İlgilenenlerin bilecekleri gibi, Tazminat Fermanı’nın îlân edildiği 1839 yılı ile Asakir-i Zaptiye Nizamnâmesi (Askeri Kolluk Tüzügü)’nin yürürlüğe girdiği 14 Haziran günü birleştirilerek, 14 Haziran 1839 tarihi, Jandarma Teşkilâtı’nın kuruluş tarihi olarak kabul edilmiş ve bu gün o gün bugündür kutlanagelmiş… O nedenle ben, babası ve eniştesi askerliğini jandarma Kıta Çavuşu, ağabeylerinden biri jandarma, biri ikiz 3 oğlu birden asker olan ve biri de askerliğini Jandarma Komando Çavuş olarak; Kendisi ise askerliğini 2 aylık kurs belgeli Jandarma Karakol Onbaşısı, Karakol Komutan muavini ve Komutan Vekili olarak yapan; yani aile efradının büyük bir kısmı askerliğini jandarma olarak yapan eski ama şerefli bir Jandarma askeri olarak Teşkilâtın 184. Kuruluş Yıldönümünü yürekten kutluyorum… Ve daha yazımın başında Cenab-ı Hakk’tan, Genel Komutanından en rütbesiz veya en acemi erine varıncaya kadar tamamına sağlık sıhhat ve afiyet dileklerimle birlikte kasasız belâsız günler diliyorum…
Şimdi de jandarma hakkındaki şahsi görüş ve düşüncelerime geçmek istiyorum:
JANDARMA, GÜCÜNE GÜÇ KATMIŞ ELHAMDÜLİLLAH
Bizim zamanımızda ki jandarmanın yapısı ve durumu ayrı, ancak 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından çıkarılan yasa ile Olağanüstü Kanun Hükmündeki Kararnameden önce Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir parçası olarak Silahlı Kuvvetlerle ilgili görevleri, öğretim ve eğitim bakımından Genel Kurmay Başkanlığına, emniyet ve asayişi işleriyle diğer görev ve hizmetleri yönündense İçişleri Bakanlığına bağlı bir Teşkilât Jandarma Genel Komutanı ise İçişleri Bakanına karşı sorumluydu. Genelkurmay Başkanlığınca lüzum görülen haller ile sıkıyönetim, seferberlik ve savaş hallerinde gerekli olan bölümü ile Kuvvet Komutanlıkları emrine girer, kalan bölümü ile Jandarma Genel Komutanlığı emrinde normal görevine devam eder…” deniyordu. Yani Jandarma Genel Komutanlığı 2016 yılından beri tamamen İçişleri Bakanlığına bağlanmış durum da…
Kısacası Jandarma ve genelde büyük bir kolluk kuvveti olan, özelde ve gerektiğinde ise yurt savunmasına canla başla katılan veya katılacak olan Koskoca Jandarma Genel Komutanlığı veya Teşkilâtı 2016 yılına kadar değişik kurumlara bağlı idi ve bu durum da bazen bir karmaşaya neden oluyordu… Bunun böyle olduğunu 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi esnasında gören, bizzat tespit eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Teşkilatın yapısında ve işleyişinde önemli bir değişiklik yaptı ve Jandarma Genel Komutanlığını İçişleri Bakanlığı bünyesini alarak doğru bir iş yaptı…
Meselâ: Jandarma bir yandan (Adlî olarak) suç ve suçluları ortaya çıkarmak ve suçluları yakalamak; Suç delillerini adlî makamları intikal ettirmek açısından Cumhuriyet savcısının tâlimâtı ile hazırlık soruşturması yapmakla yükümlü olmasına rağmen bir yandan Genelkurmay Başkanlığı’na, bir yandan Millî Savunma Bakanlığına, diğer bir yandan da İçişleri Bakanlığına karşı sorumlu idi. Bu oldukça geniş kuruma bağlı olan Jandarmalar da bazen iki arada bir dere de kalıyorlardı…
Velhâsıl-ı kelâm; Jandarma bizim zamanımız da kırsal kesimin ya da polis bölgesi dışında kalan tüm, belde, köy ve kasaba gibi yerleşim yerlerinde vatandaşların tüm dertlerine derman olmak için canla başla çalışıyordu… Ayrıca polis bölgesinde asayişe müessif bir olaya rastladığında da olaya el koyar ve polis gelene kadar suçluları ve suç delillerini muhafaza etmeye çalışır! Ancak bendeniz, geçtiğimiz Çarşamba günü Burdur Cumhuriyet Meydanında kuruluşunun 184. kuruluş yılı kutlanan Jandarma Teşkilatını gerek araç gereç ve donanım, gerek sayısal ve gerekse öğretim ve eğitim bakımından çağı yakalamış ve bu özellikleri nedeniyle bırakın kırsal kesimi, köy veya kasabaları, büyüklü küçüklü kentlerde ve şehir merkezlerinde dahî büyük bir yapılaşma içine girdiğini gördüm. Dolayısıyla da hem gurur duydum, hem de kendimi eskisinden daha fazla emniyette hissettim… Ve Jandarma Teşkilâtının en yeni, en genç erinden, uzmanından, en kıdemli ve en üst rütbeli komutanına varıncaya kadar tamamını selamladım.
