RUHİTTİN SÖNMEZ KALEMİNDEN TESADÜFLER VE ÖTESİ

TESADÜFLER VE ÖTESİ ZİYA GÖKALP Diyarbakır’da daha 18 yaşında iken intihara teşebbüs etti.

RUHİTTİN SÖNMEZ KALEMİNDEN TESADÜFLER VE ÖTESİ

TESADÜFLER VE ÖTESİ

ZİYA GÖKALP Diyarbakır’da daha 18 yaşında iken intihara teşebbüs etti. Direkt yüreğine sıktığı kurşuna rağmen, doktorunun çabaları sayesinde ölmedi.

İntihar teşebbüsüne sebep okuduğu felsefe kitaplarının ruhunda ve zihninde yarattığı bunalım kadar, sevmediği bir kızla evlenmesi için ailesinin yaptığı baskılar olduğu söylenir.

İntihar teşebbüsü başarılı olsaydı, Ziya Gökalp Türk Milliyetçiliğinin fikir babası olamayacaktı. Ülkemizde sosyoloji biliminin kurulması için başka bir bilim adamı çıkmasını bekleyecektik.

Sadece bu “tesadüf” değil başka kırılma noktaları da Gökalp’in hayatının yönünü çizdi. İntihara teşebbüs olayından bir yıl sonra hiç istememesine rağmen İstanbul’a gitti, Baytar Mektebi’ne kaydını yaptırdı. Orada Jön Türklerden etkilenmese, İttihat ve Terakki hareketine katılmasa yine bildiğimiz Ziya Gökalp olmayacaktı.

Muhalif hareketlere katılması, akabinde hapis hayatı, Diyarbakır ve Malta sürgünleri ve sonrasında yaşadıkları kendi tercihlerinin belirlediği rotalar gibi gözükür.

Siyasete girişi, çıkardığı Küçük Mecmua’da yazılarıyla Kurtuluş Savaşı’nı desteklemesi, Meclis-i Mebusan’da ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde milletvekilliği, Sosyoloji bilimine alakası, Türk Ocağı’nın kurucuları arasında yer alması ve muhteşem eseri “Türkçülüğün Esasları”nı yazması O’nun iradesinin eseridir.

Bu tercihleri, iradesi, azmi ve çalışması olmasaydı yine Ziya Gökalp diye abide bir şahsiyet olmayacaktı.

Dahası “fikirlerimin babası Ziya Gökalp’tir” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu “Türkiye Cumhuriyeti” yerine başka yapıda bir devlet içinde doğacaktık.

MUSTAFA KEMAL

İşadamı Şarık Tara anılarında anlatıyor: Selanik, Manastır ve Üsküp havalisinde Evrenoszade Rüstem Bey’in kızı Seniha’nın güzelliği dillere destandı. Kim bilir kaç genç ona âşık olmuştu. Bu gençlerden biri de Mustafa Kemal’di.

Şarık Tara şöyle diyor: Türkiye’nin en büyük şansı, Evrenoszade Rüstem Bey’in kızı Seniha’yı Kolağası Mustafa Kemal Bey’e vermemesidir.

Zira güzel Seniha’nın huyu çok kötüydü. Seniha Şarık’ın İstanbul’daki dayısıyla evlenecek, Şarık bu vesileyle Seniha’nın huyunu öğrenecekti. (Taha Akyol, Hayat Yolunda s. 152)

Mustafa Kemal’in iradesi dışında yaşanan bir başka olayı hatırlarsınız. Çanakkale Savaşında Conkbayırı cephesinde 9-10 Ağustos 1915’te göğsüne çarpan şarapnel parçası, cebinde bulunan saatine çarparak vücuduna nüfuz etmemişti.

Eğer bu “tesadüf” olmasa Mustafa Kemal hayatını kaybetse idi tarihin akışı başka türlü olacaktı.

Ancak O’nun hayatında daha 12 yaşında yaptığı bir tercih hem kendisinin ve hem de Türk Milletinin kader çizgisini belirleyecek önemdeydi. Modern eğitimden yana olan babası Ali Rıza Bey’in kaydettirdiği Şemsi Efendi İlk Okulunu tamamladığında babası vefat etmişti. Annesinin dayatmasıyla Selanik Mülkiye Rüştiyesi’ne yazılmıştı.

