



Kahramanmaraş’ta depremin simgesi haline gelen Ebrar sitesine yönlendirildiklerini ve karşılaştıkları manzara karşısında durumun vehametini anladıklarını dile getiren İtfaiye Müdürü Ballak; “Bizi Ebrar sitesine gönderdiler. Koordinasyon merkezinde beyaz bir muşamba vardı, üzerinde yıkılan binaların isimleri vardı. Ama karşılarında ekip sayısı yok denecek kadar azdı. Ebrar Sitesini Burdur İtfaiye müdürlüğü olarak bizi yönlendirdiler. Tabi biz bilmiyorduk ki Ebrar Sitesi’nin yaklaşık 7 bin insanın yaşadığı büyük bir site olduğunu. Gittik tamamen yıkılmış. İlk arabayı konumlandırdığımız alanda bir çocuk sesi aldık. Orada yarım saat içerisinde Kumsal bebeği hayat bağladık. Birkaç gün geçtikten sonra artık canlı alamıyorduk. Bu hepimizin moralini bozuyordu. Çünkü her kurtardığımız canlı da biz tekrar doğuyorduk ama her aldığımız cenazede biz tekrar ölüyorduk. Üç gün boyunca yemek, uyku, su hiçbir şey düşünmeden canla başla çalıştık. Kurtarabildiklerimizi kurtardık, kurtaramadıklarımızı siyah torbalarda yakınlarına teslim ettik.


Kurtardıkları insanlarla bir bağ kurduklarını söyleyen Mehmet Ali Ballak; “Bir anne kız daha önce kurtarılmıştı. Babalarını kurtarmak bize nasip oldu. Yaklaşık 10 metre yatay tünel açarak kurtardık. Baba biz 'Diğer oğlum burada eğer oğlumu kurtaracaksanız beni öyle çıkarın buradan' dedi. Ona oğlunu da kurtaracağımıza dair söz verdik. Hatta ambulanstaki hali hiç gözümün önünden gitmiyor. Ali çavuşun elinden tuttu, 'Ali sana güveniyorum, beni kurtardığınız gibi oğlumu da kurtaracaksınız' dedi. Ama oğlunu kurtaramadık çünkü ulaşılması çok zor bir yerdeydi. Depremden yaklaşık bir ay sonra o baba bana telefonla ulaştı. Normalde benim onu teselli etmem gerekiyordu ama o beni teselli etti. 'Beni eşimi kızımı hayata bağladınız' dedi. Orada tekrar normal hayata dönebilir miyiz diye düşünüyorduk enkazda.

Çünkü yıkılmış koskoca bir kent, çaresiz insanlar, dağılmış hayatlar yakınını kaybetmiş insanlar vardı ama işte zaman insana her şeyi unutturuyor aslında ama unutulmuyor. Herkesin içinde, tüm arama kurtarma ekibinin, tüm ülke vatandaşlarının içerisinde aynı dün gibi, 15 dakika öncesi gibi bu acı duruyor. Milletimizin başı sap olsun. Geride kalanlara Allah sabır versin. Hastalarımıza acil şifalar versin, Rabbim bu acıyı bir daha kimseye yaşatmasın.” sözlerini sarf etti.

Diş Hekimi olan kızının atamasından dolayı gittiği Hatay’da kızını yerleştirdiği evde oturdukları ikinci günde depreme yakalanan ve 2 saat sonra enkaz içerisinden kaldırılan Burdur Belediyesi Temizlik İşleri Müdürü Enver Gürses o anda yaşadıklarını anlatarak; “Öncelikle milletimizin başı sağ olsun. Kalanlara Rabbim acil şifalar versin. Büyük bir afetti. O bir buçuk dakika hiç bitmeyecek gibi gelmişti. İnsan o deprem esnasında deprem üçgeni yapın derler ya o anda heyecanla hiçbir şey yapamıyorlar. Biz çocuklarımla üçümüz aynı odada yattığımız halde birbirimizi yakalayamadık. Deprem bize o kadar uzun geldi ki hiç bitmeyecek diye düşündük. Bizim bulunduğumuz apartman 9 katlıydı, yeni yapılmış bir binaydı. Ama biz 5’inci katta oturuyorduk deprem bittikten sonra bir baktık 2’nci kata inmişiz. Altımızdaki 3 kat çöktü ve insanlar orada vefat ettiler.

