Taceddin Akbaş

Gel! 1454 yıl önceki geldiğin gibi gel! Gel de gör halimizi Sallallahu Aleyhi ve Sellem

Taceddin Akbaş'ın 'Gel! 1454 yıl önceki geldiğin gibi gel! Gel de gör halimizi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'' adlı köşe yazısı...

Taceddin Akbaş

GEL! 1454 YIL ÖNCEKİ GELDİĞİN GİBİ GEL! GEL DE GÖR HÂLİMİZİ SALLÂLLÂHU ALEYHİ VE SELLEM

Güvenilir kaynakların verdikleri bilgilere ve mîlâdî takvim yapraklarına göre, perşembe sabahında-seher vaktinde, yani 04-06.00 saatleri arasında dünyaya teşrif eden dolayısıyla da dünyayı şereflendiren, nurlandıran, karanlıkları aydınlatan ve hepsinden önemlisi, Cenab-ı Hakk’ın ‘’Habibim! Sen olmasaydım kâinâtı yaratmazdım!’’ buyuracak kadar önem-değer verdiği ve bizim de Peygamberimiz ve iki cihan serverimiz olan Ahmed-i Mahmud Muhammed Mustafa (sav)’in doğumunun 1454. Yıldönümü! O nedenle ben Efendimizin dünyaya teşriflerinin 1454. Yıldönümünü yürekten kutluyor ve ‘’Gel Ya Resulullah gel! Tıpkı 1454 yıl önceki geldiğin gibi gel, gel de gör halimizi ahvalimizi, dolayısıyla da kurtar bizi…’’ diyorum… Çünkü, ben ‘bugünkü İslâm Aleminin ve dünya Müslümanların halleri ahvalleri 1454’lü yıllarınkilerden, yani cahiliye dönemlerinden farklı olmadığını, hattâ daha da beter olduğunu düşünüyorum!’

Ve burada bir parantez açarak, sevgili okurlarıma, ‘tüm mübârek gün ve gecelerin olduğu gibi, Efendimizin doğum gününü de ben ‘kandil günü’ veya ‘gecesi’ demediğimi-diyemediğimi, dolayısıyla da böyle kutlu ve mutlu günü ‘kendimce’ basite indirgemek istemediğimi hatırlatmak ve bilmeyen ya da unutan sevgili okurlarıma Efendimizi kısaca tanıtmak istiyorum:

Güvenilir kaynaklara göre Hz. Peygamber (sav) 569 ya da 571 yılında Mekke-i Mükerreme’ de doğdu… Ve doğmadan önce Babası Abdullah, 6 yaşlarında iken de Annesi Âmine vefat etti… Yani, küçük kaşta iken hem öksüz hem de yetim kaldı, dolayısıyla da dedesi Abdulmuttalib’in himayesi altına girdi. Dedesi de vefat edince, bu sefer de amcası Ebû Talib’in yanına yerleşti… O arada da ticaret hayatına başladı ve Mekke’de yaşayan putperestlere karşı amansız bir mücadele başlattı…

Peygamber olmadan önce insanlar arasında güzel ahlâkı, doğruluğu, dürüstlüğü ve adaleti ile tanındı, sevildi, sayıldı ve ‘’Muhammed’ül emin-el emin-emniyetli kişi’’ olarak sıfatlandırıldı, tanıtıldı ve sevilip sayıldı! 25 yaşına geldiğinde Hz. Hatice ile izdivaç yaptı-evlendi. Ve Hz. Hatice’den Kasım, Abdullah, Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm ve Fatıma adında 6 çocuğu dünyaya geldi. Ve Kasım ile Abdullah küçük yaşta iken vefat etti! Ve o sıralar da arada bir azığını yanına alarak Nur Dağı’ndaki Hira Mağarası’nda inzivaya çekildi. Ramazan ayının 17. günü (İbn-i Sâd-i, 194) diğer bir rivayete göre 27. günü (Kurtubî XV1, 124) Hira Mağarası’nda Vahiy Meleği Cebrail (a.s) geldi ve O’na, ilk vahiy olan (OKU) emrini tebliğ etti! Ve böylelikle Hz. Muhammed (sav) 40 yaşına geldiğinde peygamber unvanını almış oldu!

