Sistem tıkır tıkır işliyorsa bir şeyin eksikliğini çekmediğinizden onun kıymetini de bilemezsiniz.
Mesela gözünüz görüyorsa görmenin, kulağınız duyuyorsa işitmenin, ayaklarınız tutuyorsa yürümenin önemini pek kavrayamazsınız. Hele de rahat nefes alıp veriyorsanız “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi…” cümlesinin anlamını düşünmezsiniz bile…
Birçok teknolojik imkân hayatımıza girdiğinden beri onlara o kadar çok alıştık ki o cihazlar çalışırken ne büyük bir nimet olduklarını aklımıza bile getirmiyoruz. Meselâ cep telefonları … Şimdi düşünsenize hayatımızın önemli bir parçası olan bu aletler çalışmasaydı halimiz ne olurdu!
Ben geçenlerde bunun ilginç bir örneğini yaşadım…
Şirin bir ormanlık alanda bulunan ceviz bahçemizden dönüyordum. Dik bir rampadan inerken kullandığım jipin lastiğini bir taş kesip de lastik patlamasın mı? Şimdi al başına bela… Stepnem var ama aksi gibi patlak lastiği söküp yerine yenisini takacak kadar deneyim sahibi değilim. Lâf aramızda başkası takarken seyretmek güzel de, bizzat uygulamaya gelince iş değişiyor.
Vakit de bir hayli geç ve karanlık basmak üzere. Bulunduğum nokta ise yolun en çukur ve tenha yeri. Hemen cep telefonuna sarılıp ilçeden lastikçi çağırmak istedim. Telefon çekmiyordu… Birkaç kere daha denedim, olmadı. Yolun biraz yukarısına, tepeye doğru çıktım, sonuç yine aynı.
Şimdi bu aracı buraya bırakıp ilçeye yürüyerek gitmem de mümkündü, ama, ağır pahalı bir aracı dağ başında bırakıp gitmek doğru muydu? Lastikçiye de mutlaka ulaşmalıydım.
Kul sıkışmayınca Hızır yetişmezmiş… On dakika sonra taa ilerden bir ışık göründü ve bir araç sesi duyuluyordu. Araç giderek yaklaştı yaklaştı, yanıma kadar geldi. İçinden iyi tanıdığım bir arkadaş indi. Onun da canı sıkılmış ve günün bu geç saatinde buralarda bir gezintiye çıkmış. Ara sıra böyle uçukluklar yapardı.
Hemen durumu anlattım. Ya bu stepneyi takmamız ya da bir lastikçi çağırmamız gerektiğini söyledim. “Abi bu saatte stepne falan takılmaz” dedi. “Karanlık basmak üzere.”
Benim telefonun çekmediğini söyleyince, “çekmez abi,” dedi. “
“Nedenmiş o?” deyince anlattı. Meğer bir saat kadar önce yakın bir bölgede deprem olmuş ve bu deprem nedeniyle hem ilçede elektrikler kesikmiş hem de bazı telefonlar çekmiyormuş.
Ama arkadaşın telefonu tıkır tıkır çalışıyordu. Çünkü onun şirketi farklıymış. “Çok iyi”, dedim. “Hemen lastikçi Mustafa’yı arayalım, acele yetişsin.”
Aradık. Çok şükür o da hemen cevap verdi de bizi rahatlattı: “Abi yirmi- yirmi beş dakikaya kadar ordayım.”
Zaman hayli ilerlemiş o ıssız derenin içine zifirî karanlık çökmüştü. Allah’tan, yarım saat sonra, lastikçi Mustafa yanımızdaydı...
2024
Ramazan Canural'ın 'Yaşanmış renkli seçim anıları' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Komşu bahçede ani bir feryat ve...' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Seçimler yaklaşırken' adlı köşe yazısı. Ramazan Canural'ın duygu ve düşüncelerini anlatan bu yazıda, iyimserlik ve kötümserlik arasındaki iç çatışmaya tanık oluyoruz. Yazar, projelerini ve "Kızıl Elma" hedefini paylaşırken, seçim yorgunluğu ve yaşın ilerlemesi gibi endişelerini de dile getiriyor. Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Mart Ayında özel gün ve haftalar' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Razaman Canural'ın 'İçkili Gazinolara Arsa Arama Serüveni' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Ramazan Canural'ın ''Şairler Sultanı' Necip Fazıl Kısakürek' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Sevgililer Günü' adlı köşe yazısı.. Sevgililer Günü'nde sevgi ve aşk arasındaki farkları düşünmeye ne dersiniz? Bu yazıda, sevginin ölçülülük ve dengeyi, aşkın ise aşırılık ve dengesizliği temsil ettiğini okuyabilirsiniz. Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Teknoloji dünyasında nostaljik bir seyahat' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Adam öyle namussuz ki tek bir düşmanı yok' adlı köşe yazısı Devamı
Yorumlar (0)