Dışardakiler bağırıyordu 'Sesimi duyan var mı?' diye ama kimse kimsenin sesini maalesef duyamadı o esnada. Çünkü herkesin evi yıkılmıştı, herkes kendi canını kurtarmaya çalışıyordu. Biz 2 saat sonra kendi imkanlarımızla enkaz altından çıkabildik. O esnada Türkiye’nin 11 vilayeti neredeyse tamamen göçmüştü. Kimsenin kimseye yardım edebilme şansı yoktu. Allah’ım bu afetleri bir daha kimseye yaşatmasın. Deprem bittikten sonra yaralı insanlar enkaz altından çıkıyor, ambulansların biri gidiyor diğeri geliyordu. O gün akşamüstü askerler gelip çadır kurdular.

O gün de çok şiddetli bir yağış vardı ki sanki gök yarılıyordu. Daha sonra bizi çadırlara aldılar ama çadırların içi de soğuktu. İnsanlar, çocuklar aç olduğundan bu sefer marketleri yağmalamaya başladılar mecbur kaldıkları için. Aradan bir yıl geçti ama ben hala o anların etkisindeyim. Sosyal medyada veya televizyonda o olayı duyduğum zaman duygulanıp ağlarım. O acı içimizden çıkmadı.” dedi.
Antalya Altın Portakal Film Festivali geri sayımı başladı! Festivalin simgesi altın Venüs heykelleri, kentin en işlek noktalarına yerleştirildi. Antalya, sinema tutkunları ve sanatseverler için adeta bir açık hava galerisini andırıyor.
Cinsel fonksiyon bozuklukları, sanıldığından çok daha yaygın bir sağlık sorunu olarak hem kadınları hem erkekleri etkiliyor. Uzmanlar, fizyolojik ve psikolojik faktörlerin bu sorunun temelinde yer aldığını belirtiyor. Erken tanı ve doğru tedaviyle büyük ölçüde çözüm mümkün. İşte detaylar…
Türkiye A Milli Futbol Takımımız, 2026 FIFA Dünya Kupası Avrupa Elemeleri E Grubu’nda ilk sınavına çıkıyor. Gürcistan deplasmanıyla başlayacak serüvende futbolseverlerin gözü kulağı maçın saatinde ve yayın kanalında olacak. İşte 2025 milli takım maç takvimi ve Gürcistan-Türkiye karşılaşmasının tüm detayları.
Mersin’in Erdemli ilçesinde yer alan Elaiussa Sebaste Antik Kenti’nde 30. dönem kazı çalışmaları başladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Geleceğe Miras Projesi” kapsamında yıl boyunca sürecek kazılarda, Türk, Amerikan ve İtalyan ekipler ortaklaşa çalışacak. Antik kentte ortaya çıkarılan mozaikler ve mezarlar, bölgenin tarihî önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.
İstanbul’da öğrenim gören Burdurlu üniversite öğrencileri, İstanbul Burdurlular Derneği’nin düzenlediği dondurma ve çay programında bir araya geldi. Etkinlikte iş insanlarıyla öğrenciler tanışma fırsatı bulurken, samimi bir dayanışma ortamı oluştu.
Antalya’nın Serik ilçesinde hasta taşıyan 112 ambulansı, yoğun trafikte ilerleyemedi. Araçların yol vermemesi nedeniyle dakikalarca beklemek zorunda kalan sağlık ekiplerinin mücadelesi cep telefonu kamerasıyla kaydedildi. Görüntüler, trafikteki duyarsızlığı bir kez daha gözler önüne serdi.
Yorumlar (0)