Nübüvvet-Peygamberlik makamına yükselen ve risâlet gömleğini giyen Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav) hiç vakit geçirmeden tebliğe başladı ve Kendisine ilk iman eden sevgili eşi ve Müminlerin annesi Hz. Hatice Validemiz ve ‘gözümün nurları dediği’ kızları oldu! Daha sonra da Hz. Ali (r.a), Zeyd bin Hârise ve Hz. Ebubekir (r.a) iman etti… Derken Efendimizin güzel ahlâkını, düzgün yaşayışını ve insanlar arasındaki adil davranışını ve benzer güzelliklerini gören köleler, fakirler ve diğer kişiler birer ikişer iman etmeye ve İslam’a girmeye başladılar…

HZ. PEYGAMBER TEBLİĞE EN YAKIN ÇEVRESİNDEN VE EVLATLARINDAN BAŞLAMIŞ! AMMA VELÂKİN, BİZİM BÖYLE BİR ‘HASSASİYETİMİZ’ YOK!!

Genelde dünya, özelde de İslâm Ülkeleri ya da insanlarının tamamına yakınının nüfus cüzdanlarında (gerçi şimdi o da yok) dini İslâm ya da Müslüman, mezhebi falan filan yazsa bile birçoğunun hayatında İslamiyet’ten ve Hz. Muhammed (sav)’in sünnetlerinden eser yok maalesef! Yani bugünkü Müslümanların ne ev ve işyerleri, sokak ve caddeleri herhangi bir İslâm ülkesi veya beldesi izlenimi vermiyor… Ve bugün bir uçak veya helikopterle ya da drone ile şehirlerin semalarında bir gezinti yapacak olsak, Müslümanların kışlası durumunda olan camiler, miğferleri durumunda olan kubbeler ve süngüleri durumunda olan minareler de olmasa, insan kendini gayrimüslim bir ülke de, hattâ ateistlerin.. topluca yaşadıkları bir ülkede olduğunu zanneder!

Her neyse; bugünkü konum ağır, konuğum ise konumdan da ağır! O nedenle ben konuyu, Süleyman Çelebi Hazretlerinin Hz. Peygamber için yazdığı Mevlid-i Şerifinin bir bölümünü sayfama iktibas ederek işin içinden çıkmak istiyorum… Çıkarken de Müslümanların Mevlid-i Şeriflerini kutluyor, Cenab-ı Hakk’tan bizleri Hz. Peygamber’i iyi tanıyan-bilen ve O’nun hayatını düstur edinen kullarının zümresine dahil eylemesini niyaz ediyor, herkese saygılar sunuyorum.

ÂMİNE HATUNDUR O’NUN ANNESİ,

O SEDEFTEN DOĞDU, O DÜRDANESİ.

REBİÜLEVVEL AYININ NİCESİ,

ON İKİNCİ PAZARTESİ GECESİ!

O GECE Kİ DOĞDU O HAYR-UL BEŞER,

ANNESİ ONDA NELER GÖRDÜ NELER…

+++++++++++++++++++++++++++++++

ALLAH (c.c) ADIN ZİKREDELİM EVVELÂ,

VÂCİP OLDU CÜMLE İŞTE HER KULA.

KİM Kİ ALLAH ADINI, ÖNCE ANA,

HER İŞİ KOLAY EDER ALLAH ONA.

ALLAH ADI OLSA HER İŞİN ÖNÜ,

ASLA EBTER OLMAZ O İŞİN SONU.

BİR KEZ ‘ALLAH’ DESE AŞKLA LÎSANIN,

KALMAYIP DÖKÜLÜR TÜM GÜNAHIN.

ZİKRİ TEKRAR EYLE MÜTEMÂDİYEN!

HER MURADA ERİŞİR ‘ALLAH’ DİYEN.

