Bugünkü yazımın başlığı bana değil, Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan’a ait… Yani bir televizyon kanalının canlı yayınına katılan ve Kemal Kılıçdaroğlu ile ‘gizli’ bir protokol imzaladıklarını söyleyen Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’a ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na açıktan ve sert bir şekilde eleştiri de bulunan Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan, “Altılı Masa’yı Soylu’dan kaçarken, Özdağ’a tutulmak veya yakalanmak için kurmadık, iyi ki seçimleri kazanmamışız… Türkiye’yi Ümit Özdağ’a mahkûm edecek bir siyasetin içinde olmayı hiç ama hiç istemezdim ben. Türkiye’nin en son ihtiyaç duyacağı şey yerli bir Wilders siyaseti… ” demişti!
Serkan Özcan’dan sonra konuşan Deva Parti’li Mustafa Yener ise, “Güveni zor inşa edersiniz ama çok kolay harcarsınız. Bu kadar kolay harcanmamalıydı…”; İYİ Parti Balıkesir Milletvekili Turan Çömez, sosyal medya hesabından yaptığı açıklama da, “Biz kendisi için sahada oy isterken, meğer O, Ankara’nın karanlık dehlizlerinde pazarlıklar yapıyor, protokoller imzalıyormuş… Arkadaşların hiç birinin haberi yok, ittifak ortaklarının bilgisi yok. Hoyratça heba edilmiş bir güven, yeniden kazanılabilir mi Sayın Kılıçdaroğlu?” derken; Deva Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, “Çoğu zaman gündüzlerimizi değil, gecelerimizi de bu sürece seferber ettik. Emeklerimizin neticesinde ortaya bir Türkiye vizyonu koyduk. Kaygılarımız hep vardı ama hiçbirisini tünelin sonundaki demokrasi ışığından daha değerli değildi…” dedi.
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Bülent Kaya ise benim anlamadığım, dolayısıyla da herhangi bir yorum yapamadığım şu sözleri söylemişti:
“Niye şimdi? Kimin adına? Kime ve neye hizmet ediyor? Soruları sorulmadan gündemin peşine takılmak, operasyonun ağına düşmek operasyoncunun ağına attığı zokaya yutmaktır…”
Bütün bu konuşmalara ya da eleştirilere neden olan sebebe gelince, şu kadarını hatırlatmak isterim:
Hemen herkesin bildiği ya da duyduğu gibi, bir televizyon kanalının canlı yayınında konuşan ve ikinci tura kalan Cumhurbaşkanı seçimlerinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na destek verdiğini açıklayan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ; Kılıçdaroğlu’nun kendisine 3 bakanlık ve MİT Başkanlığı konusunda söz ve güvence verdiğini, hattâ bu konuda aralarında bir protokol bile imzaladıklarını açıklamıştı…
BENCE DE ÖYLE! İYİ Kİ KAZANAMAMIŞLAR!
BİR KA-ZAN-SA-LAR İ-MİŞ, MİLLETİMİZ.. BU
GÜNÜ MUMLA-BÜYÜTEÇLE ARAYACAKMIŞ
Bilinen adı ‘Altılı Masa’ olsa da tam sayıları belli olmayan Millet İttifâkı’nın bileşenleri Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerinden sonra, aralarında yapılan kozmik oda toplantıları, zoomlar, gizli anlaşmalar, çeşitli, zamanlı zamansız açıklamalar ve sâireler nedeniyle birbirlerine düştüler! Tâbiri yerinde ise, birbirlerinin kirli çamaşırlarını sayıp dökmeye, dolayısıyla da birbirlerine girmeye başladılar! O nedenle her geçen gün birbirleri hakkında yeni yeni ve oldukça olumsuz, seviyesiz ve tatsız tuzsuz şeyler ortaya atıyorlar. Yani, Millet İttifâkının bileşenleri birbirlerine ‘tencere dibin karar, seninki benden kara!’ diyorlar-demek istiyorlar… Dolayısıyla da olmayan ya da ele geçiremedikleri iktidar ganimetlerini paylaşmak, olan külfetleri ve yanlışları ise birbirlerinin üzerine yıkmak istiyorlar… Ama onu da beceremiyorlar… Çünkü güneşi balçıkla sıvamak istiyorlar!
