Türkiye'nin en önemli domates üretim merkezi Antalya'yı ihracatta Rusya-Ukrayna savaşı etkiledi.
İhracatın yüzde 90'ını Ukrayna'ya yaptıklarını açıklayan ihracatçı Bülent Özdemir, kaybı Doğu Avrupa ülkeleriyle kapatmaya çalıştıklarını açıkladı.
Yaş meyve ve sebze sektörü içinde geçtiğimiz Ocak ayında en fazla ihracatın domates ürünü ile yapıldığı Antalya'da, Rusya-Ukrayna savaşının yansıması ihracatı düşürdü. İhracatçı Bülent Özdemir, ihracatın olumsuz etkilenmemesi için çözüm arayışına girdiklerini belirterek, "Ramazan Bayramı öncesine kadar özellikle yurt dışındaki çalıştığımız ülkelerde özellikle hava durumundan kaynaklı ciddi bir talep vardı. Şu an çalıştığımız ülkelerde havanın sıcaklığı arttığı için her ülkenin üretimi pazarlara girmeye başladı. Bu nedenle tabii ki ihracatımız düşmeye başladı. Doğu Avrupa ülkeleri ile beraber Ukrayna ağırlıklı ihracat yapıyoruz. Rusya-Ukrayna arasındaki kriz, pazardaki satış oranını yüzde 70 düşürdü. Biz de ihracatımızın yüzde 90'ını Ukrayna'ya yapıyorduk, günde 3-4 tır çıkış yapıyordu, şimdi günlük ihracat çıkışımız 1 tırı ancak buluyor. Savaşın etkisi bu" dedi.
Bülent Özdemir, üretimde de sorun yaşandığına değinerek çiftçiye destek verilmesini talep etti. Özdemir, "Üretim maliyetleri yüksek olunca, dışarıdaki pazarlarla rekabet etme gücümüz sınırlı oluyor, rekabet etmekte sorun yaşıyoruz. Girdi maliyetleri yüksek olunca çiftçimiz de mutlu olamıyor. Çiftçiyi destekleme konusunda bir çalışma yapılırsa çok daha iyi olacağını düşünüyorum. Bütün dünyada yaşanan maddi sıkıntılar bizim ülkemizi de etkiliyor. Yurt dışından gelen ithal bitki koruma ürünleri, beraberinde petrol fiyatları, domatesin maliyetini yükseltiyor. Şu an ihracat fiyatları 20-22 TL bandında, piyasada 18 TL. Ürünün kalitesine göre fiyatlar artabiliyor ya da azalabiliyor. Tamamen kaliteye odaklı" ifadelerine yer verdi.
Tüm dünya ülkelerinde ekonomik sıkıntılar yaşandığında dikkat çeken Bülent Özdemir, diğer ülkelerdeki krizlerin de ihracata zarar verdiğini açıkladı. Özdemir, şöyle devam etti:
"Yılbaşından beri dikkatimi çeken bir şey var, yurtdışında iş yaptığımız insanların alım gücünün biraz düştüğünü görüyorum. Geçtiğimiz yıllarda günlük 5 tır ihracatımız varken, şimdi 1 tıra düştü. Tahminimce yurt dışındaki müşterilerimizin satın alma gücü ile ilgili. Her gün farklı bir ülkede sıkıntı olduğunu duyuyoruz, siyasi ya da ekonomik sorunlar var. Bu sıkıntılar, insanın alım gücünü düşürüyor."