HARAMI BIRAKIP HELÂL YEMELİ,

ŞÜKREDİP HER ZAMAN ‘ALLAH’ DEMELİ.

KERİMDİR, RAHİMDİR O İLÂHIMIZ,

BİZE RAHMET KILA YÜCE ŞAHIMIZ!

VARLIĞINA BİRLİĞİNE ŞEK YOKTUR,

NE YAZIK ‘ÜÇ TANRI’ DİYEN PEK ÇOKTUR.

VARLIĞINA EDİLSE DE ÇOK HAYRET,

CÜMLE ÂLEM YOK İKEN O VAR İDİ ELBET.

O VARKEN YOK İDİ İNSAN, CİN MELEK,

ARŞ, DÜNYA, GÜNEŞ, GEZEGEN VE FELEK.

BUNLARIN HEPSİNİ, O VAR EYLEDİ,

BİRLİĞİNE HEPSİ İKRAR EYLEDİ.

KUDRETİNİ GÖSTEREREK O CELİL,

BİRLİĞİNE KILDI BUNLARI DELİL.

‘OL’ DEDİ BİR KERE VAR OLDU CİHAN,

‘OLMA’ DERSE YOK OLUR HEMEN O AN.

RESULULLAH’TIR BU VARLIĞA SEBEP,

O’NUN RIZASINI ‘AŞKLA’ ET TALEP!

HAKK TAÂLÂ YARATINCA ÂDEMİ,

ÂDEM’LE SÜSLEDİ BÜTÜN ÂLEMİ.

MUSTAFA NURUNU ALNINA KOYDU,

HABİMİN NURU, BİL BU NUR DEDİ.

KILDI NUR, O’NUN ALNINDA KARAR,

KALDI ONUNLA NİCE ZAMANLAR…

Bu içerik size ne hissettirdi?

  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ÜZÜLDÜM
  • 0
    KIZDIM
  • 0
    ŞAŞIRDIM
  • 0
    BEĞENDİM
  • 0
    BEĞENMEDİM
  • 0
    GÜLDÜM
  • 0
    ALKIŞ

Yorumlar (0)

Bu içerik ile ilgili henüz yorum yazılmamış

Taceddin Akbaş Diğer Yazıları

13
ARALIK

2025

Hakemler 'Harama Hile' katmışlar!

Taceddin Akbaş'ın 'Hakemler 'Harama Hile' katmışlar!' adlı köşe yazısı... Devamı

11
ARALIK

2025

Önemli olan haftaları kutlamak değil, ruhuna uygun davranmak

Taceddin Akbaş'ın 'Önemli olan haftaları kutlamak değil, ruhuna uygun davranmak' adlı köşe yazısı... Devamı

10
ARALIK

2025

Akran zorbalığı mı ekran zorbalığı mı?

Taceddin Akbaş'ın 'Akran zorbalığı mı ekran zorbalığı mı?' adlı köşe yazısı... Devamı

09
ARALIK

2025

İnsanlığın öldüğü bir dünyada İnsan Hakları Günü'nü kutlamak

Taceddin Akbaş'ın 'İnsanlığın öldüğü bir dünyada İnsan Hakları Günü'nü kutlamak' adlı köşe yazısı... Devamı

08
ARALIK

2025

Özür dile(me) gününde kaç kişiden özür diledik?

Taceddin Akbaş'ın 'Özür dile(me) gününde kaç kişiden özür diledik?' adlı köşe yazısı... Devamı

05
ARALIK

2025

Maduro, Trump'ı madara etti!

Taceddin Akbaş'ın 'Maduro, Trump'ı madara etti!' adlı köşe yazısı... Devamı

04
ARALIK

2025

'Dünya Kadın Hakları Günü'nün 'Türk Kahvesi ve Toprak Günü'nün günümüzdeki yeri, anlamı ve önemi

Taceddin Akbaş'ın ''Dünya Kadın Hakları Günü'nün 'Türk Kahvesi ve Toprak Günü'nün günümüzdeki yeri, anlamı ve önemi' adlı köşe yazısı... Devamı

03
ARALIK

2025

Madencilerin 'Günleri Kutlu Olsun' ve hiçbirinin burnu dahi kanamasın!

