Zonguldak

Her ağlayan bebek kolik değil

Zonguldak BEÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cumhur Aydemir, yeni doğan bebeklerde ilk üç ayda durdurulamayan ağlama nöbetleriyle ortaya çıkan kolik vakalarında şikayetleri azaltmak için yapılması gerekenlerin altını çizdi. Devamı haberimizde...

Her ağlayan bebek kolik değil

Zonguldak BEÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cumhur Aydemir, yeni doğan bebeklerde ilk üç ayda durdurulamayan ağlama nöbetleriyle ortaya çıkan kolik vakalarında şikayetleri azaltmak için yapılması gerekenlerin altını çizdi. Her ağlayan bebeğe

kolik denilemeyeceğini söyleyen Aydemir, "Özellikle koliğin bir takım besin alerjileri, reflü hastalığı, travmalar, kulak enfeksiyonları, idrar yolu enfeksiyonu, özellikle bebeklerde bir takım diğer ikinci sebeplerle karışabildiğini biliyoruz" ifadelerine yer verdi.


Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cumhur Aydemir, yeni doğan döneminde kolik sebebiyle ağlama nöbetleri yaşayan bebeklerdeki duruma dikkat çekti. Her

ağlayan bebeğin kolik olamayacağını bazen annesinin kucağında olma duygusu bile yaşayabildiğini söyleyen Aydemir, şöyle dedi:


"Kolik yenidoğan döneminde başlayan, özellikle yaşamın ilk üç ayında bebeklerimizde durdurulamayan ve ağlama nöbetlerinin ortaya çıkması. Tabii kolik demek için her ağlayan bebeğe kolik demiyoruz. Belli kriterler gerekiyor. Yaşamın ilk beş ay

içerisinde günlük üç saatten daha uzun süren, haftada üç günden daha uzun süren, ateş, kusma, ishal, döküntü gibi sistemik hastalıkların eşlik etmediği kucağa alma, emzirme, gezdirme gibi yöntemlerle durdurulamayan, annenin bebeği emzirmesine

rağmen durdurulamayan ağlama nöbetlerini kolik olarak tanımlıyoruz."

"Kolik tedavisi zor bir süreç"


İlk haftalarda geceleyin uykusuz kalma, beslenme sorunları veya sıklıkla sağlık kuruluşuna başvurma gibi süreçler yaşandığını söyleyen Cumhur Aydemir, "Aslında tedavide her zaman yanıt vermeyen bir durum. Çok sık bir durum. Yeni doğmuş

bebeklerde yaşamın ilk iki haftasından sonra özellikle on on dört günden sonra sıklığı giderek artmakta. İlk üç ay içerisinde ortalama yüzde yirmi beş sıklıkta görülmekte. Yüzde onla yüzde kırk arasında farklı rakamlar mevcut. Ama tabii ki her ağlayan

bebeğe kolik demediğimiz için bu oranlar değişmekte. Ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye değişmekte ve sık rastladığımız bir durum. Sık hastaneye başvur sebeplerinden biri. Tabii aileler için ilk haftalarda, ilk aylarda perişanlık oluşturabilen bir durum.

Uykusuz geceler, beslenme sorunları, sürekli hastane başvuruları gibi şikayetlere neden olmakta" diye ifade etti.

"Kanıtlanmış net bir tedavisi yok"


Kolik yaşayan bebeklerde bazen reflü hastalığı, birtakım enfeksiyonlar gibi ikinci sebeplerle karşılaşılabildiğini söyleyen Aydemir şu ifadelere yer verdi:


"Kolik dediğimiz durumu önce tanımlamak için bazı hastalıkların olmadığını bebekte muayeneyle ve bazı testlerle ortaya koymamız gerekiyor. Çoğu zaman tabii ki her hastada rutin test yapmıyoruz. Ama özellikle koliğin birtakım besin alerjileri, reflü

hastalığı, travmalar, kulak enfeksiyonları, idrar yolu enfeksiyonu, özellikle bebeklerde bir takım diğer ikinci sebeplerle karışabildiğini biliyoruz. O yüzden öncelikle bunların olmadığını gösterip başka hiçbir neden bulamadığımız sebepsiz ağlamalarda aileye

birtakım davranışsal yöntemlerle, şikayetlerini azaltmak için ve emzirmenin düzenlenmesi, gaz çıkarmanın sağlanması, bağırsak masajı, karın masajı, spinal masajı gibi uygulamalar, besin değişiklikleri bebeğin susturulması için kucakta sallama, yan

yatırma, arabayla gezdirme, kundaklama gibi birtakım davranışsal yöntemler literatürde çalışılmış etkileri gösterilmiş. Ama medikal tedavi olarak da çok fazla çalışılmasına rağmen halen net bir tedavisi olmayan bir durum. Deniyoruz yaklaşık yüzde yetmiş

seksen haftada bazı probiyotiklere yanıt aldığımızı biliyoruz ama o da her hastada iyi tedavi edilemeyebiliyor. Onun dışında davranışsal yöntemlerle birlikte birtakım bitkisel uygulamalar var. Ama bunlar da iyi, dikkatli kullanmak gerekiyor. Rutin şu dozda şu

bitkisel ilacı kullan diyebileceğimiz aslında net kanıtlanmış tedavi yok. Çoğunlukla üç aya kadar aileyi rahatlatarak alttaki başka bir neden olmadığını ispatladığımız zaman bu durumun geçici olduğu, zamanla ağlama ataklarının azalacağı, üç aydan sonra

