Ramazan Canural

Sünnetullah affetmez

Ramazan Canural'ın 'Sünnetullah affetmez' adlı köşe yazısı...

SÜNNETULLAH AFFETMEZ

Sünnetullahı bilir misiniz? Hayır hayır, bildiğimiz “sünnet”le ilgili bir kavram değil bu. Sünnetullah, insanoğlunun tabi olduğu ve boyun eğmek zorunda olduğu evrensel yasalar bütünüdür. Allah’ın yasaları demek de mümkün. Kimisi buna tabiat kanunları da der.
Daha dar anlamda ben buna “eşyanın tabiatı” diyorum.
Bu evrende düzgün yaşamak istiyorsanız Sünnetullah yasalarına uyacaksınız. Buna göre siz mesela kışın kısa kollu gömlekle gezemeyeceğiniz gibi ağustosta da kalın bir paltoyla dolaşamazsınız. Sünnetullaha göre taş serttir, ateş yakar, buz dondurur.
Stabilize bir yolda saatte 150 km hız yapamazsınız. Yüksek not almak istiyorsanız çok çalışmanız gerekir. İyi bir meslek edinmek istiyorsanız yüksek bir puanla iyi bir üniversiteye girip oradan mezun olmanız gerekir. Ya da iyi bir ustanın yanında çırak olacaksınız.
Sağlıklı olmak istiyorsanız kontrollerinizi zamanında yaptıracaksınız. İçki, sigara, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklardan uzak duracaksınız.
Sonuç?
Yani kurallara uyacaksınız!
Yani eşyanın tabiatına aykırı davranmayacaksınız!
Bizde olan ne?
Olabildiğince kuralları delmek ve yasakları yırtmaya çalışmak bizim öncelikli hedefimizdir. Kırmızıda geçtik mi kendimizi “uyanık” farzederiz. Kemer takmak bizim için büyük bir yüktür.
Koskoca turistik otelimiz vardır, 78 kişi yangında cayır cayır yanar gider; biz, hala bu hata kimde; otelcide mi, belediyede mi, Bakanlıkta mı diye günlerce suçlu ararız.
Hiçbir işimiz kuralına uygun değildir. Başımıza felaket gelince şunu bunu suçlarız da kendimizi suçlamak hiç aklımıza gelmez. Mesela dere yatağına kaçak inşaat yaptırmakta hiçbir sakınca görmeyiz. Sonra sel olur, deprem olur, yangın olur, her türlü doğal afet bizi bulur; yeri gelir, bu şark kurnazlığını hayatımızla öderiz. Sonra da sorumlu ararız.
Ama Sünnetullah affetmez!...
Ey mimarlar, mühendisler, doktorlar, müteahhitler, bürokratlar…tüm sorumlu mevkidekiler, lütfen işinizi düzgün yapın. Yoksa insanlarımız ölüyor.
Siyasetçilere seslenmeye gerek var mı?
Bizde bir siyasetçinin, hele de yerel siyasetçinin, düzgün iş yapabilmesi deveye hendek atlatmaktan zordur.
Çünkü işin ucunda oy kaygısı vardır. Oy uğruna, popülizm yapmayacaksın, çıkar çevrelerinin nabzına göre şerbet vermeyeceksin, yalan söylemeyeceksin, insanları kandırmayacaksın, güçlünün değil haklının yanında olacaksın…vs…vs… Bu ülkede mümkün müdür, bunları yapman?
Hadi yaptın diyelim.
Bir daha seçilebilir misin?
Trafik polisinden uzaklaşınca emniyet kemerini gevşeten insanların çoğunlukta olduğu bir toplumdan da daha fazla bir şey beklememek lazım.
Böyle başa böyle traş!...

Son bir şey daha…
Singapur dünyanın en temiz ve en yaşanabilir ülkesi seçilmiş.Kamu düzeni tıkır tıkır işliyor ve ülkede huzur adeta kol geziyormuş.
Bunu nasıl sağlamışlar?
Devlet kuralları koymuş,yasakları belirlemiş; uymayanlara ise cezalar çok acımasız.
(Rakamlar Singapur Doları üzerinden-yuvarlatılarak- TL ye çevrildi.)
Mesela sakız çiğnemek yasak. Ülkeye sakız sokmanın cezası 1 milyon TL.
Tuvalette sifon çekmemenin ve klozet kapağını kapatmamanın cezası 1500 TL
Yere tükürmenin cezası: 10.000 TL
Dedikodu yapmak, yalan söylemek yasak.
İnternette yalan haber yaymanın cezası: 10 yıl hapis.( Ah bizde bi olsa var ya; bu bile çok şey değiştirirdi. Dezinformasyonla mücadele yasası çıkaran vekillerimizin kulakları çınlasın.)
Birinin internetine izinsiz bağlanmanın cezası: 3 yıl hapis.
Otururken bacak bacak üstüne atmak, sesli şekilde sümkürmek, esnerken elle ağzı kapatmamak şiddetle yasak.
Bizim de böyle kurallarımız ve uygulama kararlılığımız olsa bugün Grand Kartal Otel’ de 78 canımızı kaybetmemiş olurduk.
Bu kadar net!