Herkes bilmese de birçoğumuzun bileceği ya da hatırlayacağı gibi, Ülkemiz de mayıs ayının 2. pazar günü ‘Anneler Günü’ olarak kutlanıyor. Ve bu yıl, bugün de 11 Mayıs Pazar gününe isabet ediyor… O nedenle ben bugünkü yazımın başlığını, bundan bir müddet önce kaybettiğim ve onca arayıp taramama rağmen bir türlü bulamadığım Hatıra Defterime kaydettiğim; şimdi merhum, bir zamanlar da köyümüzün, hattâ yakın köylerimizin ‘İyilik-güzellik, ibâdet ve taat, hayır ve hasenat timsali, Hûrî mizaçlı Sâre’si, Melek yüzlü Zehra’sı, Burdur’daki mahallemizin ve çevremizin de vazgeçilmezi; ayrıca bir Çanakkale Şehidi kızı olan annem için yazmış olduğum bir şiirimin ilk dörtlüğünü kopyaladım. Dolayısıyla da benim önce kendi anama, sonra da tüm analara-annelere verdiğim değeri vurgulamak istedim:
Pek tabiidir ki herkesin mutlaka bir anası vardır… Yani herkesi doğuran bir ana mutlaka vardır! Ve doğan insanların babaların kimlikleri hakkında herhangi bir şüphe olsa-olabilse bile anaların kimlikleri hakkında herhangi bir şüphe yoktur. Ki, bu konu da sevgili Peygamberimiz (sav) Veda Hutbesinde “Çocuk kimin döşeğinde doğarsa ona aittir buyurmuş! ‘Çünkü çocuğun ana yönünden nesepsiz olduğu düşünülemez; bir çocuğu doğuran kadın, o çocuğun anası-annesi sayılır ve öyle kabul edilir. Ve bir çocuğun anneye bağlanma bakımından doğumun meşru veya gayrimeşru olması da sonucu değiştirmez… Ki, her doğan çocuk İslâm fıtratı üzere doğduğu gibi, günahsız-masum olarak doğar… O nedenle çocuklar annelerinin ya da babalarının kimlikleri, yaptıkları yapacakları günahları veya kusurları üzerinden suçlanamaz-sorgulanamaz ki, Ceza hukukuna göre cezalarda şahsilik esastır… Yani, kişi ancak kendisinin işlediği fiiller nedeniyle sorumlu tutulabilir, başkasının ki, bu kişiler birinci dereceden akrabası, (mesela anası-babası veya evlâdı ya da kardeşi bile olsa) işlediği fiillere iştirak etmediği müddetçe suçlanamaz-sorumlu tutulamaz, dolayısıyla da cezalandırılamaz!
Ve bizim dînimize-inancımıza göre herhangi bir çocuğun babaya ait olması-olabilmesi ancak dört durumda gerçekleşebilir: Bunlar sahih (gerçek-aslına uygun) veya fasit (kötü, bozuk huylu! Fesat çıkaran, arabozucu olan) evlilik, şüpheye dayalı cinsel birleşme ve erkeğin, çocuğunun nesebini kabul etmesi… Ayrıca, sahih kaynaklara göre, yüce dinimiz İslâm, câhiliye döneminde görülen, zina yoluyla doğan çocuğun erkeğe bağlanma uygulamasını yasaklamış-yürürlükten kaldırmıştır!
Şimdi de sadede geliyor ve
Bendeniz, dünyalar güzeli, canım kadar kıymetli ve bir o kadar da çok sevdiğim annem için şiirler yazan, ağıtlar yakan bir evlât ve biri ikiz 3 erkek evlât babası ve biri kız 6 torun dedesi bir kişi olsam da ki; yaşları birbirine yakın ve biri ikiz 3 çocuğu 9 ay 10 gün karnında taşımanın, doğurmanın, emzirmenin, altını üstünü temizlemenin, yedirip içirmenin, karnını doyurmanın artı sabahlara kadar uykusuz kalmanın, onlarla hastalanıp onlarla iyi olanın, ardından da ilk ve orta okullarda, lise de ve üniversiteler de okutmanın ve bunların üçünü birden askere göndermenin, 2’si neyse ne amma, birinin 1,5 yıl-18 ay Bingöl’ün Yayladere dağlarında teröristlerle her an bir çatışmaya girmiş ya da girecek olmasını düşünmenin bir anne için ne kadar zor bir durum olduğunu bizzat gören, yaşamış olan bir baba olarak anne olmanın ne kadar zor, zor olduğu kadar da kutsal ve büyük bir mutluluk olduğunu biliyorum.