Taceddin Akbaş'ın 'Madencilerin 'Günleri Kutlu Olsun' ve hiçbirinin burnu dahi kanamasın!' adlı köşe yazısı... Devamı

02
ARALIK

2025

'Engelsiz engelli' olmayalım engellileri ve hediyeleşmeyi hiçbir zaman unutmayalım!

Taceddin Akbaş'ın ''Engelsiz engelli' olmayalım engellileri ve hediyeleşmeyi hiçbir zaman unutmayalım!' adlı köşe yazısı... Devamı

01
ARALIK

2025

Bu 'Ara tatil ve zehirlenmeler nereden çıktı' bir bilen var mı?

Taceddin Akbaş'ın 'Bu 'Ara tatil ve zehirlenmeler nereden çıktı' bir bilen var mı?' adlı köşe yazısı... Devamı

İlgili Haberler

Bucak'ta Mevlid Kandili Özel Programı Düzenlendi
Etkinlik

Bucak'ta Mevlid Kandili Özel Programı Düzenlendi

Burdur'un Bucak ilçesinde, Müftülük tarafından Mevlid Kandili münasebetiyle özel bir program düzenlendi. İlçenin Merkez Hacı Ömer Ağa Camii'nde

   Diyanet İşleri Başkanı Erbaş "Bu sene Mevlid-i Nebi'yi 1 hafta değil, 1 yıl olarak ihya edeceğiz"
Etkinlik

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş "Bu sene Mevlid-i Nebi'yi 1 hafta değil, 1 yıl olarak ihya edeceğiz"

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, "Bu sene Mevlid-i Nebi'yi 1 hafta değil, 1 yıl olarak ihya edeceğiz. ‘Doğumunun 1500'üncü Yılında Alemlere Rahmet Hz. Muhammed' temasıyla etkinliklerde ihya edeceğiz" dedi.

2024 Mevlid Kandili Ne Zaman? Yılın Son Kandil Günü Tarihi ve İbadetler
Yaşam

2024 Mevlid Kandili Ne Zaman? Yılın Son Kandil Günü Tarihi ve İbadetler

2024 Mevlid Kandili, Hazreti Muhammed'in doğum günü olarak idrak edilecek. Yılın son kandil günü ne zaman? Mevlid Kandili ne zaman kutlanacak? soruları araştırılıyor. Mevlid Kandili 14 Eylül 2024'te kutlanacak. Mevlid Kandili'nin önemi ve yapılacak ibadetler için detaylar burada.

Şanlıurfa’da Mevlid Kandili heyecanı
Bölgesel

Şanlıurfa’da Mevlid Kandili heyecanı

Şanlıurfa’da Mevlid Kandili coşkusu

İl Müftüsü Yalçınkaya:
Yaşam

İl Müftüsü Yalçınkaya:

2023 yılı “Mevlid-i Nebi Haftası ile Camiler ve Din Görevlileri Haftası" temasıyla TDV Kültür Merkezinde düzenlenen basın toplantısında konuşan Antalya İl Müftüsü Nazif Fethi Yalçınkaya, etkinlik takvimini aktardı ve vatandaşları misyonerlere karşı uyardı. Devamı haberimizde...

Burdur Belediyesi, Mevlid Kandili'nde birlik ve beraberliği pekiştirdi
Etkinlik

Burdur Belediyesi, Mevlid Kandili'nde birlik ve beraberliği pekiştirdi

Burdur Belediyesi, Mevlid Kandili nedeniyle esnaf ve vatandaşlara kandil simidi dağıttı. 5 bin paket kandil simidi, şehir merkezi ve Gazi Caddesi üzerindeki esnaf ve iş yerlerine dağıtıldı. Dağıtım, birlik ve beraberliği pekiştirdi.