Burdur’un dağlarında gizlenmiş bir antik kent: Kremna. Roma lejyonlarından haydut isyanlarına, pagan tanrılarına adanmış tapınaklardan yeraltı geçitlerine uzanan büyüleyici bir tarihi barındıran Kremna Antik Kentini keşfetmeye hazır mısınız?
Kremna Antik Kenti, Akdeniz Bölgesi'nde, Burdur'un Bucak ilçesine bağlı Çamlık Köyü Hacıbağ Mahallesine yakın bir noktadadır. Sarp kayalıklarla çevrili bu bölge, Pisidia'nın en zor ulaşılan ama en etkileyici antik kentlerinden biridir.
Kremna’ya ulaşmak için Antalya Isparta karayolu güzergahı kullanılabilir. Antik kente çıkan yol, doğaseverler ve trekking tutkunları için aynı zamanda bir yürüyüş rotası niteliğindedir. Google Maps'te "Kremna Antik Kenti konumu" olarak arandığında rota detaylarına kolayca ulaşılabilir.
Pisidia bölgesinin en yüksek noktasında kurulu olan Kremna, adını Grekçede "uçurum" anlamına gelen kelimeden alır. İncelenen araştırmalara göre, Hellenistik Dönem’de Hyia, Kretopolis ve Keraitai gibi küçük yerleşimlerin birleşmesiyle (synoikismos) doğmuştur. Bu birleşme sadece coğrafi değil; aynı zamanda siyasi, askeri ve ekonomik bir stratejinin sonucudur.
Kentin ilk büyük organizasyonu muhtemelen Seleukos ya da Attalos hanedanlıkları döneminde yapılmıştır. Her ne kadar doğrudan bir egemenlik kanıtı bulunmasa da, Pisidia'nın dağlık yapısı içinde stratejik bir askeri ve ticari merkez haline geldiği kesindir. Kremna, hem savunma hem de kırsal üretim açısından merkezi bir rol üstlenmiştir.
MS 1. yüzyıl ortalarında Roma egemenliğiyle birlikte Kremna, Colonia Cremna adını alarak Roma kolonisi statüsüne yükselmiştir. Bu dönemden itibaren kent Roma İmparatorluğu'nun tüm karakteristik özelliklerini taşımaya başlar: Forum, hamam, su yolları, tapınaklar ve tiyatro gibi yapılar inşa edilir.
Ancak Roma'nın egemenliği, MS 3. yüzyılda Lydios adında bir haydut liderinin başkaldırısıyla sarsılır. Lydios kendisini "Pisidia Kralı" ilan ederek Kremna'yı işgal eder. Roma İmparatoru Gallienus’un gönderdiği lejyonlar, Kremna’yı mancınık ve katapultlarla kuşatarak zorlu bir savaş verir. Bugün Dikmentepe'deki kuşatma mevzileri ve savaşta fırlatılan taş gülleler bu dramatik dönemi belgeler.
Kremna Antik Kenti'nin en dikkat çekici yönlerinden biri, yeraltı yapılarıdır. Sarnıçlar, gizli geçitler, tüneller ve yer altı su sistemleri, şehrin sadece yüzeyde değil derinliklerde de kurulu olduğunu gösterir. Jale İnan’ın kazılarında ortaya çıkarılan yapılar, bu yeraltı sistemlerinin hem savunma hem de su yönetimi amaçlı kullanıldığını ortaya koymuştur.
Modern kazı ekiplerinin çalışmaları hâlâ devam ederken, Kremna’nın altında gizli bir şehir olup olmadığı sorusu hâlâ yanıt bekliyor. Bölge halkı arasında anlatılan yer altı şehir efsaneleri, bu konuda ilgiyi canlı tutuyor.
Kremna Antik Kenti, yalnızca siyasi ve askeri bir merkez değil; aynı zamanda dini bir odak noktasıydı. Kentte bulunan tapınaklar, heykeller ve yazıtlar; Artemis, Apollon, Athena, Asklepios ve Hygeia gibi tanrılara adanmıştı. Dorik Agora çevresindeki bu yapılar, antik dönemde kamu hayatının dinsel öğelerle nasıl iç içe geçtiğini gözler önüne seriyor.
Kaide yazıtlarında adı geçen Khrysippos gibi yerel elitler, dini yapılar inşa ederek sosyal ve kültürel prestij kazanmışlardır. Bu durum, Kremna’nın yalnızca askeri değil, dini açıdan da bir merkez olduğunu gösterir.
Kremna hakkında ilk bilgiler 18. yüzyılda bölgeyi ziyaret eden Batılı seyyahlar tarafından kayda geçirilmiştir. Ancak sistemli arkeolojik kazılar, 1970’lerde Türk arkeolog Jale İnan liderliğinde başlamıştır. Bu kazılar sırasında ortaya çıkarılan heykeller, sarnıçlar, yazıtlar ve mimari yapılar, antik kentin tarihine ışık tutmuştur.
