HACIYATMAZ
Hacıyatmazı bilirsiniz değil mi?
İttiğiniz zaman sağa, sola, öne, arkaya sallanıp dursa da kolayca yıkılmaz . Çünkü her yeni duruma göre pozisyon almasını iyi becerir. Onu elinize alıp yüksekten bırakırsanız o zaman yıkabilirsiniz.
İşte bazı insanlar da tıpkı hacıyatmaza benzer. Yıkmanız zordur. Çünkü onlar “her devrin” adamıdır. Bunlara hiç güvenilmez. Çıkarları için en yakınındaki insanlara bile zarar vermekten çekinmezler.
Dik bir duruşları olmadığı için herhangi bir olay karşısında nasıl tavır alacaklarını da önceden kestiremezsiniz.Hani “omurgasız” denilen cinstendir bunlar.
Böyleleri menfaat uğruna her şeyi yapar ama kendi menfaatine dokunmadıktan sonra da, o yılan bin yıl yaşasın, onları hiç ilgilendirmez.
“Hacıyatmazlar” sinsi olur. Şeffaflık, özü sözü bir olmak, verdiği sözü yerine getirmek, doğruluk, dürüstlük, erdemlilik gibi kaygıları yoktur.
Hacıyatmazlara siyaset arenasında mebzul miktarda rastlamanız mümkündür.
Bu tür siyasi hacıyatmazlar rahmetli Abdurrahim Karakoç’un deyimiyle, “ Merkezde kul köle, taşrada haydut” turlar.
Şiirin son dörtlüğünü hatırlayalım:
“Hamisi Firavun dayısı Nemrut
İyinin iyisi yediği armut
Merkezde kul köle taşrada haydut
Uşak mıdır, nazır mıdır bilemem.”
Kendisi koronadan vefat etti, çok nüktedan bir doktor abimiz vardı. Bazen şöyle derdi bana: “ Bak Ramazan, yalakalığı severim. Yalakalıktan hiç zarar görmedim. Hatta hep faydasını gördüm. Sana da tavsiye ederim.”
Ben de her defasında gülerek “sağol abi, ben almayayım” derdim. Ama o abimiz, bu sözleri ciddi olarak söylemezdi tabii. Onun ki, sadece “maksat yarenlik olsun” du. Yoksa o da aynen benim gibiydi.
Asla yalakalık yapamazdı.
Buraya nereden geldik şimdi?
Hacıyatmazlık, yalakalık ilişkisinden…
“Hacıyatmazlar” aynı zamanda iyi yalakadırlar. Zaten “hacıyatmazlık” becerisi, biraz da bunun bir sonucudur.
Türk Dil Kurumu Sözlüğüne bakarsanız, yalakalık hakkında, şunları yazar: Dalkavukluk, sırnaşıklık, sürtüklük.
Yalakalık, tarih boyunca, değerinden pek bir şey kaybetmemiştir. Eskiden krallar kendilerine, parayla dalkavuk tutarmış. Dalkavuk da, kralda olmayan özellikleri ve güzellikleri, varmış gibi göstererek, onu övermiş. Böylece kral, moral ve motivasyon kazanırmış. Öyle ya, kral bile olsa, insan insandır. Övülmeye, morale, motivasyona, herkesin ihtiyacı vardır.
Toplum , yalakaları az çok tanır. Çünkü onlar yukarda da değindiğimiz gibi her devirde ön planda olmak için, sürekli bir gayret içindedirler.
Kendisine dalkavukluk yapılan insan, zeki biriyse bunu tanımakta zorluk çekmez, yalakanın amacının, kendine çıkar sağlamaktan başka bir şey olmadığını da bilir.
Hoşça kalın.
2024
Ramazan Canural'ın 'Kifayetsiz Muhteris!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Türk siyasetinde özgül ağırlığı yüksek bir isim Devlet Bahçeli' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Kimdir bu Amerika ya da İsrail bize niye saldırsın?' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Romanlarda yasak aşk!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)