CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, TBMM Genel Kurulu’ndaki bütçe görüşmelerinde dış politika başlıkları üzerinden iktidara sert eleştiriler yöneltti. Günaydın, konuşmasında Türkiye’nin son yıllardaki diplomatik tutumlarında “geri adım” olarak gördüğü başlıkları tek tek sıralayarak, “Hiç utanmadınız mı?” ifadelerini kullandı.
Günaydın, Adalet ve Dışişleri Bakanlıkları bütçeleri görüşülürken söz aldı ve konuşmasını iktidarın dış politikadaki zikzakları üzerine kurdu. Mısır, Rusya, ABD, Suudi Arabistan, İsrail, NATO süreci, Birleşik Arap Emirlikleri, Mark Rutte tartışması ve Kaşıkçı dosyası gibi kritik örnekleri art arda sıraladı.
Siyasetçi, son yıllarda verilen sert açıklamaların tersine sonuçlandığını savunarak, hükümetin “kararlı politika” iddiasını sorguladı. Ayrıca Türkiye’nin uluslararası ilişkilerde “taviz veren” bir pozisyona sürüklendiğini öne sürdü.
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada şunları dile getirdi:
“Sayın Bakanlar Meclisteler, uzun uzun dinledik kendilerini, Hakan Fidan'ı. Hakan Bey diyor ki: ‘Gelişmeleri yönlendiren müessir bir aktör olarak Türkiye uluslararası alandaki saygın konumuyla devam etmektedir.’ Bir de kitap yayınlamışlar: ‘Türkiye Yüzyılı'nda Etkin ve Kararlı Dış Politika.’ Şimdi, ben, bu kitapta bulamadıklarımı, Sayın Bakanın da konuşmasında duyamadıklarımı burada aktaracağım; bakalım etkin ve kararlı bir dış politika nasılmış? Mesela, İstanbul seçimlerinde ‘Binali Yıldırım'a mı oy vereceksiniz, Sisi'ye mi oy vereceksiniz?’ diyordunuz; gittiniz tıpış tıpış Mısır'a, Sisi'nin ayağına, el sıkıştınız, değil mi? Bu mu kararlı politika? Rus uçağının düşürülmesinden sonra ‘Uçağı kim düşürdü?’ diye önce birbirinizle yarıştınız; bir haftalık hamaset süresi bitince tıpış tıpış Putin'in ayağına gittiniz, Rus televizyonunun canlı yayınında dakikalarca ayakta bekletildiniz. Bu mudur saygın politika?
‘Bu can bu bedende durdukça Rahip Brunson'ı benden kimse alamaz.’ diyordunuz; Trump telefon etti, Brunson kanatlandı. Şimdi soruyorum, Rahip bir din adamıysa niye tutukladınız, Rahip bir casussa niye serbest bıraktınız? Trump sizi karşısına aldı, hepiniz önünüze bakarak dizi dizi oturdunuz, Trump size bunu hatırlattığında hiç yüzünüz kızarmadı mı ya? Bu mudur saygın politika? İsveç ve Finlandiya'yı -birini terör örgütüne yardım etmek, öbürünü Kur'an-ı Kerim'i yakmak suçlamasıyla- asla NATO'ya almayacağız." dediniz. Sonra gidip de en hevesli -NATO için- imzayı siz atmadınız mı be kardeşim! Hollanda'nın Başbakanı Mark Rutte'nin döneminde Dışişleri Bakanınızın içeriye girmesine izin vermediler, Aile Bakanınızı sınır dışı ettiler, sonra aynı Mark Rutte'yi NATO Genel Sekreteri yapmak için ilk imzayı siz atmadınız mı be kardeşim! Bu mudur saygın dış politika?