Hülâsâ-i netice; geçtiğimiz Çarşamba günü Cumhuriyet Meydanı’nda 184. Kuruluş yıldönümünü kutladığımız Jandarmamız kanun kaçaklarının, insan-insanlık düşmanlarının korkulu rüyası, polis teşkilatımızın en güçlü yardımcısı veya destekçisi, dürüst kişi, kurum ve kuruluşlarının ise kanûnî güvencesi durumunda olan Jandarmamıza daha nice nice 184 yıllar diliyor, konu hakkındaki yazımı anlatmakla veya yazmakla bitmez olan Teşkilâtı şiirleştiren Şair Ali Özcan’ın bir şiiriyle noktalamak istiyor, tüm jandarmalara ve jandarma dostlarına saygılar sunuyorum.
YURDUN HER KÖŞESİNDE, GÖNÜLDE NEŞESİNDE
SOYSUZLARIN PEŞİNDE, JANDARMA TEŞKİLÂTI
ZAFERLER YAZA YAZA, PLANLAR BOZA BOZA
ÇIKARLAR AMANOS’A JANDARMA TEKİLÂTI
BUDUR VATAN SEVDASI, BU AŞKIN YOK MOLASI
ÇOK BÜYÜKTÜR MÂNÂSI, JANDARMA TEŞKİLÂTI
GÖZÜMÜZÜN BEBEĞİ, BÜKÜLMEYEN BİLEĞİ
ZAFERDİR TEK DİLEĞİ, JANDARMA TEŞKİLÂTI
GABAR DE TANDÜREK DE, MUSUL DA VE KÜRKÜKTE
ELLERİ HEP TETİKTE, JANDARMA TEŞKİLÂTI
ÇAĞLARIN ÖTESİNDEN, EMİR ALIR ATASINDAN
VAZ GEÇMEZ NOTASINDAN, JANDARMA TEŞKİLÂTI
FATİH OĞUZ ATANIZ, DURUŞUNUZ KITANIZ
OLMAMIŞ HİÇ HATINIZ, JANDARMA TEKİLÂTI
Ali Özcan
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Geciken adalet adalet olmadığı gibi! Geciken tasarruf da tasarruf olmaz' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bir farenin kurtardığı yuva' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Aile günü, hava şehitleri anma günü ve gençlik haftası hakkındaki düşüncelerim' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hemşirelerin haftaları kutlu kendileri de hastaları da mutlu olsun' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Dünya çiftçilerin günleri kutlu bizim çiftçiler hep mutlu olsun(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Vakıflar haftamız kutlu hayatımız vakıf olsun(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Anneler Günü'nü kutlarken analarımızı unutmayalım!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Anneler Günü'nü kutlarken analarımızı unutmayalım(!)' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Genelde '365 gün ve 52 hafta', özelde de haftalarında engellileri unutmayalım!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bu yaz yoğun bir haşere tasallutuna maruz kalabilir ve zamanından önce arı ölümlerine şahit olabiliriz!' adlı köşe yazısı Devamı
Yorumlar (0)