Orta Doğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden 2006'da mezun olan Aynur Onur, akademik kariyer için gittiği ABD'de yüksek lisansını yaptığı Indiana Üniversitesine doktora öğrencisi olarak kabul edildi.
Burada Askeri ve Medikal Antropoloji alanında doktorasını tamamlayan Onur, aynı üniversitede öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı.
Dedesinin vefat ettiği haberi üzerine 2011 yılında Burdur'un Karamanlı ilçesine bağlı Kayalı köyüne gelen Onur, miras kalan tarlaları değerlendirmek için proje arayışına girdi.
Bu süreçte köydeki nüfusun gün geçtikçe azalmasına da üzülen Onur, aynı zamanda istihdam sağlayacak bir yatırım planı yaptı.
Hayalini kurduğu tarım projesi için akademisyenliği bıraktı
Bir süre daha ABD'de akademisyenliğine devam eden Onur, hayalini kurduğu tarım projelerini gerçekleştirmek için evini ve arabasını da satarak iki yıl önce memleketine döndü.
Dedesinden kalan tarlalarda lavanta, altın otu (ölmezçiçek), tıbbi papatya, adaçayı, kekik ve biberiye gibi tıbbi aromatik bitkiler yetiştirmeye başlayan Onur, traktör satın aldı, bu bitkilerin yağlarını çıkaracak bir de tesis kurdu.
Kardeşini de yanına alarak üretime ağırlık veren Onur, hayata geçirdiği susuz tarım projesine köydeki kadınları da dahil etti.
Böylece istihdam sağlamaya da başlayan Onur, aromatik bitkilerin yağının çıkarıldığı tesiste ara ürün imal etmeye başladı.
Aynur Onur'un yeni hedefi ise kozmetik sektörüne girmek.
Köyüne yatırım için ABD'deki evini ve arabasını sattı
Aynur Onur, ABD'deki akademik kariyerini bırakarak memleketine faydalı olmak için doğup büyüdüğü topraklara geldiğini söyledi.
Bilginin peşine düşerek yurt dışına açıldığını ancak gerçek bilgi hazinesinin memleketinde olduğunu anladığını dile getiren Onur, ABD'den Burdur'a uzanan "başarılı girişimci kadın" hikayesinin 2011 yılında dedesinin vefatıyla başladığını aktardı.
Dedesinin sağlığında ilgilendiği tarlaların vefatının ardından bir daha ekilmeyeceği düşüncesinin kendisini üzdüğünü ifade eden Onur, bunun üzerine köydeki nüfusun ve okuldaki öğrenci sayısının azaldığını görmenin de ABD'den dönüşünde etkili olduğunu belirtti. "Amerika'daki evimi ve arabamı satarak köye geldim. Burada bir traktör alıp dedemin tarlalarında aromatik bitki yetiştirmeye başladım. Bu bitkilerin yağının çıkarıldığı bir de tesis kurdum" diyen Onur, köydeki kadınlara istihdam kapısı aralamanın da mutluluğunu yaşadığını dile getirdi.
"Geliri geleneksel ürünlere göre çok daha yüksek"
En büyük amacının kadınların öncülüğünde susuz tarım kooperatifi kurmak olduğunun altını çizen Onur, "Kooperatifle yeni nesil çiftçiler yetiştirmek, tarımı yeni akım bir moda haline getirmek istiyoruz. Susuz tarımla üretilen tıbbı aromatik bitkilerinden hem çok verim alınabiliyor hem de geliri geleneksel ürünlere göre çok daha yüksek." ifadesini kullandı. Su kaynaklarının dünya nüfusunun artış hızından 2 kat hızlı tükendiğine işaret eden Onur, şöyle konuştu:
"Böyle olunca çölleşmeyle muhtemel gıda kıtlığı ve açlıkla karşılaşacağız. Bu nedenle geleneksel tarım yöntemlerimizi çok hızlı bir şekilde değiştirmek zorundayız. Biz burada susuz tarım, gübre ve zirai ilaç kullanmadan elde ettiğimiz ürünlerimizin fabrikada yağını çıkarıp, toptan ve perakende cam şişelerde yurt içine ve yurt dışına pazarlayacağız. Hızlı bir şekilde şirketleşmeyi ve aynı zamanda kooperatifleşmeyi planlıyoruz. Susuz tarım projemizde çalışan 6 devamlı, 15 gündelikçi kadın işçilerimiz var. Bu kadınlarımız susuz tarımın her aşamasını en iyi şekilde anlayıp, öğrendiler, deneyim kazandılar. Bu çalışmayı ve alınan verimi gören kadın çalışanlarımız, cesaretlenerek kendi tarlalarında ekim dikim yapmayı planlıyor."