Velhâslı-ı kelâm; Gayri Müslim eşlerin nikâhları kıyılırken bile nikâh şahitlerine ve orda bulunanlar mealen ‘Bu çiftlerden biri hakkında herhangi bir olumsuzluk biliyorsanız, bunu ya şimdi söyleyin ya da hiçbir zaman söylemeyin!’ denilerek nikâhtan sonra ‘çiftlerden birinin aleyhinde’ söylenecek herhangi bir söz o çiftleri ömür boyu etkileyeceğini, hattâ boşanmaya, yani yuvanın dağılmasına neden olabileceğini hatırlatmak isterler…
Pekî, doğrusunu Allah (c.c) bilir ama bilindiği ya da anlaşıldığı kadarıyla tamamı Müslüman kişilerden oluşan partilerin genel başkanları, sözcüleri, etkili ve yetkilileri; seçimlerde birbirine söyleyemedikleri sözleri ve gizledikleri anlaşmaları neden şimdi söylüyor ve ortaya çıkarıyorlar? Bunu kendilerini temize çıkarmak için mi yoksa kaybedilen seçimlerin kabahatini birbirlerinin üzerine atmak için mi acaba?’ diyor ve hem o partiler ve yetkilileri, hem de ülkem adına üzülüyorum..!
Hülâsâ-i netice; atalarımız, ‘sarımsağı gelin etmişler de kokusu kırk gün çıkmamış’ derler ve doğru da bir darb-ı mesel ortaya koyarlar… Ancak, ‘Millet İttifâkı’nın bazı etkili ve yetkilileri, seçimlerin üzerinden daha 40 gün bile geçmeden birbirlerinin sırlarını (tıpkı bir merdi kıbdî gibi) ifşâ etmeye başladılar… O nedenle ben de tıpkı Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan gibi, ‘iyi ki kazanmamışlar! Kazanmış olsalardı, kaç kişiden ve kimlerden oluşacakları belli olmayan Millet İttifâkı’nın yöneteceği bir Türkiye’yi düşünmek bile istemezdim!’ diyor, herkese saygılar sunuyorum.
UNUTMA; SENİN İÇİN BAŞKASINDAN VAZGEÇEN
BİR GÜN MUTLAKA BAŞKASI İÇİN DE SENDEN VAZGEÇER!
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî
HER ORTAKLIK BİTER, BAZILARI YÜREĞE, BAZILARI TOPRAĞA
GÖMÜLÜR…
Kolektif
KURTLA ORTAK OLAN TİLKİNİN HİSSESİ, YA TIRNAKTIR
YA BAĞIRSAK…
Atasözü
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Geciken adalet adalet olmadığı gibi! Geciken tasarruf da tasarruf olmaz' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bir farenin kurtardığı yuva' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Aile günü, hava şehitleri anma günü ve gençlik haftası hakkındaki düşüncelerim' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hemşirelerin haftaları kutlu kendileri de hastaları da mutlu olsun' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Dünya çiftçilerin günleri kutlu bizim çiftçiler hep mutlu olsun(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Vakıflar haftamız kutlu hayatımız vakıf olsun(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Anneler Günü'nü kutlarken analarımızı unutmayalım!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Anneler Günü'nü kutlarken analarımızı unutmayalım(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Genelde '365 gün ve 52 hafta', özelde de haftalarında engellileri unutmayalım!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bu yaz yoğun bir haşere tasallutuna maruz kalabilir ve zamanından önce arı ölümlerine şahit olabiliriz!' adlı köşe yazısı Devamı
Yorumlar (0)