Acıbadem Eskişehir Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Kuşku, 1-7 Ekim Dünya Emzirme Haftası vesilesiyle bebeklerin sağlıklı büyüme ve gelişmeleri için ihtiyaç duydukları besinleri sağlamanın en ideal yolunun emzirme olduğunu, anne sütünün bebek beslenmesinde altın standart olarak kabul edildiğini dile getirdi. Benzersiz içeriği sayesinde anne sütünün yaşamın ilk altı ayında tüm beslenme ve fizyolojik gereksinmelerini tek başına karşılayabildiğine dikkat çeken Dr. Kuşku “Şimdiye kadar bu yararlı özellikler hiçbir besinde tespit edilememiştir. Anne sütü bebeğin gereksinimi olan tüm besin maddelerini ideal miktar ve kalitede içeren doğal, fizyolojik, işlevsel ve yaşayan bir gıdadır. Anne sütünün faydaları sadece alındığı dönemde değil hayat boyu görülmektedir. Hediyelerin en büyüğü anne sütüdür” dedi.
Anne sütü alan bebeklerde enfeksiyon hastalıkları, diyabet, obezite, kanser, alerjik ve kronik enflamatuar hastalıklarının anne sütü almayanlara oranla daha az görüldüğünü belirten Dr. Kuşku anne sütü almayan bebeklerin anne sütü alanlara göre bir yaşa kadar olan ölüm olasılığının 14 kat fazla olduğunu söyledi.
Emzirmenin bebek sağlığı yanında anne sağlığı üzerinde olumlu etki gösterdiğine işaret eden Dr. Kuşku, “Emziren annelerde doğum sonrası kanamaların, osteoporozun, meme ve over (yumurtalık) kanserlerinin daha az görüldüğü ve daha huzurlu oldukları gösterilmiştir. Emzirmenin toplum sağlığının korunması ve ekonomik kazanımlar açısından önemli etkileri vardır. Anne sütü olmadığı durumlarda aile için başta adapte mama olmak üzere birçok ek gider oluşmaktadır. Ülke ekonomisi açısından çocukların ve annelerin gelişebilecek hastalıkların tedavisine harcanacak para, çalışanın verimliliğinin azalması ve işgücü kaybı olumsuz yönde etkisi olmaktadır. Anne sütünün atığı olmadığından çevreci bir üründür” diye konuştu.
Dr. Kuşku, Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization - WHO) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) doğum sonrası bebeklerin ilk altı ay sadece anne sütü ile beslenmesini ve yedinci aydan itibaren ek gıdalar geçilmesini, emzirmeye ise iki yaşına kadar devam edilmesini önerdiğinin altını çizdi.
Küresel düzeyde altı aylıktan küçük bebeklerin yüzde 40’ının yalnızca anne sütüyle beslendiğine değinen Dr. Kuşku, “Ülkemizde Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) 2018 verilerine göre emzirmenin oldukça yaygın olduğunu ve tüm çocukların yüzde 98’inin emzirildiği görülmektedir. Ülkemizde bebeklerin doğum sonrası ilk bir saat içinde yüzde 71’i ve ilk bir gün içinde ise yüzde 86’sı emzirilmiştir. İlk 6 ayda sadece anne sütü alanların oranı yüzde 41,1 bulunmuştur. Tamamlayıcı gıdalar ile birlikte anne sütüne devam edenlerin oranı bir yılda yüzde 66, ikinci yılda ise yüzde 34 bulunmuştur. Türkiye’de ortanca emzirme süresi genel olarak 16.7 ay bulunmuş, ancak bu süre sadece anne sütü ile beslenenlerde 1.8 ay olduğu görülmüştür” dedi.
Emzirmenin yaygınlaştırılması için gösterilen çabalardan bahseden Dr. Kuşku emzirmeyi bırakmanın en yaygın nedenlerinin anne sütünün yetersiz olduğu algısı, anne ve bebeğe bağlı sağlık sorunları, okula veya işe dönme zorunluluğu olduğunu dile getirdi. Sütün artırılması için öncelikle annenin iyi beslenmesi, vitamin ve mineral desteği alması, bol su içmesi ve huzurlu olması gerektiğini vurgulayan Dr. Kuşku “Anne sütünün artırılmasında bilimsel olarak kanıtlanmış yöntemler içerisinde; doğru teknik ile emzirme, annenin emzirme konusunda özgüveni artırma, doğum sonrası erken ve sık aralıklarla emzirme, memelerin düzenli aralıklarla boşaltılması, annenin bebeğini emzirmeye istekli olması, annenin emzirme konusunda çevresel destek görmesi yer almaktadır” şeklinde konuştu.
Dünyada anne sütü alma oranının yüzde 10 arttığını ancak bunu yüzde 70’e çıkarmanın hedeflendiğini belirten Dr. Kuşku, annenin işe başlamasının anne sütü verme oranını önemli ölçüde düşürdüğü bilgisini aktardı. UNICEF ve DSÖ’nün bu yılki emzirme haftası temasını “İş yerinde emzirmeyi mümkün hale getirelim’’ olarak belirlediğini ifade eden Dr. Kuşku dünya genelinde tüm işyerlerinde ücretli doğum izninin en az 18 hafta, tercihen 6 aydan fazla olması, emzirme veya süt sağma odaları oluşturma, emzirme araları verme gibi aile dostu işyeri politikaları oluşturmanın amaçlandığını anlattı.
Antalya Altın Portakal Film Festivali geri sayımı başladı! Festivalin simgesi altın Venüs heykelleri, kentin en işlek noktalarına yerleştirildi. Antalya, sinema tutkunları ve sanatseverler için adeta bir açık hava galerisini andırıyor.
Cinsel fonksiyon bozuklukları, sanıldığından çok daha yaygın bir sağlık sorunu olarak hem kadınları hem erkekleri etkiliyor. Uzmanlar, fizyolojik ve psikolojik faktörlerin bu sorunun temelinde yer aldığını belirtiyor. Erken tanı ve doğru tedaviyle büyük ölçüde çözüm mümkün. İşte detaylar…
Türkiye A Milli Futbol Takımımız, 2026 FIFA Dünya Kupası Avrupa Elemeleri E Grubu’nda ilk sınavına çıkıyor. Gürcistan deplasmanıyla başlayacak serüvende futbolseverlerin gözü kulağı maçın saatinde ve yayın kanalında olacak. İşte 2025 milli takım maç takvimi ve Gürcistan-Türkiye karşılaşmasının tüm detayları.
Mersin’in Erdemli ilçesinde yer alan Elaiussa Sebaste Antik Kenti’nde 30. dönem kazı çalışmaları başladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Geleceğe Miras Projesi” kapsamında yıl boyunca sürecek kazılarda, Türk, Amerikan ve İtalyan ekipler ortaklaşa çalışacak. Antik kentte ortaya çıkarılan mozaikler ve mezarlar, bölgenin tarihî önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.
İstanbul’da öğrenim gören Burdurlu üniversite öğrencileri, İstanbul Burdurlular Derneği’nin düzenlediği dondurma ve çay programında bir araya geldi. Etkinlikte iş insanlarıyla öğrenciler tanışma fırsatı bulurken, samimi bir dayanışma ortamı oluştu.
Antalya’nın Serik ilçesinde hasta taşıyan 112 ambulansı, yoğun trafikte ilerleyemedi. Araçların yol vermemesi nedeniyle dakikalarca beklemek zorunda kalan sağlık ekiplerinin mücadelesi cep telefonu kamerasıyla kaydedildi. Görüntüler, trafikteki duyarsızlığı bir kez daha gözler önüne serdi.
Yorumlar (0)