSAK YİNE KAZANIRIZ DİYORLAR!
Ve KILIÇDAROĞLU’NA KARŞI AYIP EDİYORLAR
Sıradan CHP’lerin yaptıkları yapacakları darbeler neyse ne amma, Partinin sıra dışı yöneticileri veya Kurmayları 14 Mayıs akşamı Cumhurbaşkanı ilân ettikleri ve 28 Mayıs akşamına kadar da el üstünde tuttukları, çalışkanlığını ve dürüstlüğünü öve eve bitiremedikleri, hemen ardından da Genel Başkanları Kemal Kılıçdaroğlu’nun aleyhinde açıklamalar yaparak ve hareketler çekerek ayıp ediyorlar… Tamam, kırılan kol yen içinde kalmasın ama bu kadar da açıktan da gazel okunmasın! Dolayısıyla da en azından vefasızlık edilmesin!
HIRSIZIN HİÇ Mİ SUÇU YOK SAYIN HÂKİM?
Millet İttifâkının mîmarlarından, ateşli savunucularından ve milletvekillerinin belirlenmesinde önemli rolleri olan, yani CHP’nin veya Kılıçdaroğlu’nun vekili olan, sorumluluk ve yetki makamında oturan yetkili yetkisiz partililer, ittifâkın ve aday belirlemenin yanlış temel üzerine binâ edildiğini, seçimlerin de o yüzden kaybedildiğini îtiraf ediyorlar ama bunun vebâlini de sadece Kemal Bey’e yüklüyorlar! Bahsime konu CHP’lilerin yaptıklarını aşağıda iktibas edeceğim bir Nasreddin Hoca klasiği ile kıyaslayarak özetlemek etmek istiyorum:
Hikâye şöyle: Hoca Nasreddin (r.aleyh)’in evine bir gün bir hırsız girer ve evde ne kadar kıymetli eşya varsa götürür. Hoca da hırsızın bulunması için mahkemeye başvurur. Ancak, mahkeme hâkimi hırsızın bulunmasını çalışmak yerine kurtarmaya çalışır ve Hoca’ya ‘Kapını niye iyi kilitlemedin? Pencereni niye açık bıraktın, niye bu kadar derin uykuya daldın..?’ şeklinde sorular yöneltince de Hoca dayanamaz ve ayağa kalkarak, ‘Hırsızın hiç mi suçu yok Sayın Hâkim?’ şeklinde bir soru yöneltir ve davasından vazgeçer!
SARIMSAĞI GELİN ETMİŞLER DE KOKUSU 40 GÜNDE ÇIKMIŞ
BÂRİ SİZ DE KILIÇDAROĞLU’NA 40 GÜN SÜRE VERSEYDİNİZ!!
VE KENDİSİNİN LİMAN VURGUSUNU DEĞERLENDİRSEYDİNİZ
Ben şahsen, ‘Millet İttifâkı’nın oluşturulmasında ve işlemesinde, Cumhurbaşkanı adayının ve Cumhurbaşkanı Yardımcıları ile birlikte milletvekili adaylarının belirlenmesinde ve benzer kararlarda CHP yönetiminin, kurmay kadrosunun, sözüm ona anketçilerinin, şakşakçı, destekçi, goygoycu takımının ve yandaş medyasının hiç mi suçu yok baylar bayanlar?’ diye sormak istiyorum! Dolayısıyla da Kılıçdaroğlu’na kamuoyu veya medya mensupları ya da basın yayın organları önünde yapılanları şık, hattâ etik bulmuyorum! Ki, girdiği her seçimden mağlup olarak çıksa bile doğru bulmuyorum… Bunu derken, bahsime konu CHP’lilerin, Partilerinin basına ve halka kapalı toplantılarında istedikleri eleştirileri yapabileceklerini de savunuyorum; ama Kılıçdaroğlu sayesinde bir yere, bir makama mevkie gelen veya koltuğa sahip olan Partililerin daha sabırlı, daha ölçülü ve zaman ayarlı bir şekilde davranmaları gerektiğine inanıyorum.
CHP’DE HER ŞEY BİTER, BİRİTÜS’LER BİTMEZ, AMA
ARTIK DEMİR ALMA GÜNÜ GELMİŞSE ZAMANDAN
MEŞHULE GİDEN BİR GEMİ KALKAR BU LİMANDAN
HİÇ YOLCUSU YOKMUŞ GİBİ SESZİZCE ALIR YOL;
SALLANMAZ O KALKIŞTA NE MENDİL, NE DE KOL!..
Velhâsıl-ı kelâm, hülâsâ-i netice; Bir zamanların CHP’sinde sık sık kurultaylar yapılır ve CHP “Kurultaylar Partisi”, ‘Kurultay Yorgunu veya Bıkkını Parti’ olarak anılırdı! Son 10 küsur yıldır da ‘’Kurultay Kaçkını Parti!’’ olarak adlandırılıyor… Bu durum da, politika da veya politikacılarda vefa veya hatır kurallarının pek işlemediğini, CHP’de ise hiç ama hiç işlemediğini gösteriyor! Çünkü Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Kendisini Genel Başkan Yardımcısı, TBMM Grup Başkanı yaptığı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı gösterdiği, hattâ milletvekili yaptığı bazı kişiler bile bir değişimden, yani Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığı bırakmasından dem vuruyor, dolayısıyla da biraz acele, biraz da ayıp ediyorlar!’ diyor, herkese ‘vefalı ve etik’ saygılar sunuyorum.
HAYAT GÜLMEYİ, SEVGİ HAK ETMEYİ, VEFA UNUTMAMAYI,
DOSTLUK, SÂDIK KALMAYI BİLENLER İÇİNDİR!
Hz. Mevlânâ (r.aleyh)
CÖMERTLİK OLMAYINCA MALIN, VEFA OLMAYINCA
ARKADAŞIN, KARŞILIK OLMAYINCA AŞKIN HAYRI YOKTUR!
Sadi Şirâzî (r.aleyh)
EN VEFAKÂR DOSTUMUZ GÖLGEMİZDİR; AMA UNUTMAYIN Kİ,
O DA YOLDAŞLIK ETMEK İÇİN GÜNEŞLİ HAVAYI BEKLER…
Hegel
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Geciken adalet adalet olmadığı gibi! Geciken tasarruf da tasarruf olmaz' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bir farenin kurtardığı yuva' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Aile günü, hava şehitleri anma günü ve gençlik haftası hakkındaki düşüncelerim' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hemşirelerin haftaları kutlu kendileri de hastaları da mutlu olsun' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Dünya çiftçilerin günleri kutlu bizim çiftçiler hep mutlu olsun(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Vakıflar haftamız kutlu hayatımız vakıf olsun(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Anneler Günü'nü kutlarken analarımızı unutmayalım!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Anneler Günü'nü kutlarken analarımızı unutmayalım(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Genelde '365 gün ve 52 hafta', özelde de haftalarında engellileri unutmayalım!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bu yaz yoğun bir haşere tasallutuna maruz kalabilir ve zamanından önce arı ölümlerine şahit olabiliriz!' adlı köşe yazısı Devamı
Yorumlar (0)