Birleşik Arap Emirlikleri'ni darbenin finansörü olarak ilan etmiştiniz. Sonra para almaya Birleşik Arap Emirlikleri'nin kapısına gidip dilenirken -bunu söylemekten çok üzülüyorum ama- hiç utanmadınız mı, hiç bu sözleri hatırlamadınız mı? Adnan Kaşıkçı'yı İstanbul'da erittiler, erittiler. Nutuk atıyordunuz ‘Burası egemen bir ülkedir. Adnan Kaşıkçı ya da başka bir ülke, bunun hesabı burada sorulacaktır.’ dediniz. Sonra Suudi Arabistan'ın dolarları aklınıza geldi, dosya kanatlandı ve Suudi Arabistan'a uçuverdi. Bu mudur sizin dış politikanız? Gazze'de 70 bin sivil öldürüldü, bunun hamasetini yaptınız. 7 Ekim 2023'te İsrail'in soykırımcı ve katliamcı politikaları başladı. Altı ay süreyle -mart dâhil- 2,3 milyar dolarlık ihracat yaptınız Mısır'a, İsrail'e ve katliamda kullanılan malzemelerin bir kısmı da o ihracatla beraber gitti. Burada rahmetli Hasan Bitmez bunu söyledi, protestolar arasında adamcağız düştü; adamcağız can çekişirken burada kebap yaptınız be kardeşim! Arkasından ancak 9 Nisan tarihinde 54 kalem için yasaklama yapabildiniz, 2 Mayıs 2024 tarihinde tamamını ancak yasaklayabildiniz. Şimdi soruyorum: Gazze'de ölen o 70 bin çocuk rüyalarınıza girmiyor mu? Bu mudur dış politikanız? Geride 70 bin sivil ölüm kalmışken, Trump gidip Netanyahu'yla birbirlerini İsrail Parlamentosunda kutlarken, arkasından Netenyahu'yu oraya götürmeyip yalnızca Trump'la el sıkışmanızı bir dış politika başarısı olarak anlatabildiniz ve Türkiye sizin için utandı be kardeşim!
Tom Barrack size ‘Trump zekice bir hamle yaptı, Erdoğan'ın en çok ihtiyaç duyduğu şeyi verdi, bu bir meşruiyettir.’ dedi. Bütün arkadaşlarımız bu sözü söyledi; niye şurada, kürsüde, 5 metre karşımızda buna bir tek laf edemediniz ya? Meşruiyeti dışarıda arayarak mı bu memlekette iktidar kalabileceksiniz? 220 Boeing'i, 2,5 katı daha pahalı doğal gazı, nadir toprak elementlerini, Amerika'ya karşı gümrük vergilerini indirmeyi, iki buçuk saatlik bir toplantıda verip geri geldiniz. Osmanlı'nın son dönemindeki o utanç verici anlaşmalardan birini imzaladınız. Bu gerçekten sizi hiç utandırmıyor mu be kardeşim! Nihayet bir şey daha söyleyeceğim size: Burada dış politika açısından en önemli 2 tane söz var, bunlardan bir tanesini NTV muhabiri söyledi. O içeride iki buçuk saatte ne olduğunu NTV muhabiri gayet güzel özetledi. Sizin de hakkınızı yemeyelim, siz de Washington'da ‘KAAN uçağının motoru yoktur.’ diyerek dış politika ve Dışişleri Bakanlığı sırasında en samimi açıklamanızı yaptınız. Ben söyleyeyim size, bu kitapları yazmakla dış politika övülmüyor, dış politika bunlarla oluşturulmuyor, bin yıllık devlet politikasını bu memlekette mahvettiniz.
Şimdi, gelelim Adalet Bakanlığına, Adalet Bakanı burada oturuyor. Vallahi, madalyonun iki yüzü var; bir tanesi vatandaşın gördüğü, bir tanesi de Yılmaz Bey'in gördüğü. Vatandaş diyor ki... "Bu uluslararası endeksleri boş verin." diyorsunuz ya, hadi biz de boş verelim. Yani dünyada mesela 140 ülke arasında 116'ncısınız. Hadi boş verelim, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında yapılan analizlerde, araştırmalarda yargıya güven yüzde 20'nin altında. Panorama yapmış, Yetkin Araştırma yapmış. Bu ne demek biliyor musunuz? AKP'ye ve MHP'ye oy veren her 2 yurttaştan 1'isi de adalete güvenmiyor ama size güveniyor. Niye güveniyor biliyor musunuz? Her hukuk skandalından sonra vatandaş saatine bakıyor, diyor ki: "En geç bir saat içerisinde nasıl olsa Yılmaz Tunç çıkacak ‘Türkiye bir hukuk devletidir; yargı tarafsızdır ve bağımsızdır.’ diyecek. Yılmaz Bey, Adalet Bakanlığınız bir gün bitecek, yalnızca bu sözle hatırlanacaksınız, bu sizi hiç üzmüyor mu be kardeşim, bu sizi hiç üzmüyor mu?
Anayasa’nın 90'ıncı maddesi burada, AİHM kararları uygulanmıyor. Anayasa’nın 153'üncü maddesi burada, AYM kararları uygulanmıyor. AYM kararlarına uymayanlar kariyer yapıyorlar. Türkiye'nin hukuk devleti olması sana yabancı gelir çünkü darbe hukukuyla bu memleketi yönettiniz. Hukuk devletini duyacak en son kişi sizsiniz zaten.