Herkesin gülü kendine kokar ve herkesin annesi evladına iyidir-güzeldir! Ama, bize ya da bana göre bizim ‘rahmetli’ annemiz dünyanın en iyi, en güzel, hattâ en mükemmel annesi idi. Ancak, bundan 20 yıl kadar önce rahmeti Rahman’a kavuştu! Ve kendi vefat yaşı ayrı, biz kaç yaşında olursak olalım bizi annesiz ve öksüz bıraktı gitti! O nedenle ben kendisine ‘öf’ bile demediğim gibi, biri kız 4 kardeş olmamıza rağmen genelde bizim yanımızda kaldı ve ruhunu benim kollarım arasında Cenab-ı Allah’a teslim etti… Dolayısıyla da ölümü beni çok etkiledi ki, bundan 20 yıl önce vefat etmiş olmasına rağmen, son nefesinde benim yüzüme büyük bir şefkatle ve tebessümle bakması benim hiç aklımdan çıkmıyor, gözümün önünden gitmiyor! Ve 20 yıldır ‘keşke benim de annem-anam sağ olsaydı ve ben O’nu tıpkı bir bebek gibi bakabilseydim!’ diye düşünüyorum…
Uzun lâfın kısası; atalarımız ‘’Ana gibi yar, Bağdat ya da vatan gibi diyâr olmaz’’ derken ne kadar da güzel ve doğru bir söz söylemişler diye düşünüp duruyorum. Ve başta ben askerdeyken vefat eden ve vefatından 4,5 ay sonra haberdar olabildiğim babam, kendilerini hiç görmediğim ninem, dedem, hiç olmayan halam ve teyzem ve bir müddet önce vefat eden ağabeyim ve ablam ile birlikte diğer yakınlarım ve dostlarım dahil tüm ölmüş müminlere günde en az kırk kez rahmet okuyor, af ve mağfiretleri için dua ediyor, dua ve niyazda bulunuyorum. Ve olmayacağını-olamayacağını bile bile ‘keşke onlarda aramızda ve sağ salim olarak bulunsalardı’ diye düşünüyorum! Ayrıca konuyu biraz dağıttığımı ya da uzattığımı biliyorum… Amma velâkin, ‘anneler için ne yazılsa azdır’ diyorum. O nedenle, nazım geçen okurlarımın, diğer yakınları ayrı, hayatta olan annelerinin kıymetini iyi bilmelerini diliyor, sembolik te olsa annelerin günlerini kutluyor, vefat etmiş olan tüm annelere… gani gani rahmetler, yaşayan annelere… ise sağlık, sıhhat, afiyet ve hayırlı uğurlu uzun ömürler diliyor, herkese saygılar sunuyorum.
RABBİM KENDİSİNDEN BAŞKASINA İBADET
ETMEMENİZİ, ANNEYE BABAYA İSE İYİLİK ETMENİZİ
EMRETMİŞDİR… ONLARDAN BİRİSİ YAHUT HER İKİSİ
SENİN YANINDA YAŞLILIK ÇAĞINA ULAŞIRSA, SAKIN
ONLARA ‘ÖF’ BİLE DEME, ONLARI AZARLAMA,
ONLARA GÜZEL SÖZLER SÖYLE! İsrâ Sûresi, Âyet 23-24
BİZ İNSANA, ANNE-BABASINA İYİ DAVRANMASINI
TAVSİYE ETMİŞİZDİR. ÇÜNKÜ ANNESİ ONU NİCE
SIKINTILARA KATLANARAK TAŞIMIŞTIR. SÜTTEN
AYRILMASI DA İKİ YIL İÇİNDE OLUR. O NEDENLE ÖNCE
BANA, SONRA DA ANNENE-BABANA ŞÜKRET
TAVSİYESİNDE BULUNMUŞTUR… Ahkâf Sûresi, âyet 15
CENNET ANALARIN AYAKLARI ALTINDADIR! Hadis-i Şerif
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Gençlik nereye koşuyor?' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Şampiyon olan 'Bir İstanbul Takımı' çılgınca kutlayanlar ise Burdurlu bu bana biraz anlamsız-garip geldi' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Gazze’nin arkasında Hristiyan Pedro, Maduro, Villepin ve ‘diğerleri kadar’ duramayan ‘sözde’ İslâm ülkelerinin ‘’güyâ’’ yöneticilerine…. Ve Gazze’den yana olmayan liderlerine veyl olsun' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın ''Terörsüz Türkiye, iste-miyo-ruz' diyenlere inat, 'Terörsüz Türkiye'' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Biz gençlik ve spor bayramını kutlarken BAE, kız çocuklarını emperyalist ABD'nin başkanı Donald Trump'a peşkeş çekiyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Cibilliyetsizliklerini cinsiyetsizlikle taçlandırmak istiyorlar!' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Şeriat gelir diye korkmayın!!! Çünkü, o geleli 1446 yıl oldu' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Bugün hava şehitleri anılacak, aile günü ile güçsüzler, yaşlılar ve korunmaya muhtaç çocuklar konuşulacak ve Eczacılar günü ile gençlik haftası kutlanacak' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Emeklilerin bayram ikramiyeleri asgari '5-6 Bin TL'ye yükseltilmeli ve dini bayramların tatil günleri 7 güne (Bir Haftaya) çıkarılmalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Hemşirelerimizin haftalarını kutlarken, engellilerimizin haftalarını unutmayalım!!!' adlı köşe yazısı.... Devamı
Burdur’un Bucak ilçesinde Anneler Günü, duygu dolu ve anlamlı bir etkinlikle kutlandı.
Genç MÜSİAD Antalya Şubesi, Anneler Günü dolayısıyla huzurevinde kalan annelerle bir araya gelerek anlamlı bir buluşma gerçekleştirdi.
Kepez Belediyesi, Anneler Günü etkinlikleri kapsamında anlamlı bir atölye çalışmasına ev sahipliği yaptı.
Manavgat Belediyesi, Anneler Günü dolayısıyla anneleri ve çocuklarını unutulmaz bir günle buluşturdu.
AK Parti Kayseri Milletvekili ve İçişleri Komisyonu Üyesi Şaban Çopuroğlu; Anneler Günü dolayısıyla partinin en yaşlı üyelerinden biri olan Hatice Dulda’yı evinde ziyaret etti.
Burdur Halk Plajı’nda düzenlenen etkinlikte Hıdırellez ve Anneler Günü bir arada kutlandı. Başkan Ercengiz, konuşmasında annelerin önemine vurgu yaptı.
Yorumlar (0)