Köydeki kadınlar istihdam ediliyor
Tesiste çalışan işçilerden Gülay Şener de lavanta ve altın otunun gelirinin iyi olduğunu, ileride kendisinin de bu bitkileri yetiştirmeyi planladığını aktardı. Ece Nur Ercan ise Onur'un kurduğu tesisin kendilerine iş kapısı olduğunu dile getirdi. Kadınların tarımda sürekliliği sağlayabileceğine inandığını vurgulayan Ercan, "Tarımın Türkiye'de çok önemli bir yeri var. Biz, tarımı geliştirip, çeşitlendirmek istiyoruz." dedi.
AA
kaynak: https://www.milliyet.com.tr/galeri/abdde-ogretim-uyesiydi-miras-kalan-araziler-bos-kalmasin-deyip-dondu-6365428/16
Antalya Altın Portakal Film Festivali geri sayımı başladı! Festivalin simgesi altın Venüs heykelleri, kentin en işlek noktalarına yerleştirildi. Antalya, sinema tutkunları ve sanatseverler için adeta bir açık hava galerisini andırıyor.
Cinsel fonksiyon bozuklukları, sanıldığından çok daha yaygın bir sağlık sorunu olarak hem kadınları hem erkekleri etkiliyor. Uzmanlar, fizyolojik ve psikolojik faktörlerin bu sorunun temelinde yer aldığını belirtiyor. Erken tanı ve doğru tedaviyle büyük ölçüde çözüm mümkün. İşte detaylar…
Türkiye A Milli Futbol Takımımız, 2026 FIFA Dünya Kupası Avrupa Elemeleri E Grubu’nda ilk sınavına çıkıyor. Gürcistan deplasmanıyla başlayacak serüvende futbolseverlerin gözü kulağı maçın saatinde ve yayın kanalında olacak. İşte 2025 milli takım maç takvimi ve Gürcistan-Türkiye karşılaşmasının tüm detayları.
Mersin’in Erdemli ilçesinde yer alan Elaiussa Sebaste Antik Kenti’nde 30. dönem kazı çalışmaları başladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Geleceğe Miras Projesi” kapsamında yıl boyunca sürecek kazılarda, Türk, Amerikan ve İtalyan ekipler ortaklaşa çalışacak. Antik kentte ortaya çıkarılan mozaikler ve mezarlar, bölgenin tarihî önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.
İstanbul’da öğrenim gören Burdurlu üniversite öğrencileri, İstanbul Burdurlular Derneği’nin düzenlediği dondurma ve çay programında bir araya geldi. Etkinlikte iş insanlarıyla öğrenciler tanışma fırsatı bulurken, samimi bir dayanışma ortamı oluştu.
Antalya’nın Serik ilçesinde hasta taşıyan 112 ambulansı, yoğun trafikte ilerleyemedi. Araçların yol vermemesi nedeniyle dakikalarca beklemek zorunda kalan sağlık ekiplerinin mücadelesi cep telefonu kamerasıyla kaydedildi. Görüntüler, trafikteki duyarsızlığı bir kez daha gözler önüne serdi.
Yorumlar (0)