Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, Ata Tohumu Projesi kapsamında Burdur şehir merkezinde 1000 dönüm arazide ekim yapıldığını ve yaklaşık 350-400 ton civarında da buğday üretimi beklediklerini ifade etti. Başkan Ercengiz, “Bundan sonra ekini yatırıp, buğdayı çürüten bir yağış gelmezse önümüzdeki günlerde hasat yapıldıktan sonra, köylümüzün, çiftçimizin, sosyal demokrat belediyelerin desteğiyle üretimde nasıl bırakılabileceğini, biz bir modellemeyle göstermiş olacağız.” dedi.
Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, şehrimizde uygulamaya koydukları, hayata geçen ata tohumu projesini gazetemize anlattı. Yeni Gün Gazetesi sahibi ve Burdur Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Kürşat Tuncel ile muhabirimiz M. Fatih Başcı’ya konuşan Başkan Ercengiz, ata tohumu projesi, buğday üretimi, doğru tarım modelleri, tarımsal üretimin önemi hakkında açıklamalarda bulundu.
Başkan Ercengiz’in açıklamalarından pasajlar şöyle;
“Biz geçen yıl temmuz ayının ilk haftasında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız sayın Tunç Soyer’i Burdur’da ağırladık. Tabi başkanımızı Burdur’da misafir ederken kültürel, sanatsal birliktelikleri değil şehrin kaderini ilgilendiren önemli konuları konuştuk. Temmuz’dan önce İzmir’de bir Su Çalıştayı’nda Burdur Gölü’nün ve Salda Gölü’nün geleceğini manifestomuzun içine dahil etmistik. 11 Büyükşehir 11’de İl Belediye Başkanları olarak imza attığımız manifestoda Burdur Gölü’nü ve Salda Gölü’nü o çalıştayın içerisine dahil ettik. Burdur’a geldiğimizde de başkanımla birlikte İnsuyu Mağarası ziyaretimizde dolaşırken suyun kaybının nedenini anlattım. Yani; bölgedeki sulu tarımın yaygınlaşması, havzamızdaki tarım ve hayvancılık politikalarının büyükbaş hayvancılığa evrilerek bölgemizde geçmiş yıllarda tarıma dayalı hayvancılık yapılırken su anda hayvancılığa dayalı bir tarımın hâkim olduğundan bahsetmiştim. Bu bahisle de bölgede ürün desenini değiştirmek üzere birlikte bir proje yapabileceğimize karar verdik.
Tabi Burdur Belediyesi’nin bütçesi bu işleri yapmaya yetmiyor. Yani böyle bir kalemimiz olmadığı için de İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer’den bu konuda destek istedim. Hiç hayır demeden, hiç kırmadan ‘ata tohumunu ata toprağıyla buluşturan’ projeye imza atmak için o gün sözleştik. İlgili daire başkanları geldiler, muhtarlarımızla görüştük, alan incelemesi yaptık, toprak analizi için numuneler alındı. Yani; bu iş hadi buğday ekelim, diyerek başladığımız bir iş değil. Buradan yola çıktığımızda, biz köylümüze, üreticimize şu taahhütte bulunduk; bir tohum vereceğiz, iki gübre vereceğiz, üç hasat edildiğinde buğdayı bugünden belirlediğimiz fiyatla alacağız, dört hayvancılık yapmak isteyene samanını onlara bırakacağız. Şimdi bu yaptığımız yolla, köylünün sadece emeği ve tarlasını sürmek için cebinden çıkacak mazot parası bir de hasatta biçer döver ücreti bunun dışında köylümüze yük getiren bir proje değil. Bugün Toprak Mahsulleri Ofisi’nin 2 bin liralara tekâmül eden buğday fiyatına karşılık biz çiftçimize 3 bin 500 olabilmesini öngörerek iki katı fiyat teklif ettik ve İzmir Büyükşehir Belediyemizden aldığımız güçle 7 bin lira vereceğimizi söyledik. Bize o zaman güldüler, bizimle dalga geçtiler, ‘bu fiyata almazlar, köylüyü, çiftçiyi kandırıyorlar’ dediler. Ancak bugün geldiğimiz noktada, 7 bin lira deyip ilk başta açıkladığı fiyat başkanımızın bu yıla ait 10 bin liraydı. Biz Burdur’a, üreticimize bir söz verdik, TMO’nun fiyatının iki katından alacağımız şeklinde. İnşallah bir terslik olmazsa da bu rakamdan İzmir Büyükşehir Belediyemize köylümüzün, üreticimizin ürettiği buğdayı, tohumu satmayı planlıyoruz, hedefliyoruz…
Bu projemiz kapsamında, Burdur şehir merkezinde 1000 dönüm arazide ekim yapıldı. Bu ekimin karşılığında da yaklaşık 350-400 ton civarında da buğday üretimi bekliyoruz. Bu yıl çiftçimizin şansı yaver gitti. Kış yağışları iyiydi. İnşallah bundan sonra da ekini yatırıp, buğdayı çürüten bir yağış gelmezse önümüzdeki günlerde de hasat yapıldıktan sonra, köylümüzün, çiftçimizin, sosyal demokrat belediyelerin desteğiyle üretimde nasıl bırakılabileceğini, biz bir modellemeyle göstermiş olacağız.