Kaymak Hafız denilen Arapça hocasının “eğitim için kötü örnek” olan tarzına karşı mahalle mektebine gitmemeye ve askeri okula gitmeye karar vermişti. Küçük Mustafa, annesinden habersiz, komşuları olan Binbaşı Kadri Bey’in yardımını istemiş. Bu yolla Selanik Askeri Rüştiyesi’ne yazılarak askerlik mesleğini seçmişti.

Mustafa Kemal’i Mustafa Kemal Atatürk yapan, sadece 12 yaşında bağımsız karakteri ile yaptığı bu tercih değildi.

Okuma ve öğrenme iştahını yazmak yeter. “Trablusgarp’ta, Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda, en kanlı çarpışmaların en kritik günlerinde bile elinden kitap düşürmezdi.” Sadece Türkçe değil, Fransızca ve Almanca kitaplar da okurdu. “Kırmızı ve mavi uçlu kalemlerle sayfaların kenarını işaretlerdi, satırların altını çizerdi. Ölüm döşeğinde bile okudu.”

Diğer bütün üstün liderlik yetenekleri ve dehası olduğu halde bu kadar okumamış olsaydı yine Mustafa Kemal Atatürk olamayabilirdi.

TURGUT ÖZAL

Turgut Özal, 1977 Türkiye genel seçimlerinde Milli Selamet Partisi’nden İzmir milletvekili adayı oldu, ancak seçilemedi. Seçilmiş olsaydı, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra, diğer milletvekilleri gibi siyasi yasaklı hale gelecekti. Dolayısıyla Başbakan ve Cumhurbaşkanı olması mümkün olmayacaktı.

Özal, İzmir milletvekili olarak seçilemeyince, 43. Hükümet döneminde, Başbakanlık Müsteşarı olarak yapısal dönüşümleri içeren, 24 Ocak 1980 Kararlarını hazırladı.

Mehmet Barlas’ın Özal’dan dinleyip yazdığına göre, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından da ekonomiden sorumlu başbakan yardımcılığına getiriliş hikâyesi şöyle: İhtilal olduktan sonra bir askeri araçla gelen askerlerin başındaki subay Özal’a “Konsey tarafından davet edildiğini” söyler. Turgut Özal her ihtimali düşünerek eşi Semra Hanım’la vedalaşarak Çankaya Köşküne çıkar.

Burada Kenan Evren başkanlığındaki Konsey üyeleri o zaman Meclisin en küçük partisinin lideri Turhan Feyzioğlu’nu Başbakan yapmak istediklerini, Turgut Özal’ı da dışarıdan borç para bulmakla görevli bakan yapmak istediklerini söylerler.

Özal Konsey üyelerini Başbakan olarak Bülent Ulusu’yu atamaya ikna eder. Kendisinin de bütün ekonomik kurumların bağlı olduğu Başbakan Yardımcısı olması halinde görevi kabul edeceğini bildirerek bu talebini kabul ettirir. Böylece ekonomik kararları alan tek yetkili haline gelir.

Ancak 1982’de istifa eden Özal ANAP’ı kurarak seçimlere girer ve Başbakan olur.

Turgut Özal mevcut bilgisi, tecrübesi, dış destekleri ve risk alma becerisi olmasaydı yine Başbakan ve Cumhurbaşkanı olamayacaktı.

Ancak Özal’ın tarih, hukuk, sosyoloji, edebiyat, felsefe, kültür ve sanat alanındaki eksikliğini, izlediği devlet ciddiyetine uymayan bazı davranışlarında ve ABD paralelinde izlediği dış politikasında hissettik.

Mesela Nutuk’u Cumhurbaşkanı iken okumuş ve hayretler içinde kalmıştı. “Atatürk’ün çok büyük deha olduğunu” anlamış, “değerlendirmeleri, kararları, öngörüleri ve reformistliğini görerek hayran olmuştu…”

SONUÇ: Hayatımızda bir takım kötü görünen tesadüfler ileride bambaşka fırsatların açılmasına sebep olabilir.

