
VATAN TOPRAĞI BEDEL İSTER !
"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır
Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır !"
Diyor bir mısrasında şair, Mithat Cemal Kuntay. Biliriz, ezbere okuruz bazen bu şiiri.
"Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı, Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı." Diye İstiklâl Marşında haykırırken; M. Akif Ersoy, vatanın önemini vurgularken; üzerinde yaşadığımız toprakları bize vatan olarak bırakan ecdadımızın nasıl bedeller ödediğini anlatmak istemiştir.
Necmettin Halil Onan ise;
"Dur Yolcu, Bilmeden Gelip Bastığın bu toprak,
Bir Devrin Battığı Yerdir ! " mesajıyla bizleri,
durup, düşünmeye davet ederken, Türk milletinin bağımsızlık uğruna verdiği, destansı mücadeleyi ve şehitlerin fedakarlıklarını anlatmaya çalışıyor.
Öyle ya; bu vatanı biz sokakta bulmadık. Her karış toprağında şüheda kanı, bin bir zahmet ve çile vardır. Akıllara durgunluk veren, hikayeler, canla, kanla ödenen bedeller var !
Ya biz şimdi bedavadan sahip olduğumuz bu vatan toprağı için nasıl bir bedel ödüyoruz hiç düşünüyormuyuz?
Gelin hep birlikte İstiklâl Mücadelesinde bir babanın ve üç evladının bu topraklar için ödediği bedeli birlikte okuyalım. Okuyalım ki;
Bu topraklar bize nasıl vatan olmuş, kimler vatan olarak bırakmış, tekrar hatırlayalım.
Hatırlayalım ki;
Kahraman ecdadımızı,aziz şehitlerimizi, rahmetle, minnetle yadedelim. Bu vatanın kıymetini iyi bilelim.
Salona eli bağlı üç kişi getirildi,sanık sırasına oturtuldular.
Mahkeme başkanı Saruhan Mebusu Mustafa Necati, sanıklardan en yaşlısına, ihtiyar köylüye sordu.
-Baba Adın ne?
Dinleyicilerde bir ferahlama görüldü.
Demek bu ihtiyarın suçu ötekilerden daha hafifti. Bu yüzden ilk yargılanıyordu.
İhtiyar ayağa kalktı.
-Hüsnü
-Baba adı ?
-Ramazan
-Nerelisin ?
-İnebolu’nun Çatal bucağından.
-Baba, sen askerden kaçan oğlunu evinde saklamış, bir asker kaçağına yataklık etmişsin!
-Tövbe de Reis bey !
-Ben tövbe dedim, sen ne dersin ?
İhtiyar köylü başkanın üstelemesinden sıkılmıştı. Elini koynuna sokup yıpranmış, buruşuk iki tomar kağıt çıkardı kürsüye doğru salladı:
-Reis Bey,
Reis Bey !..
Şu kafa kağıtlarının içini okusan bana dediğinden utanırsın !..
-Neden ?
-Bu kağıtlar Balkan Harbin'de ve Çanakkalede şehit düşen oğullarımın nüfus kağıtlarıdır.
İki arslanını millet için şehit veren baba, üçüncü oğlunu bu ölüm dirim savaşında bir kahbe gibi gizlemez Reis Bey !
Salonda çıt yoktu. Mahkeme üyeleri birbirlerinin yüzüne baktılar.
Şaşkındılar. İhtiyar birden yamalı mintanını yırttı. Çıplak, ak kıllı göğsü dışarı fırladı.
-Hele gel Reis Bey, yakın gelde şu kalbura dönmüş göğsüme bak !
Bu gördüğün yaraları Makedonya'da Bulgar çeteleri ile döğüşürken aldım.
Sekiz yıl askerliğim var benim. Kurşun yarasına yara demem.
Şehit arslanlarımın yarasıdır bağrımı delen.
Benim oğlum askerden kaçsa bile ben saklamam. Bunu böyle bil !
Mustafa Necati Bey sıkıntısını gizleyemeyerek sordu:
-Peki baba. Oğlunu en son ne zaman, nerede gördün ?
-En son ilk kar düştüğünde gördüm. Aha şurada, Kastamonu askerlik şubesinin önünde. Ankara'ya uğurlarken.
-Sonra hiç haber almadın mı?
İhtiyar duraladı.
Bu soruyu beklemediği belliydi. Kuşkulu gözlerle dinleyicilerden yana baktı. Tanıdık bir sima arıyormuş gibi,
orada birilerinden, birilerinin bir şeyler söylemesinden korkuyordu sanki.
Kararsızdı.
Bir süre sağına soluna bakındı.
Sonra tükenmiş bir sesle başkana döndü:
-Diyecem diyecem, emme o itin ipini de ben çekecem !
Başkan gün görmüş geçirmiş bir tavırla sordu:
-Anlat bakalım baba !
-Askerin bazısı kandırılmış, başıbozuk olmuş dediler.
Askerden kaçanları ortalıkta görmüyorduk, emme kulağımıza geliyordu.
Kaçaklar yakalanırım korkusuna evine ocağına gelmezmiş.
Kimi dağa çıkıp eşkiyalık edermiş. Kimi de bir kıyıya siner mektup yazıp evden para istermiş.