şikayetlerin kaybolacağını söyleyerekten annenin stresini almak çünkü annedeki stres direkt olarak bebeğe yansıyor. Süt kanalıyla geçen o stres faktörü bebeğin emmesini de davranışlarında, ağlama ataklarını da etkileyebiliyor. Bebek bazen sadece

annenin kucağında olmak için ağlayabiliyor. O yüzden ağlamanın nedenini ve diğer nedenleri ikinci sebepleri iyi değerlendirmek gerekir." İHA 

İHA İHA
İhlas Haber Ajansı
Bu haber İHA tarafından hazırlanmış olup habere nnchaber.com tarafından hiçbir editöryal müdahalede bulunulmamıştır. İHA tarafından hazırlanan bütün haberler sitemizde hazırlandığı şekliyle otomatik servis edilmektedir. Bu nedenle haberin hukuki muhatabı İHA kurumudur.

Bu içerik size ne hissettirdi?

  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ÜZÜLDÜM
  • 0
    KIZDIM
  • 0
    ŞAŞIRDIM
  • 0
    BEĞENDİM
  • 0
    BEĞENMEDİM
  • 0
    GÜLDÜM
  • 0
    ALKIŞ

Yorumlar (0)

Bu içerik ile ilgili henüz yorum yazılmamış

Editörün Seçimi

Antalya Altın Portakal Festivali Venüs Heykelleriyle şehri renklendirdi
Foto Galeri

Antalya Altın Portakal Festivali Venüs Heykelleriyle şehri renklendirdi

Antalya Altın Portakal Film Festivali geri sayımı başladı! Festivalin simgesi altın Venüs heykelleri, kentin en işlek noktalarına yerleştirildi. Antalya, sinema tutkunları ve sanatseverler için adeta bir açık hava galerisini andırıyor.

Şok Gerçek Ortaya Çıktı Cinsel Fonksiyon Bozukluklarının Arkasındaki Sebep Herkesi Şaşırttı!
Foto Galeri

Şok Gerçek Ortaya Çıktı Cinsel Fonksiyon Bozukluklarının Arkasındaki Sebep Herkesi Şaşırttı!

Cinsel fonksiyon bozuklukları, sanıldığından çok daha yaygın bir sağlık sorunu olarak hem kadınları hem erkekleri etkiliyor. Uzmanlar, fizyolojik ve psikolojik faktörlerin bu sorunun temelinde yer aldığını belirtiyor. Erken tanı ve doğru tedaviyle büyük ölçüde çözüm mümkün. İşte detaylar…

Gürcistan-Türkiye Maçı İçin Geri Sayım Başladı! Tarih ve Kanal Belli Oldu
Foto Galeri

Gürcistan-Türkiye Maçı İçin Geri Sayım Başladı! Tarih ve Kanal Belli Oldu

Türkiye A Milli Futbol Takımımız, 2026 FIFA Dünya Kupası Avrupa Elemeleri E Grubu’nda ilk sınavına çıkıyor. Gürcistan deplasmanıyla başlayacak serüvende futbolseverlerin gözü kulağı maçın saatinde ve yayın kanalında olacak. İşte 2025 milli takım maç takvimi ve Gürcistan-Türkiye karşılaşmasının tüm detayları.

Elaiussa Sebaste Antik Kenti’nde Kazılar Durmaksızın Devam Ediyor!
Foto Galeri

Elaiussa Sebaste Antik Kenti’nde Kazılar Durmaksızın Devam Ediyor!

Mersin’in Erdemli ilçesinde yer alan Elaiussa Sebaste Antik Kenti’nde 30. dönem kazı çalışmaları başladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Geleceğe Miras Projesi” kapsamında yıl boyunca sürecek kazılarda, Türk, Amerikan ve İtalyan ekipler ortaklaşa çalışacak. Antik kentte ortaya çıkarılan mozaikler ve mezarlar, bölgenin tarihî önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.

İstanbul Burdurlular Derneği öğrencilerle buluştu
Haber

İstanbul Burdurlular Derneği öğrencilerle buluştu

İstanbul’da öğrenim gören Burdurlu üniversite öğrencileri, İstanbul Burdurlular Derneği’nin düzenlediği dondurma ve çay programında bir araya geldi. Etkinlikte iş insanlarıyla öğrenciler tanışma fırsatı bulurken, samimi bir dayanışma ortamı oluştu.

Antalya'da ambulans trafikte sıkıştı! Dakikalarca hayat mücadelesi
Video Galeri

Antalya'da ambulans trafikte sıkıştı! Dakikalarca hayat mücadelesi

Antalya’nın Serik ilçesinde hasta taşıyan 112 ambulansı, yoğun trafikte ilerleyemedi. Araçların yol vermemesi nedeniyle dakikalarca beklemek zorunda kalan sağlık ekiplerinin mücadelesi cep telefonu kamerasıyla kaydedildi. Görüntüler, trafikteki duyarsızlığı bir kez daha gözler önüne serdi.