Sürekli okurlarımın hatırlayacakları gibi, ben 28 Ekim 2024 tarihli köşe yazım da siz sevgili okurlarımdan 2-3 hafta kadar bir izin istemiş ve aynı gün İstanbul’a gitmiştim. Nedeni de kalbimde var olan ancak benim pek te hissetmediğim bir kalp rahatsızlığımın tedavisini; yıllardır İstanbul da ikâmet eden evlatlarımın yakînen tanıdıkları ve yeteneklerine güvendikleri doktorlara yaptırmaktı ki, öyle de oldu elhamdülillah… Ve beni sıkı bir muayene yapan, iyi bir tetkikten geçiren ve kesin bir teşhis koyan evlatlarımın İstanbul’daki doktor dostları ‘benim anjiyo olabileceğimi ancak bunun geçici bir çözüm olacağını, o nedenle by-pass olmamın daha kalıcı ve sağlıklı olacağını’ belirtiler! Dolayısıyla da kalbimi by-pass yaparak >Allah’ın (c.c) izni keremiyle< beni ‘sâlimen’ ameliyat masasından kaldırdılar ve kalp sağlığıma kavuşturdular elhamdülillah...
İnsanoğlu varlığında birçok şeyin kıymetini bilmediği ve şükrünü eda edemediği gibi, beden ve ruh sağlığının da ne büyük bir nîmet olduğunu ya bilemiyor ya da dünya meşakkati arasında unutup gidiyor. Ben de bu kadir kıymet bilmezlerden biri olmalıyım ki, bundan 12 yıl kadar önce geçirdiğim küçük bir yüz felci ve korona salgını dönemi dışında ciddi bir rahatsızlığa duçar olmamış, hiç hastane de yatmamış ve hiçbir ameliyat geçirmemiştim… O nedenledir ki, var olan sağlığımın kıymetini ya hiç bilememiş ya unutmuş, dolayısıyla da şükrünü edâ edememiştim! Ancak, kalbimdeki ‘benim de fark edemediğim’ rahatsızlığım, yani kalbimi çalıştıran 4 ana damardan 3’ünün önemli bir bölümünün tıkanmış olması beni çok etkilemese veya ben hissetmesem de evlatlarımı ciddi mânâ da endişelendirmiş olmalı ki, onlar benim bu durumumu öğrendiklerinin ertesi günü Burdur’a gelerek ve beni İstanbul’a götürerek önceden görüşüp randevu aldıkları ‘sahalarında uzman ve alanlarında otorite’ olan hekimlere muayene ettirdiler. Hemen ardından da Ümraniye’deki özel ve güzel bir hastaneye yatırtıp by-pass olmamı sağladıkları gibi, benim 7X24 başucum da ve bir hafta boyunca nöbet tuttular!
Yani, helâl süt emmiş, haram yememiş, dinleri, gelenek ve görenekleri üzere yetişmiş, akraba ve eş dost canlısı olan evlâtlarım, yaşlı babalarının tedavisi, eski sağlığına kavuşması için ne gerekiyorsa onu yaptılar ve bunu da maddî mânevî hiçbir fedakârlıktan kaçınmadan ve ellerindeki tüm imkânlarını zorlayarak yaptılar… Annelerini muayene ettirmeleri ve bir müddettir yaşadığı mide şikâyetlerinin nedenini niçinini öğrenmek ve tedâvisini yaptırmak için uzman doktorlara ve özel hastanelere götürmeleri ve endoskopi yaptırmaları ise apayrı bir konu…
Hâsılı; 28 Ekim 2024 tarihli yazım da benim de çok fark etmediğim hastalığımdan kimseye söz etmemiş, çünkü akraba ve gönül dostlarımı üzmemeyi hedeflemiştim. Ancak, doktorların kalbimi by-pass yaptıklarını da gizleyememiştim… Benim bu durumumu bir şekilde öğrenen uzak yakın akrabalarımı ve gönül dostlarımı daha fazla merak ettirmemek, dolayısıyla da üzmemek için by-pass sonrasındaki fotoğrafımı ve sağlıklı durumumu haber Ajansımın 16 Kasım, Gazetemin de 18 Kasım tarihli nüshalarında açıklamıştım…
