Günlerin haftaları, haftaların ayları, ayların yılları ve yılların da yılları kovaladığı günümüz Türkiye’sinde veya dünyasında hemen her şeyin bir günü, haftası ve ayı, hattâ yılı oluyor ve bunlar bir şekilde kutlanıyor… Ve bu haftalardan biri de 25 Eylül ile 1 Ekim tarihleri arasında kutlanan ve lâyıkıyla kutlanması da gereken “Yangın ve İtfaiye Haftası” veya “İtfaiyecilik Haftası.” O nedenle ben daha yazımın başında can ve mal dostu, >Allah’ın (c. c) izni keremiyle< hayat kurtarıcı durumunda olan itfaiyecilerimizin gelmiş geçmiş ve gelecek olan tüm gün, hafta ve yıllarını cân-ı gönülden kutluyor; Cenab-ı Hakk’tan kendileriyle birlikte ailelerine ve sevdiklerine kazasız belâsız günler, sağlık sıhhat ve âfiyetler diliyorum. Şimdi de itfaiye ve itfaiyeciler hakkındaki görüş ve düşüncelerimi siz sevgili okurlarımla paylaşmak istiyorum:
Ben şahsen, ‘iyi ki olmuş itfâiye ve iyi ki doğmuş itfâiyeciler! Yoksa onlar olmasaydı bizlerin yakınından bile geçemeye veya bakmaya cesaret edemediğimiz büyük, büyük olduğu kadar da tehlikeli yangınların içinde, azgın ateşlerin ortasında kalan insanların kendilerini, hattâ kedilerini köpeklerini, kuşlarını ve kıymetli eşya ve evraklarını kim çekip çıkaracaktı!’ diye düşünüyorum ve bunları düşündükçe sizlere olan güvenimi, sevgi ve saygımı tazeliyorum… Yani ben kendimi, ‘siz fedâkâr, cefâkâr ve çilekeş itfaiyeciler başta olmak üzere tüm yangınlara göre tasarlanmış olan araçlarınız gereçleriniz ve dahî kıyâfetleriniz olmasa, büyüklü küçüklü yangınların ortasında kalan insan ve diğer canlıları ateşin içinden kim çekip alabilirdi? İnsanların, canlarının yongası olarak gördükleri mallarını mülklerini yanmaktan kim kurtarırdı acaba?’ demekten alamıyorum!
Hâsılı; birinci paragrafımda da dikkât çekmeye çalıştığım gibi ‘’İtfâiyecilik Haftası” 1 Ekim îtibâriyle sona erdi… Ancak itfâiyenin ve itfâiyecilerin günleri-görevleri 7x24 ve yıl 365 gün devam ediyor ve hayat devam ettiği müddetçe de edecek… O nedenle ben ‘Güle güle İtfâiyecilik Haftası, hoş sefa geldiniz ve hoşça kalın sevgili itfâiyeciler. Sizler de bizleri hoş bulur ve bazı kişilerin sizlere karşı takındıkları olumsuz tutumları ve lüzumsuz sözleri hoş görürsünüz inşaAllah’ diyorum! Çünkü, trafik tıkanıklığı, itfaiye ve ambulans tanımaz sürücülerin sorumsuzluğu ve sokakların darlığı gibi nedenlerden veya yangın mahallinin adresinin yanlış verilmesinden ya da yerinin tam bildirilememesinden dolayı yangın mahalline birkaç dakika geç intikal ettiğiniz durumlarda bazı insanların panik yapmalarından, bazı insanların canlarının yanmasından, bazı insanların da patavatsızlıklarından dolayı sizlere iyi davranmadıklarına, hakaret yağdırdıklarına bizzat tanık olduğum gibi itfâiyeci dostlarımdan da duyduğumu, dolayısıyla da üzüldüğümü, hattâ kızdığımı hatırlıyorum! Ancak sizlerin ‘her şeye rağmen ve mesleğiniz icabı veya aldığınız eğitimin gereği olsa gerek’ empati yaptığınızı ve soğuk kanlılığınızı bozmadığınızı biliyorum…
Hâsıl-ı kelâm; her kurum ve kuruluş içinden mesleğini bihakkın yapmayan ya da yanlış yapan görevliler olduğu veya olabileceği gibi, itfâiyeciler içinden de böyle kişiler çıktığı gibi bundan sonra da çıkabilir… O nedenle ben ‘o tek tük kişilerin yaptıkları yanlışlar koskoca bir kurum veya kuruluşa mâledilmemeli… Dolayısıyla da zamanla yarışan ve bazen can kurtarmak için canından olan, yani kimsenin yanmaması için kendisinin yakmasını göze alan, >hattâ yanarak veya yüksek bir yerden düşerek şehid olan< can itfâiyecilerin ve yakınlarının psikolojileri ve konsantrasyonları bozulmamalı! Ve böylelikle yangınların verdiği-vereceği maddî mânevi zararların, mal ve can kayıplarının artmasına neden olunmamalı!’ diyorum.
