Konya’da 56 yıldır ahşap yakma sanatı ile uğraşan 68 yaşındaki Zeki Tuğyan, ilkokul yıllarında ustasından öğrendiği sanatını devam ettiriyor.
İlkokul yıllarında öğretmeninin tavsiyesi üzerine, öğretmeninin kardeşi olan ustasının yanında mesleğe başlayan Zeki Tuğyan (68), sanatında 56 yılı geride bıraktı. İtfaiye şoförü emeklisi olan Tuğyan, itfaiye şoförü olarak çalışırken de ek iş olarak ahşap yakma sanatını sürdürdü. 56 yıldır mesleğini devam ettirmesine rağmen hala usta olamadığını söyleyen Tuğyan, sanatıyla alakalı her konuda kendini geliştirmek için yaşına aldırmadan kurslara gidiyor. Tuğyan, şimdiye kadar yazdığı yazılar, çizdiği çizgiler birleştirildiği zaman dünyayı bir tur atabilecek şekilde olduğunu ifade etti. Gençlerin bu sanata başlarken sabırlı olmasını isteyen Tuğyan, her şeyi sıfırdan en ince detayına kadar bilmeden bu sanatı yapamayacaklarını söyledi.
İlkokul öğretmenin tavsiyesi üzerine bu sanata başladığını anlatan Zeki Tuğyan, “1967 yılında ilkokul çağlarında yaz tatillerinde genelde bu işi yapıyorduk. Öğrencilik hayatımızdan boş kalan zamanlarda ilkokul öğretmenimin kardeşinin yanında 15 kişi birlikte çalışıyorduk. Bulunduğumuz mahalle tarım alanıydı, ücra bir köşeydi. Arabaların olmadığı bir dönemde, sokaktan günde 2 araba ancak geçerdi. Dolasıyla o dönemde en lüks araç bisikletti. Öğretmenimin bisikletle geçtiğini gördüm. Tabii kardeşimle sokakta bilye oynuyoruz. Kardeşime dedim ki ‘Ramazan dayağı yedik.’ Kardeşim de ‘neden’ dedi. Öğretmen bize geçiyordu bizi de bilye oynarken gördü. Akşam üzeri korka korka eve vardık. Öğretmenim babama, ‘Sen neden bu çocuklara sokakta bilye boncuk oynattırıyorsun’ dedi. Babam da ‘Hoca kızma okulları tatil’ diye bizi savundu. Öğretmenim de ’Sen bunları bilye boncuk oynatmak için mi getirdin buraya, gönder köye’ deyince, babam da ’Ne yapalım hocam’ diye cevap verdi. Hocam da ’Benim kardeşimin iş yeri var, oraya gitsinler orada işe başlasınlar, bir şeyler öğrenirler’ dedi. Bu vesileyle ben 12 yaşında, kardeşim 10 yaşında işe başladık” dedi.
Dönemin şartlarında esnaf olamadıklarını ve ek iş olarak bu mesleği yaptığını ifade eden Tuğyan, “1984 yılına kadar esnaf olamadık. Ama bu işi ara ara devam ettiriyorduk. Atölyemiz kapanmıştı ama evde yapıyorduk, ustamızın evinde toplanık yapıyorduk. Bu şekilde devam ettirdik bu sanatı. İtfaiye şoförü olarak işe başladım. 2004’e kadar devam etti. 2004’te emekli olmadan önce de yine aynı şekilde sanatıma devam ettim. Boş zamanlarımda çalışıyordum” şeklinde konuştu.
Ustasın 3 yıl önce vefat ettiğini ve şimdiye kadar öğrendiği her şeyi ona borçlu olduğunu ifade ederken gözleri dolan Tuğyan, “Ustam nur içinde yatsın. Ustamla 53 yıl birlikte vakit geçirdik. İkinci bir ustam olmadı. Geçenlerde bir arkadaşımız röportajında ‘Keşke ustam olsaydı da soracağım bir şeyler olsaydı’ dedi. O arkadaşım hep ‘Ustam olmadığı için yapboz şeklinde öğrendim bu sanatı’ derdi. Dolasıyla bizim ustamız oldu çok şükür. Fakat diplomamız olmadı, iyi bir alaylıyız. Burada öğrenciler yetiştiriyoruz, ders veriyoruz. Torunlarımı yetiştirdim, oğlumu yetiştirdim” diye konuştu.