Bir ay önce bana da bir mektup geldi. Muhtar getirdi.
Hah dedim, oğlan askerden kaçtı para ister.
Benim okumam yazmam yok.
Utancımdan kimseye okutamadım.
Muhtar her önüne gelene demiş bana mektup geldiğini.
Ele güne bakamaz oldum.
Dünyaya kahrettim eve kapandım.
İhtiyar eğildi, bağlı elleriyle yün çorabının arasından katlanmış bir kağıt çıkardı.
-Aha mektup bu !.. Alın okuyun.
Nerdeyim diyorsa gidin yakalayın.
Asarken de ipini bana çektirin !
Mahkeme başkanı Mustafa Necati kağıdı açtı, okudu.
Birden yerinden fırladı, ağlayarak kürsüden indi. İhtiyarın önüne geldi.
Boğuk ve mahçup sesiyle hıçkırdı:
-Baba bizi bağışla !..
Küçük oğlun da İnönü'de şehit düşmüş. Sana gelen mektup askerlik şubesinin şehitlik ilmuhaberiymiş.
İhtiyar, elini öpmek isteyen Mustafa Necati Beyi durdurdu:
-VATAN SAĞ OLSUN !
SİZ ASLANLARIM SAĞ OLUN !...
İhtiyar sessizce ağlamaya başladı.
Çıplak ak kıllı göğsü körük gibi inip kalkıyor, kırışık yanaklarından süzülen gözyaşları sakallarının içinde kaybolup gidiyordu.
Vatan hainliği suçlamasından kurtulduğuna mı ağlıyordu, yoksa; son oğlunu da yitirdiğine mi ?..
Kimse anlayamadı...
Evet vatan sağolsun.
Vatan sağolsun da !..
Bu vatan nasıl sağ ve selamette olmuş unutmayalım olur mu ?
Gelin hikayemizi Ozan Arif ile bağlayalım.
-Türkiye'ye neden Türkiye denmiş?
Bu isim bu yurda gökten mi inmiş?
Demek ki apaçık bedel ödenmiş!
Bu memleket bizim, bu vatan bizim !
2025
Bülent Okunakol'un 'Gölhisar Dosyasaı -10- İlçemizin neden bir müzesi yoktur?' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Bülent Okunakol'un Gölhisar Dosyası 9 Gölhisar Caddelerinde tek Yön Oto Park Sorunu ve Armutlu Parkı adlı köşe yazısı Devamı
2025
Bülent Okunakol'un Gölhisar Dosyası 8 Yapraklı Barajına Dair adlı yazısı Devamı
2025
Bülent Okunakol'un Dünden Bugüne Gölhisar dosyası 6 Pancar Kantarının Son Durumu ve Gölhisar Çıraklık Eğitim Merkezi Gerçeği adlı köşe yazısı Devamı
2025
Bülent Okunakol'un Vatan sağ Olsun ! Siz Aslanlarım Sağ Olun Köşe yazısı Devamı
2025
Bülent Okunakol'un 'Yaşanmış öyküler -Şampiyon-' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Bülent Okunakol'un 'Dünden bugüne Gölhisar Dosyası - 5 - Pancar kantarı olayı tartışmaları sürüyor!' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Bülent Okunakol'un 'Dünden bugüne Gölhisar Dosyası - 4 - Pancar kantarı için bir çağrı' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Bülent Okunakol'un 'Dünden bugüne Gölhisar dosyası -3- Pancar kantarı nasıl özelleşti kiraya verildi?' adlı köşe yazısı... Devamı
Gölhisarlı Gurbetçiler Sosyal Medya Grubu, ikinci kez yazar ve gazeteci Bülent Okunakol’u “Yılın Gazetecisi” seçti. Almanya merkezli grubun milyonları bulan takipçileri, Okunakol’un haber ve yorumlarıyla topluma ışık tuttuğunu vurguladı.
İYİ Parti Gölhisar Belediye Başkan adayı Bülent Okunakol, seçim çalışmalarını akşamları yaptığı mahalle toplantıları ile sürdürüyor. Gittiği her yerde halkın teveccühü ile karşılanan Bülent Okunakol, belediyecilik çalışmalarında ekipleri ile Gölhisar'ın gelişmesi ve kalkınması için çalışacaklarını söyledi. Göreve …
Burdur'un Bucak'tan sonra ikinci büyük ilçesi olan Gölhisar ilçesinde Ak parti ve MHP Belediye başkan adaylarını açıklamıştı.
Gölhisar MHP Beledye Başkan adayının NASUH EROĞUZ olduğu sosyal medyada paylaşılmasının ardından MHP Gölhisar Belediye Başkan aday adayı Bülent OKUNAKOL Sosyal medyada açıklamada bulundu.
Burdur’un Gölhisar ilçesinde, yarım asrı aşkın süredir yapılan ve geçtiğimiz yıl coğrafi işaret alarak tescillenen yaprak kavurma 7 saniyede pişiyor, ülkenin dört bir yanından gelenlerin beğenisine sunuluyor.
Burdur’un Gölhisar ilçesindeki Kibyra Antik Kenti, tarihi atmosferinde kültür ve sanatseverleri buluşturan unutulmaz bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.
Yorumlar (0)