Büyükşehir Belediyelerinin tarımla ilgili çalışmaları var, Daire Başkanlıkları var. Tabi bizim mücadele alanımız kısıtlı olduğu için biz sadece şehir merkezinde bu işleri yapabiliyoruz. Ama bir yasa değişikliğiyle ya da bu konuda alacağımız özel izinlerle Burdur Belediyesi olarak da biz tarım ve hayvancılığı politik olarak destekleyebiliriz. Köylümüzün, çiftçimizin tarımda kalmasını, hayvancılıkta üretici pozisyonunda devam etmesini sağlayabiliriz. Bunun bir tek yolu var; girdi maliyetlerini ucuzlatmak, üretilen üretiminde alım garantisini verebilmek. Başında belirlenmiş bir fiyat, başında üretimin destekleneceği kalemler ve köylümüzün, çiftçimizin üretimi bitirdikten sonra da ürününü satacağından emin olduğu bir devlet… Biz bu politikanın, tarıma yönelik bakış açısının genel yayılması tarafıyız…
Şu anda güçlü Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 1923 felsefesinden mutlaka yararlanmalı. Elbette; yetkililer bu konuyu dikkate alıyor, çeşitli projeler gerçekleştiriyor, ama 1927’de İktisat Kongresine şöyle çıktılarına dönüp bir bakmak lâzım. Türkiye ilk 5 yıllık kalkınma planını düşünürken 4. yılında hedeflerine nasıl ulaşmış buna bakmak gerek. TMO’ların kuruluş felsefelerine bir bakmak lâzım, Tarım Kredi Kooperatiflerinin kuruluş felsefesine bir geri dönmek lâzım. Bence doğru şeyler yapılmalı. Biz pandemi başlangıcında, Tarım Kredi Kooperatifi’nden yoksul yurttaşlara bağış yapılarak gıda alalım dediğimizde bizim için soruşturma açılması gündeme gelmişti. Amacımız şuydu; çiftçinin ürettiğini ihtiyaç sahibi yurttaşlara gönüllü bağışçılar katkısıyla ulaştırmak. Yani; tamamen yerli ve milli bir projeydi. Bugün gördüğüm kadarıyla Tarım Kredi Kooperatifi’nin marketlerinin sayısı çoğaltılmaya çalışılıyor. Amaç; yurttaşa ucuz ürün yedirmek, ürün satmak diğer taraftan da üreticiyi desteklemek. Benim de öncesinde tam da yapmaya çalıştığım buydu. Aklın yolu bir…
Ülkemiz büyük bir ülke, kaynakları çok, ihtiyaç da fazla. Demek ki kaynakları ihtiyaçlarla buluşturma marifetini göstermek zorundayız. Biz buğday konusunda doğru bir adım attığımıza inanıyoruz. Küçükbaş hayvancılık modellemesiyle ilgili de bir çalışmamız var. Bu çalışmayı da kırsalda Üniversitemiz, Valiliğimiz, bir proje başlattı. Bu projeyi daha da büyütmeliyiz. Yani aile işletmelerini yeniden ayağa kaldırmalıyız. İnsanlar iki koyunla başladığı işi bir sürüye döndürüp bu sürü üzerinden de geçimini sağlamalı, bu hayatını idame ettirmeli. Hedefimiz bunlar. İnşallah önümüzdeki günlerde de yeni projeleri konuşacağız.”
burduryenigün
Antalya Altın Portakal Film Festivali geri sayımı başladı! Festivalin simgesi altın Venüs heykelleri, kentin en işlek noktalarına yerleştirildi. Antalya, sinema tutkunları ve sanatseverler için adeta bir açık hava galerisini andırıyor.
Cinsel fonksiyon bozuklukları, sanıldığından çok daha yaygın bir sağlık sorunu olarak hem kadınları hem erkekleri etkiliyor. Uzmanlar, fizyolojik ve psikolojik faktörlerin bu sorunun temelinde yer aldığını belirtiyor. Erken tanı ve doğru tedaviyle büyük ölçüde çözüm mümkün. İşte detaylar…
Türkiye A Milli Futbol Takımımız, 2026 FIFA Dünya Kupası Avrupa Elemeleri E Grubu’nda ilk sınavına çıkıyor. Gürcistan deplasmanıyla başlayacak serüvende futbolseverlerin gözü kulağı maçın saatinde ve yayın kanalında olacak. İşte 2025 milli takım maç takvimi ve Gürcistan-Türkiye karşılaşmasının tüm detayları.
Mersin’in Erdemli ilçesinde yer alan Elaiussa Sebaste Antik Kenti’nde 30. dönem kazı çalışmaları başladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Geleceğe Miras Projesi” kapsamında yıl boyunca sürecek kazılarda, Türk, Amerikan ve İtalyan ekipler ortaklaşa çalışacak. Antik kentte ortaya çıkarılan mozaikler ve mezarlar, bölgenin tarihî önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.
İstanbul’da öğrenim gören Burdurlu üniversite öğrencileri, İstanbul Burdurlular Derneği’nin düzenlediği dondurma ve çay programında bir araya geldi. Etkinlikte iş insanlarıyla öğrenciler tanışma fırsatı bulurken, samimi bir dayanışma ortamı oluştu.
Antalya’nın Serik ilçesinde hasta taşıyan 112 ambulansı, yoğun trafikte ilerleyemedi. Araçların yol vermemesi nedeniyle dakikalarca beklemek zorunda kalan sağlık ekiplerinin mücadelesi cep telefonu kamerasıyla kaydedildi. Görüntüler, trafikteki duyarsızlığı bir kez daha gözler önüne serdi.
Yorumlar (0)