
Hani bir söz vardır ya, bir kitap okudum hayatım değişti, diye…
Bu hafta öyle bir cuma hutbesi dinledik ki; kulak verilirse, o da, hayatı değiştirecek türden bir metin.
Bu öyle bir hutbe ki…
Bu metne kulak verenler çok şey kazanacak; vermeyenler ise mutlak olarak kaybedecektir!
Bu dünyada kazanmış görünseler bile, son tahlilde, net kaybedeceklerdir.
Ne var ki…
Kaybetmek isteyenlere de yapacak bir şey yok…
“ Onların kalpleri vardır, onunla kavrayamazlar; gözleri vardır, onlarla göremezler; kulakları vardır, onlarla işitemezler.”
Onlar maddeten yaşıyor olsalar bile mânen ölüdürler.
O halde…
“Sen ölülere duyuramazsın!”
Hutbe tek kelimeyle şahaneydi.
Ve ben…
Bu şahane metni burada yayınlamalıydım!
Neden böyle yapmalıydım?
Kadınlarımız cuma namazına gitmediği…
Erkeklerimizden bazıları da –çeşitli nedenlerle- camiye gelmedikleri için…
Yayınlamalıydım.
Çünkü bana göre…
Bu hutbeyi âmir, memur ve belediye başkanlığı yapanlar en başta; toplumun tüm kesimlerinin can kulağıyla dinlemesi gerekiyordu.
Hutbeye dönersek…
Sözleri gerçekten kurşun gibi ağır.
Biraz da uzun…
Tamamı bu “Köşe”ye sığmaz.
O zaman biz de bazı alıntılar yapacağız…
Başlık: “Kamu Hakkı Dokunulmazdır. ”
“Muhterem Müslümanlar!
Hayber’in fetih günüydü. Müslümanlar o gün büyük bir zafer elde etmişlerdi. Zafer’in ardından sahabiler Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in yanında, canlarını feda eden şehitleri bir bir anıyorlardı. Birinin adı zikredildiğinde Peygamber Efendimiz (s.a.s) o kişi hakkında şöyle buyurdu:
‘Hayır! Ben, onu, kamu malından çaldığı bir hırka ile cehennemde gördüm.’
Allah Resûlü.(s.a.s) bu sözleriyle bizlere; kamu hakkını çiğnemenin, Allah yolunda ölen bir kimsenin şehit olmasına engel olacak derecede büyük bir günah olduğunu haber vermektedir.
Kamu hakkı Rabbimizin bizlere emanetidir. Kamu hakkına ihanet etmek; sadece bir haksızlık değil aynı zamanda bir zulümdür.
Kamu malı topyekün bir milletin ortak menfaat alanıdır. Üzerinde keyfî bir tasarrufta bulunulamaz. Kamu malı; sadece hayatta olanların değil; henüz doğmamış çocukların, tüyü bitmemiş yetimlerin, bütün muhtaçların, garip, gurebanın da hakkıdır.
Hazine, belediye vakıf ve dernek mallarına el uzatmak; insanı dünyada zillete, ahirette ise büyük bir azâba sürükleyen ağır bir vebal, büyük bir günahtır. Nitekim Yüce Rabbimiz, ‘…Kim, kamu malına ihanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı, boynuna asılı olarak gelir…’ buyurmaktadır.
Hazineye, vakıflara, derneklere, kamu kurum ve kuruluşlarına ait menkul veya gayrimenkulleri zimmete geçirmek, işgal etmek ya da vasıflarını değiştirerek gayr-i meşru kazanç sağlamak ateşten bir korla karnı doldurmaktır.
Bu hususta Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in uyarısı gayet açıktır:
‘Hiç kimse hakkı olmayan bir karış toprağı bile almasın! Eğer alırsa kıyamet gününde Allah yedi kat yeri onun boynuna dolar. ‘
Hediye kisvesine bürünen her türlü çıkar ilişkisi, cehennem ateşinden bir parçadır.
Bir kişinin yapabileceği bir iş için birden fazla kişiyi işe almak kamu kaynaklarını israf etmektir. Torpil yapmak ve yaptırmak, adam kayırmak ve kollamak, gençlerimizin hayallerini çalmaktır.
Elektrik ve suyu kaçak kullanmak toplumun tamamının malına el uzatmaktır, haramdır. Devletin; tarımda, hayvancılıkta ve ticarette verdiği destekleri amacı dışında kullanmak, kamu hakkını ihlal etmektir, günahtır.
Daha fazla destek almak için olmayan tarlaları varmış gibi beyan etmek ya da vasıfsız tarlaları vasıflı göstermek büyük bir haksızlıktır, zulümdür.
Değeri düşsün diye çiftçinin ürününü tarlada bekleterek gerçek fiyatının altında almak, fiyatlar artsın diye karaborsacılık ve stokçuluk yapmak, haksız yere milletin malına el koymaktır, haramdır, günahtır.
İhtiyacı olmadığı halde sosyal yardım almak, ailesinden kalan maaşı alabilmek için resmiyette boşanıp gerçekte birlikte yaşamaya devam etmek, ateşten gömlek giymektir...“
Hutbe bu minval üzere devam ediyor.
Hutbeyi hazırlayanlar, günümüz toplumunun artık normal karşılayıp içselleştirdiği birçok konuya parmak basarak harika bir iş çıkarmış!
Teşekkürler Diyanet İşleri Başkanlığı…
2025
Ramazan Canural'ın 'Bir ilçenin kalbine dokunmak...' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Ramazan Canural'ın 'Siyasi üslupta geçmişten günümüze yolculuk' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Ramazan Canural'ın 'Makus talihi tersyüz eden lider: Gazi M. Kemal Atatürk' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Ramazan Canural'ın 'Marifet isimde mi uygulamada mı?' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Ramazan Canural'ın 'Allah'a borç verebiliyor musun?' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Ramazan Canural'ın 'Ozan Nihat'a saygı gecesi' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Ramazan Canural'ın 'Şafak söktü yine Sunam uyanmaz' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Ramazan Canural'ın 'İkinci beyninize özen gösteriyor musunuz?' adlı köşe yazısı... Devamı
Camiler ve Din Görevlileri Haftası etkinlikleri kapsamında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen Etkili Hutbe Sunumu Yarışması Bölge Finali, Aydın Efeler Yavuz Sultan Selim Camii'nde gerçekleştirildi.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bu haftaki cuma hutbesinde 'Kamu Hakkı'nın korunmasının önemine değinildi.
Bilecik'te düzenlenen ‘Ezanı Güzel Okuma' ve ‘Etkili Hutbe Sunumu' yarışmalarının il finalleri gerçekleştirildi.
04 Ekim 2024 Cuma Hutbesi'nde, İslam'da adaletin önemi ve zulme karşı durmanın dini gerekliliği vurgulanıyor. Filistin'deki zulme dikkat çeken hutbede birlik mesajı verildi.
Aydın'da bu haftaki Cuma hutbesinde cemaate, havaların ısınmasıyla ortaya çıkan ve her yıl çok sayıda ölüme neden olan kenelerin yol açtığı Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına dikkat çekildi.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 10 Nisan 2024 tarihinde tüm camilerde okunacak Ramazan Bayramı hutbesi "Birlik, Beraberlik ve Kardeşlik Günleri" teması üzerine hazırlandı. Hutbede, bayramların önemi, birlik ve beraberlik mesajı ve Filistin'deki mazlumların durumu vurgulandı.
Yorumlar (0)