Bu gün de, benim o açıklamamdan sonra beni telefon yağmuruna tutan ve sosyal medya üzerinden ‘geçmiş olsun’ dileklerini iletip dualarının arasına beni de katan tüm akrabalarıma ve gönül dostlarıma yürekten teşekkürlerimi sunmak istiyor, ‘Yüce Mevlâ hepinizden dâimen ve ebeden razı olsun’ diye dua ediyorum… Şimdi de konu hakkındaki yazımı ‘her zaman olduğu gibi’ tedavim esnâsında ve sonrasında benimle, daha sonra da anneleriyle sınırsız bir şekilde ilgilenen, dolayısıyla da bizi ziyadesiyle memnun, mesut ve bahtiyar eden evlatlarıma, gelinlerime ve torunlarıma teşekkür ederek noktalamak istiyorum:
Yıllardır İstanbul da ikâmet eden M. Akif’imizin, Murat’ımızın, Burdur da ikâmet eden Yusuf’umuzun ve torunlarımızın bize her zaman gösterdikleri sevgi ve saygı bir yana, rahatsızlığımız esnasında ve sonrasında gösterdikleri olağan üstü ilgi ve alâkâ ile birlikte, benimle adetâ bir bebek gibi ilgilenen, beni yediren, içiren, giydiren ve kuşatan eşimin ve gelinlerimin vefakârlık ve fedakârlıklarını, âli cenaplık ve diğergamlıklarını da her türlü takdirin üstünde buluyorum. O nedenle ben önce Yaratan’a şükrediyor, Mevlâm genelde tüm doktorlarımdan, hemşirelerimden ve diğer sağlık görevlilerinden, özelde de eşimden, evlatlarımdan, gelinlerim ve torunlarımdan; ayrıca ameliyatım esnâsında bana gerekli olan kanı vermek için yarışa giren evlâtlarımın arkadaşlarından sonsuza kadar razı olsun…’ diyorum…
Ve ata yâdigârı olmanın yanında maddî imkânlarımız el vermediği için uzun süredir zorunlu ikâmete tâbi olduğumuz, yani fizîkî şartları pek uygun olmayan evimizin yerine Şehir Merkezinde, bünyemize ve kesemize uygun bir ev kiraladığımız gün Burdur’a dönmek, dolayısıyla da sevgili okurlarımla buluşmak istediğimi hatırlatıyor, herkese sağlık sıhhat ve afiyet dileklerimle birlikte saygılar sunuyorum.
YARATILMIŞLARA TEŞEKKÜR ETMEYEN, YARATAN’A DA
ŞÜKRETMEZ! Hz. Muhammed (sav)
HALK İÇİNDE MÛTEBER BİR NESNE YOK DEVLET GİBİ
OLMAYA DEVLET CİHANDA ‘BİR NEFES’ SIHHAT GİBİ!
Kânûnî Sultan Süleyman (r. aleyh)
BAZI KİŞİLER BİRDEN FAZLA TEŞEKKÜRÜ
KESİNLİKLE HAK EDİYORLAR. O NEDENLE BEN
O KİŞİLERE ÇOK ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM…
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Özel sağlık sigortasına yapılan zamlar sigortalıların sigortalarını attırıyor!!' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Amerika gibi bir ülkeyi trump veya biden gibi zavallılar yönetiyorsa ki, yönetiyor o zaman salıverin dünyanın ipini gitsin!' adlı köşe yazısı.... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Sahte içkiden 40 kişi ölmüş! Ya gerçek içkiden ölenlerin sayısını bilen var mı acaba?' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Zafer inananlarındır ve Zafer yakındır!' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Ya Kovit-19… aşıları aklanmalı ya da sorumlularından hesap sorulmalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Gazze de 'Ateşkes Sağlandı' ancak, yürekler dağlandı' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Tebrikler sayın Dalgar ve Gündüzalp' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Sarıkamış şehitlerini anma ve dünya tüketiciler gününü kutlama hakkındaki görüş ve düşüncelerim' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Görme Engelliler Haftası kutlu olsun ve engellilerimiz unutulup ihmal edilmesin' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Rüzgar eken fırtına biçer! Ya fırtına eken?...' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)