1980'lerde Stephen Mitchell'ın yüzey araştırmalarıyla devam eden çalışmalar, 2013-2019 yılları arasında H. Metin başkanlığındaki ekip tarafından yürütülen "Kremna ve Çevresi Yüzey Araştırmaları" projesiyle derinleşmiştir. Bu projede Kremna'nın çevresindeki antik yollar, su kaynakları, kırsal yerleşimler ve savunma sistemleri belgelenmiştir. Panemoteikhos, Keraitai, Asartepe, Avdancık gibi uydu yerleşimler sayesinde Kremna’nın bölgesel önemi daha net anlaşılmıştır.
Kremna Antik Kenti'ni ziyaret etmek isteyenler için giriş şu an ücretsizdir. Ancak bölgede profesyonel bir ziyaret altyapısı (bilet gişesi, tuvalet, kafeterya vb.) bulunmadığı için hazırlıklı gelmek gerekir. Kremna, gün doğumu ve gün batımı arasında ziyaret edilebilir. Yaz aylarında bölge oldukça sıcak olabileceği için erken saatlerde veya akşam üzeri yürüyüş tavsiye edilir.
Kremna Antik Kenti'nin yakınında başka tarihi ve doğal zenginlikler de bulunuyor. Sagalassos, Adada, Yazılı Kanyon gibi yerler, günübirlik rotalarla keşfedilebilir. Bu üç antik şehir - Sagalassos, Kremna ve Adada - antik Pisidia'nın üç önemli merkezi olarak arkeoloji tutkunları için tam bir hazine niteliğinde.
Ziyaretçilerin yoğun ilgisini çeken bir diğer konu ise Kremna'nın görsel potansiyeli. Drone görüntüleriyle kayalıklar üzerindeki şehir planı etkileyici biçimde ortaya çıkıyor. Instagram meraklıları için özellikle Agora çevresi, tiyatro kalıntıları ve vadilere bakan seyir noktaları oldukça popüler.
Kremna Antik Kenti çevresi doğayla iç içe, sessiz ve sakin bir alan olduğu için doğa yürüyüşleri ve kamp için oldukça uygun. Ancak resmi bir kamp alanı veya güvenlik görevlisi bulunmuyor. Yalnız seyahat edenler için önerilmez, ancak gruplar halinde kamp yapmak mümkündür.
Kremna Antik Kenti, Helenistik dönemden Roma’ya, pagan kültlerinden yer altı şehir efsanelerine kadar her yönüyle büyüleyici bir geçmiş sunuyor. Kremna’da kimler yaşadı, neden terk edildi, Roma ile nasıl bir bağlantısı vardı, bu sorular hâlâ araştırılıyor. Her taşında farklı bir çağın izini barındıran bu kent, sadece akademik meraklılar için değil, sıradışı bir yolculuk arayan herkes için keşfedilmeyi bekleyen bir zaman kapsülü.
Kremna, sadece bir antik kent değil. Kremna bir deneyim. Bir sessizlik. Bir gizem. Bir tarih dersi. Ve belki de sorulmamış soruların cevabı...
Antalya Altın Portakal Film Festivali geri sayımı başladı! Festivalin simgesi altın Venüs heykelleri, kentin en işlek noktalarına yerleştirildi. Antalya, sinema tutkunları ve sanatseverler için adeta bir açık hava galerisini andırıyor.
Cinsel fonksiyon bozuklukları, sanıldığından çok daha yaygın bir sağlık sorunu olarak hem kadınları hem erkekleri etkiliyor. Uzmanlar, fizyolojik ve psikolojik faktörlerin bu sorunun temelinde yer aldığını belirtiyor. Erken tanı ve doğru tedaviyle büyük ölçüde çözüm mümkün. İşte detaylar…
Türkiye A Milli Futbol Takımımız, 2026 FIFA Dünya Kupası Avrupa Elemeleri E Grubu’nda ilk sınavına çıkıyor. Gürcistan deplasmanıyla başlayacak serüvende futbolseverlerin gözü kulağı maçın saatinde ve yayın kanalında olacak. İşte 2025 milli takım maç takvimi ve Gürcistan-Türkiye karşılaşmasının tüm detayları.
Mersin’in Erdemli ilçesinde yer alan Elaiussa Sebaste Antik Kenti’nde 30. dönem kazı çalışmaları başladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Geleceğe Miras Projesi” kapsamında yıl boyunca sürecek kazılarda, Türk, Amerikan ve İtalyan ekipler ortaklaşa çalışacak. Antik kentte ortaya çıkarılan mozaikler ve mezarlar, bölgenin tarihî önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.
İstanbul’da öğrenim gören Burdurlu üniversite öğrencileri, İstanbul Burdurlular Derneği’nin düzenlediği dondurma ve çay programında bir araya geldi. Etkinlikte iş insanlarıyla öğrenciler tanışma fırsatı bulurken, samimi bir dayanışma ortamı oluştu.
Antalya’nın Serik ilçesinde hasta taşıyan 112 ambulansı, yoğun trafikte ilerleyemedi. Araçların yol vermemesi nedeniyle dakikalarca beklemek zorunda kalan sağlık ekiplerinin mücadelesi cep telefonu kamerasıyla kaydedildi. Görüntüler, trafikteki duyarsızlığı bir kez daha gözler önüne serdi.
Yorumlar (0)