Hülâsâ-i netice; Edward F. Croker, “Bu dünyada bir şey dışında hiçbir tutkum yok. Bu tutkum da bir itfaiyeci olmak. Bazılarının gözünde pozisyon düşük gibi görünebilir; ama itfaiyecinin yapması gereken işi bilen bizler, onun asil bir çağrı olduğuna inanıyoruz. En gurur ve onur duyduğumuz şey hayat kurtarmaktır. Bu tür düşüncelerin dürtüsü altında, işgalin asâleti bizi heyecanlandırır ve bizi cüretkâr eylemlere, hattâ en yüksek fedâkârlığa teşvik eder…” diyor!
Bendeniz de, yılların bir gazetecisi ve sade bir T.C vatandaşı olarak yazımın sonunda, ‘en küçüğünden en büyüğüne varıncaya kadar tüm yangınlara en seri bir şekilde ulaşmaya, en az zarar ve ziyanla söndürmeye çalışan ve kor ateşlerin içinde kalan insanları, hattâ hayvanları bile kurtarmak için canlarını tehlikeye atan itfaiyeciler her türlü takdirin üzerindedir!’ diye düşündüğümü hatırlatıyor ve ‘tabii afetlerle birlikte yangın, trafik ve iş kazalarında herhangi bir yere sıkışıp kalan insanları ve diğer canlıları kurtarmak için canhıraş bir şekildeki çabalamaları her türlü takdirin üzerindedir’ diyor; tüm itfaiyecilere ‘mümkünse yangınsız’, mümkün değilse de kazasız belâsız görevler ile birlikte hayırlı günler haftalar, aylar ve yıllar diliyor, herkese saygılar sunuyorum.
KAHRAMAN, CANINI KENDİNDEN DAHA DEĞERLİ
BİR ŞEYE VERENDİR! Yuhanna
NE RÜZGÂR NE ATEŞ NE DOĞUM NE DE ÖLÜM
İTFAÎYECİLERİN İYİLİKLERİNİ SİLEMEZ… Buda (İtfaiyeci)
İNSANLARI KURTARMAK İÇİN İTFÂİYECİ OLDUM
AMA DAHA SPESİFİK OLMALI VE İSİMLER
VERMELİYDİM… Jodi Picoult
BİR İTFAİYE ARACINDAN, DAHA FAZLA İNSANIN
İNSANLIĞI İÇİN HEYECAN VERİCİ BİR SEMBOL
DÜŞÜNEMİYORUM… Kurt Vonnegut
HER İTFAİYECİ, HERHANGİ BİR TRAJEDİYE HER ZAMAN
DUYARLI OLDUĞUNU BİLİR. ONLAR OLUMLU BİR ŞEY
YAPTIKLARINI BİLEREK HER GÜN İŞE GİDİYORLAR.
O NEDENLE İNSANLAR ONLARA GERÇEKTEN SAYGI
DUYUYOR VE ONLARI TAKDİR EDİYORLAR…
Thomas Von Essen
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hayvanları sevelim ama insanları da koruyalım ve sevgili mimarlarımızın günlerini kutlamayı unutmayalım!!!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Taklit ve hileli gıda üretenlerle birlikte magandalara en ağır cezalar verilmeli' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Şii İran, Siyonist İsrail ile 'Horoz dövüşü yapıyor!'' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İtfaiyecilerin haftaları kutlu, kendileri mutlu olsun' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İnce, yine diyanet işleri başkanına çatmış 'dolaylı da olsa' İslam'a hizmet etmiş!' adlı köşe yazısı... Özdemir İnce, Cumhuriyet’teki köşe yazısında Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ı kılıç ve hutbe geleneği üzerinden eleştirdi. Ancak istemeden de olsa İslam’a hizmet etti mi? İşte Taceddin Akbaş'ın köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Marifet huzurevi yaptırmak veya fiyatlarını ucuzlatmak değil, yaşlıları huzurevinde yaşamaya mahkum etmemek' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın ''Dünya 5'ten büyük', ancak dünyayı yönetenler değil!!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın '19 yaşına kadar '26' suç işlemiş yetmemiş bir polisi şehit etmiş!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Dünya Eczacılar Günü kutlu, tüm eczacılar mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Masraflardan 'Bir sıfır' atmadan önce rakıyı kafanızdan atsanız daha iyi olur' adlı köşe yazısı Devamı
Yorumlar (0)