Anayasa’nın 140'ıncı maddesinde -cahillerin sözlerine duyuyorum- ‘Hâkim ve savcı olup da adalet hizmetindeki idari görevlerde çalışanlar hâkimler ve savcılar hakkındaki hükümlere tabidir’ diyorlar. Eski Adalet Bakan Yardımcınız, bugünkü İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı gitti, Eti Maden firmasından yönetim kurulu üyesi olarak maaş aldı, Anayasa'yı çiğnedi. HSK'nin Başkanısınız, niye kılınız kıpırdamıyor be kardeşim! Bununla mı siz tarafsız ve bağımsız yargıyı tesis edeceksiniz?
Son söyleyeceğim şunlar: Bu Meclisin çatısı altında çok sayıda emekçi asla çalışamıyorlar, statülerine uygun bir para alamıyorlar, sosyal güvenlikleri yok. Buna karşın, Necdet Ünüvar 23, 24, 25, 26'ncı Dönem AKP milletvekilliği yapmış, sonra boş mu kalsın çocuk, Ankara Üniversitesi Rektörü yapmışsınız, onun mahdumu boş mu kalsın? Fakülteden mezun olmuş, derhâl Enerji Bakanlığına müşavir yapmışsınız, şimdi Ticaret Bakanlığında Genel Müdür Yardımcısı. E, kızı boş mu kalsın? Kızını da tıpkı oğlu gibi sınavsız, mülakatsız Meclise almışsınız; hiç utanmıyor musunuz? Mustafa Destici'nin kızı Türkiye'de binlerce insan boşta gezerken, işte bu çocukları yani AKP'lileri ve yandaşların çocuklarını mülakatsız, sınavsız işe alıyorsunuz. Hiç mi utanmıyorsunuz be kardeşim! Ben söyleyeyim, Türkiye'de bugünler geçecek, Türkiye'de insanların ahlakla çalışacağı, liyakatle iş bulacağı ve Türkiye'nin bir adalet düzenine kavuşacağı bir dönem gelecek; bunu hep beraber kuracağız.”
Antalya Altın Portakal Film Festivali geri sayımı başladı! Festivalin simgesi altın Venüs heykelleri, kentin en işlek noktalarına yerleştirildi. Antalya, sinema tutkunları ve sanatseverler için adeta bir açık hava galerisini andırıyor.
Cinsel fonksiyon bozuklukları, sanıldığından çok daha yaygın bir sağlık sorunu olarak hem kadınları hem erkekleri etkiliyor. Uzmanlar, fizyolojik ve psikolojik faktörlerin bu sorunun temelinde yer aldığını belirtiyor. Erken tanı ve doğru tedaviyle büyük ölçüde çözüm mümkün. İşte detaylar…
Türkiye A Milli Futbol Takımımız, 2026 FIFA Dünya Kupası Avrupa Elemeleri E Grubu’nda ilk sınavına çıkıyor. Gürcistan deplasmanıyla başlayacak serüvende futbolseverlerin gözü kulağı maçın saatinde ve yayın kanalında olacak. İşte 2025 milli takım maç takvimi ve Gürcistan-Türkiye karşılaşmasının tüm detayları.
Mersin’in Erdemli ilçesinde yer alan Elaiussa Sebaste Antik Kenti’nde 30. dönem kazı çalışmaları başladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Geleceğe Miras Projesi” kapsamında yıl boyunca sürecek kazılarda, Türk, Amerikan ve İtalyan ekipler ortaklaşa çalışacak. Antik kentte ortaya çıkarılan mozaikler ve mezarlar, bölgenin tarihî önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.
İstanbul’da öğrenim gören Burdurlu üniversite öğrencileri, İstanbul Burdurlular Derneği’nin düzenlediği dondurma ve çay programında bir araya geldi. Etkinlikte iş insanlarıyla öğrenciler tanışma fırsatı bulurken, samimi bir dayanışma ortamı oluştu.
Antalya’nın Serik ilçesinde hasta taşıyan 112 ambulansı, yoğun trafikte ilerleyemedi. Araçların yol vermemesi nedeniyle dakikalarca beklemek zorunda kalan sağlık ekiplerinin mücadelesi cep telefonu kamerasıyla kaydedildi. Görüntüler, trafikteki duyarsızlığı bir kez daha gözler önüne serdi.
Yorumlar (0)