Ancak bu fırsatların değerlendirilmesi için kendimizi yetiştirmiş olmak, liderlik yeteneği, risk alma becerisi gibi tesadüfe bağlı olmayan özelliklerimiz olmak zorunda.

Bazı makamlara gelseniz bile yeterli bilgi ve kültüre sahip değilseniz olumsuz iç ve dış etkileri anlamanız ve direnç göstermeniz mümkün olmayabilir.

26.09.2019

Ruhittin Sönmez

Bu içerik size ne hissettirdi?

  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ÜZÜLDÜM
  • 0
    KIZDIM
  • 0
    ŞAŞIRDIM
  • 0
    BEĞENDİM
  • 0
    BEĞENMEDİM
  • 0
    GÜLDÜM
  • 0
    ALKIŞ

Yorumlar (0)

Bu içerik ile ilgili henüz yorum yazılmamış

İlgili Haberler

Siyasette Kadın: Seçim Sonuçları, Temsil ve Karar Verme Süreçlerinde Durum
Yaşam

Siyasette Kadın: Seçim Sonuçları, Temsil ve Karar Verme Süreçlerinde Durum

Türkiye'de siyasette kadın temsili ne kadar arttı? Son seçimlerde kadın milletvekili oranı nedir? Karar verme mekanizmalarında kadın temsili ne durumda? Ruhittin Sönmez'in 29.02.2024 tarihli yazısında siyasette kadın temsiliyle ilgili tüm detayları inceleyin.

Yeni Bakanlar Yeni Umut Mu? Rasyonel ve İnsancıl Yönetim Tartışılıyor!
Yaşam

Yeni Bakanlar Yeni Umut Mu? Rasyonel ve İnsancıl Yönetim Tartışılıyor!

Ruhittin Sönmez yazısında, yeni ekonomi ve içişleri bakanlarının uygulamalarını inceleyerek, keyfi uygulamalar yerine kurallara dayalı bir yönetimin önemini vurguluyor. Yazıda, bakanların değişmesiyle uygulamaların nasıl değiştiği ve bu durumun kabul edilemezliği ele alınıyor.

Ruhittin Sönmez Yazdı: BÖYLE HUKUKA VE HUKUKÇULARA GÜVEN OLUR MU?
Yaşam

Ruhittin Sönmez Yazdı: BÖYLE HUKUKA VE HUKUKÇULARA GÜVEN OLUR MU?

BÖYLE HUKUKA VE HUKUKÇULARA GÜVEN OLUR MU? Bekri Mustafa Padişah Dördüncü Murat döneminde yaşamış, hayatının çoğunu meyhanede geçiren, zeki, nüktedan ve hoşsohbet bir zattır. Dördüncü Murat içki yasağını koyduğu yıllarda dahi Bekri'nin ayyaşlığını hoş görmüş.

“KİRALAMA UCUZ” EFSANESİ
Yerel Yönetim

“KİRALAMA UCUZ” EFSANESİ

Ruhittin Sönmez Yazdı: SATIN MI ALMALI, KİRALAMALI MI?

Ruhittin Sönmez Yazdı: URLA, TRAKYA, IĞDIR, HARRAN, BODRUM, KONYA
Yaşam

Ruhittin Sönmez Yazdı: URLA, TRAKYA, IĞDIR, HARRAN, BODRUM, KONYA

URLA, TRAKYA, IĞDIR, HARRAN, BODRUM, KONYA Arslan Bulut köşe yazısında, CHP Muğla Milletvekili Tolga Çandar'ın 2013’de verdiği bir beyanatı hatırlattı:

BU RAMAZAN’DA CANIMI SIKANLAR
Yerel Yönetim

BU RAMAZAN’DA CANIMI SIKANLAR

BU RAMAZAN'DA CANIMI SIKANLAR Bu sene de Ramazan Ayı seçim atmosferinde geçti. Ömrüm boyunca Ramazan ayının, camiler ile dini ritüel ve merasimlerin hiç bu kadar siyasete alet edildiğini hatırlamıyorum.