Yılın çok büyük kısmını Gölhisar’da geçiriyorum. Bir ay önce emektar arabamı Denizli’de servise götürdüm. Şöyle bir elden geçsin istedim. Zaten ne zamandan beri yağ kaçırıyordu.
Geçen gün servisten telefon geldi. Arabanın eksikleri görülmüş, bakımı bitmişti. Hatta Belçika’dan parça bile getirtilmiş. “Borcumuz ne?” dedim. Önceden usta zaten kulağımıza kar suyu kaçırmıştı. On beşten aşağı olmaz, diye… Telefonda düşündü düşündü, hesap kitap derken…”On iki yedi yüz elli,” dedi. İçimden, şükür ucuz kurtulduk, diye geçirdim. “Peki son fiyat mı? “Valla ben size demiştim, on beş gibi olacaktı, ama, hadi size on iki bin beş yüz yapıvereyim,” dedi.
“Tamam, yarın almaya geliyorum.”
Arabayı yarın almaya gidecektim de… Ya kendi sağlığım? O önemsiz miydi? Türk milleti olarak bizim için arabanın bakımı, tamiri, hayvanlarımızın sağlığı vs. önemlidir de, sıra kendimize gelince…işi devamlı öteleriz. Bir tarafımızdan, bir organımız feryada başlayıncaya kadar, çoğumuz pek tınmayız kontrolü filan...
Allah için hakkımı yemeyelim, ben öyle değilimdir. Günü zamanı gelince, kontrolü, muayeneyi, gerekiyorsa ameliyatı hiç ötelemem. Neme lazım canım! Yılanın başı küçükken ezilirmiş.
Hemen işe koyulmalıydım. Denizli’de sevdiğim, güvendiğim birçok hekim dostum var. Aklımdan geçen branşlar için eyleme geçtim. Üroloji, kardiyoloji, tamamlayıcı tıp, göz…
Önce ürolojiden işe başladım. Denizli Özel Cerrahi Hastanesinde, kadim dostum Dr. Süleyman Kayık’ın kapısını çaldım. Hani bu yaşlarda modadır, prostat kanseri falan olmayalım, farkında olmadan, diyerek, güzel bir kontrolden geçtim. Şükür sağlammışım.
Süleyman Bey güler yüzle beni uğurlarken, hadi bu sefer de yırttın Ramo’cuğum, diyordu. Onun için hayatının en önemli işidir mesleği. Bıkmadan usanmadan, yıllardan beri severek yapar.
Bu gün işim çok. Sonra kardiyolojiye koştum. Mesleğine, bilgisine, hep güvendiğim, titizliğine hayran olduğum Doç. Dr. Yusuf İzzettin Alihanoğlu’nun kapısındaydım. Sıram gelince yine muayene, kontrol, eforlu EKG, tetkik vs. derken, en sonunda Yusuf Bey’in yüzü gülüyordu . “Abi, her şey yolunda, bir yıl sonra kontrole bekleriz, nasipse…”diyerek uğurladı.
Bu da iyi…
Şimdi sıra, bu modern hastanenin kurucusu ve yönetim kurulu başkanı sevgili kardeşim Dr. Murat Çelik’i ziyaret etmeye gelmişti. Hemen beşinci kata yöneldim. Sekretere, randevum yok ama Murat Bey beni tanır, dedim. Bir dakika sonra Denizli’nin başarılı iş insanı Dr. Murat Çelik’in makamındaydım. Samimi bir ortamda hoş beş, Denizli Devlet Hastanesindeki günlerimiz, çay, tost derken…ah… ah zaman durmuyor ki! Bir saat su gibi geçiverdi. Bir kaç arkadaşıyla beraber, Özel Denizli Cerrahi Hastanesini bölgeye kazandıran, Fethiye Ölüdenizde müstesna bir otelle, turizm sektörüne de geçen Murat kardeşime başarılar dileyerek ayrıldım.
Şimdi ise hedef Dr. Kenan Yıldırım’ın muayenehanesiydi. Uzun yıllar Denizli Devlet Hastanesinin idaresini üstlendiğimiz kadroda yer alan Dr. Kenan Bey son yıllarda kendine çok güzel bir yol haritası çizerek başarılı çalışmalarını özel muayenesinde sürdürüyor. Boyun ve bel fıtığı, romatizmal ağrılar, proloterapi, kök hücre, ozon tedavisi, hacamat… Hepsi de sağlık için çok faydalı alanlar. Muayenehanesinde şifa bulan hastanın haddi hesabı yok. Orada da ne zamandan beri merak ettiğim hacamat tedavisini yaptırdıktan sonra nihai hedef Özel Vizyon Göz Hastanesiydi. O hastanenin sahibi ve başarılı göz hekimi Dr. Hüseyin Karadavut’u ziyaret edecektim.
Çok samimi, sıcak bir ilgi, ikramlar, güler yüzlü ve oldukça detaylı bir muayene… Hasta yoğunluğundan zaten en sonu beklemiştim. Amaç Dr. Hüseyin kardeşimle uzun bir muhabbet olsun, hasret giderelim, düşüncesiydi ama...nerede o fırsat? Tam rahatladık, diyorsunuz, yeni bir hasta, yeni bir telefon…
Özel Vizyon Göz Hastanesini de çok beğendim. Çok güzel, modern bir ortam ve güvenilir hekim kadrosu… Dr. Hüseyin Bey’den, son zamanlarda kafamı çok kurcalayan akıllı lensler hakkında detaylı bilgiler aldım.
Böylece yoğun bir gün geçirmiş, iyi bir sağlık kontrolünden geçmiştim.
Günün sonunda aklımdan geçenler: Hepiniz çok değerli, hepiniz çok başarılısınız. İyi ki sizi tanımışım, kıymetli dostlar!
2024
Ramazan Canural'ın 'Seçim sürecinde yaşadığımız bazı gerçekler' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Bayrama girerken...' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Yaşanmış renkli seçim anıları' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Komşu bahçede ani bir feryat ve...' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Seçimler yaklaşırken' adlı köşe yazısı. Ramazan Canural'ın duygu ve düşüncelerini anlatan bu yazıda, iyimserlik ve kötümserlik arasındaki iç çatışmaya tanık oluyoruz. Yazar, projelerini ve "Kızıl Elma" hedefini paylaşırken, seçim yorgunluğu ve yaşın ilerlemesi gibi endişelerini de dile getiriyor. Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Mart Ayında özel gün ve haftalar' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Razaman Canural'ın 'İçkili Gazinolara Arsa Arama Serüveni' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Ramazan Canural'ın ''Şairler Sultanı' Necip Fazıl Kısakürek' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Sevgililer Günü' adlı köşe yazısı.. Sevgililer Günü'nde sevgi ve aşk arasındaki farkları düşünmeye ne dersiniz? Bu yazıda, sevginin ölçülülük ve dengeyi, aşkın ise aşırılık ve dengesizliği temsil ettiğini okuyabilirsiniz. Devamı
Yorumlar (0)