Aynı zamanda öğrencilere ders verdiğini belirten Tuğyan, gençlerin çok sabırsız olduğunu söyledi. Tuğyan, “Bizim işte ilk önce sabır çok önemli. Öğrenci arkadaşlar geliyor mesela ilkokuldaki öğretmen nasıl çizgiyle yazmayı, okumayı öğretmeye başladıysa bizimki de aynı şekilde önce çizgiyle başlar. Dik çizeriz, yatay çizeriz, yuvarlak çizeriz. Ondan sonra harflere geçeriz. Harflerin tamamını yazdırırız. Daha sonra da gölge derslerini veririz. Şimdilerde gelir öğrenci 5 dakika çizer çizgiyi sonrasında arkadaşının, kendisinin adını yazmak için izin ister. Gençler daha emeklemeden yürümeye kalkıyor” ifadelerini kullandı.
Hala usta olduğunu söyleyemediğini ve kendini geliştirmeye çalıştığını kaydeden Tuğyan, “Usta oldum diyemem. Çünkü usta oldum dersem iş bitmiştir, zirveye varmışımdır. Daha öğrenecek çok şeyim var. 63 yaşımda ustam dedi ki sen daha bir şey bilmiyorsun. Nedenini sorunca ustam, ‘Biz para kazanacağız diye size teknik konuları veremedik, ezbere yaptırdık’ dedi. Gerçekten de ezbere yaptık. Ben daha sonrasında resim öğretmenlerinden ders aldım. Ders alırken güzel yazı yazma konusunda eksiğim olduğunu fark ettim. Sonrasında da onun kursuna gittim. Bu kursa giderken de Osmanlıca yazmam gerektiğinin farkına vardım. Neticede çizdiğim çizgileri, yazdığım yazıları birbirine eklersek dünyayı dolaşır, bundan büyük hedef herhalde olamaz” dedi.
Antalya Altın Portakal Film Festivali geri sayımı başladı! Festivalin simgesi altın Venüs heykelleri, kentin en işlek noktalarına yerleştirildi. Antalya, sinema tutkunları ve sanatseverler için adeta bir açık hava galerisini andırıyor.
Cinsel fonksiyon bozuklukları, sanıldığından çok daha yaygın bir sağlık sorunu olarak hem kadınları hem erkekleri etkiliyor. Uzmanlar, fizyolojik ve psikolojik faktörlerin bu sorunun temelinde yer aldığını belirtiyor. Erken tanı ve doğru tedaviyle büyük ölçüde çözüm mümkün. İşte detaylar…
Türkiye A Milli Futbol Takımımız, 2026 FIFA Dünya Kupası Avrupa Elemeleri E Grubu’nda ilk sınavına çıkıyor. Gürcistan deplasmanıyla başlayacak serüvende futbolseverlerin gözü kulağı maçın saatinde ve yayın kanalında olacak. İşte 2025 milli takım maç takvimi ve Gürcistan-Türkiye karşılaşmasının tüm detayları.
Mersin’in Erdemli ilçesinde yer alan Elaiussa Sebaste Antik Kenti’nde 30. dönem kazı çalışmaları başladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Geleceğe Miras Projesi” kapsamında yıl boyunca sürecek kazılarda, Türk, Amerikan ve İtalyan ekipler ortaklaşa çalışacak. Antik kentte ortaya çıkarılan mozaikler ve mezarlar, bölgenin tarihî önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.
İstanbul’da öğrenim gören Burdurlu üniversite öğrencileri, İstanbul Burdurlular Derneği’nin düzenlediği dondurma ve çay programında bir araya geldi. Etkinlikte iş insanlarıyla öğrenciler tanışma fırsatı bulurken, samimi bir dayanışma ortamı oluştu.
Antalya’nın Serik ilçesinde hasta taşıyan 112 ambulansı, yoğun trafikte ilerleyemedi. Araçların yol vermemesi nedeniyle dakikalarca beklemek zorunda kalan sağlık ekiplerinin mücadelesi cep telefonu kamerasıyla kaydedildi. Görüntüler, trafikteki duyarsızlığı bir kez daha gözler önüne serdi.
Yorumlar (0)