Ukrayna'nın yerine Doğu Avrupa ülkeleriyle çalışmaya başladıklarının altını çizen Bülent Özdemir, sınır kapısındaki yoğunluk çözülmeden ihracatı gerçekleştirmenin zor olduğunu söyledi. Özdemir, "Ukrayna'nın yerine Doğu Avrupa ülkelerini koyduk, onların da en büyük sıkıntısı ulaşım. Özellikle yılbaşı öncesi ve sonrası ülkemizden çıkan araçlar, sınır kapısındaki yoğunluk nedeniyle, üç gün önce çıkış yapamadı. Üç gün de Bulgaristan'da analize takılıyoruz. Avrupa Birliği girişinde, bitki koruma laboratuvarları kontrollerini yapıyor. Üç gün de oradan kaybımız oluyor. Aracımız 6 gün içinde Bulgaristan'a giriş yapabiliyor. İhracat yaptığımız ülkeye ulaşması 10-12 günü buluyor. 10 gün sonra bizim gönderdiğimiz mal, 3 günde Avrupa'nın kendi ürettiği pazarlardan gelen mallarla rekabet edecek. Ürünlerin belli bir raf ömrü var, bu ömrü biz yılbaşından önce yollarda tükettik. Başka pazarları hedef aldık ama diğer pazarlardan mutlu olan bir ihracatçı göremedim" diye konuştu.
Bülent Özdemir, üretici maliyetlerinden önce ihracatçının en büyük sorununun, ulaşım problemi olduğunun altını çizerek, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı:
"En büyük sorun, bizim maliyetlerimizden önce yollarda kaybettiğimiz süre. Bir ürünün yüzde 1 fireyle yetişmesinden ziyade yüzde 50 çürüklerle karşılaştık. Tüm ihracatçılar aynı şeyden şikayetçi. Sınır kapılarındaki yoğunluğu biraz azaltabilirsek, 3-4 gün beklediğimiz süreyi bir güne indirebilirsek, kapılar açıldığında da mallarımızı temin edecek olan ülkeye 5-6 gün içinde ulaşabilirsek, tüm sıkıntıları aşarız. Kapıkule Sınır Kapısı'nda sağlam bir iyileştirme yapılması lazım, soğutucu cihazlı araçlara, yaş meyve sebze ve gıda taşıyan araçlara ayrı bir güzergah oluşturulması gerekiyor."
Antalya Altın Portakal Film Festivali geri sayımı başladı! Festivalin simgesi altın Venüs heykelleri, kentin en işlek noktalarına yerleştirildi. Antalya, sinema tutkunları ve sanatseverler için adeta bir açık hava galerisini andırıyor.
Cinsel fonksiyon bozuklukları, sanıldığından çok daha yaygın bir sağlık sorunu olarak hem kadınları hem erkekleri etkiliyor. Uzmanlar, fizyolojik ve psikolojik faktörlerin bu sorunun temelinde yer aldığını belirtiyor. Erken tanı ve doğru tedaviyle büyük ölçüde çözüm mümkün. İşte detaylar…
Türkiye A Milli Futbol Takımımız, 2026 FIFA Dünya Kupası Avrupa Elemeleri E Grubu’nda ilk sınavına çıkıyor. Gürcistan deplasmanıyla başlayacak serüvende futbolseverlerin gözü kulağı maçın saatinde ve yayın kanalında olacak. İşte 2025 milli takım maç takvimi ve Gürcistan-Türkiye karşılaşmasının tüm detayları.
Mersin’in Erdemli ilçesinde yer alan Elaiussa Sebaste Antik Kenti’nde 30. dönem kazı çalışmaları başladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Geleceğe Miras Projesi” kapsamında yıl boyunca sürecek kazılarda, Türk, Amerikan ve İtalyan ekipler ortaklaşa çalışacak. Antik kentte ortaya çıkarılan mozaikler ve mezarlar, bölgenin tarihî önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.
İstanbul’da öğrenim gören Burdurlu üniversite öğrencileri, İstanbul Burdurlular Derneği’nin düzenlediği dondurma ve çay programında bir araya geldi. Etkinlikte iş insanlarıyla öğrenciler tanışma fırsatı bulurken, samimi bir dayanışma ortamı oluştu.
Antalya’nın Serik ilçesinde hasta taşıyan 112 ambulansı, yoğun trafikte ilerleyemedi. Araçların yol vermemesi nedeniyle dakikalarca beklemek zorunda kalan sağlık ekiplerinin mücadelesi cep telefonu kamerasıyla kaydedildi. Görüntüler, trafikteki duyarsızlığı bir kez daha gözler önüne serdi.
Yorumlar (0)